“Ekim ayında New York’ta yapılacak olan zirvenin Kıbrıs müzakerelerinde bir son olabileceği yönündeki söylemleri değerlendiren CTP-BG Genel Sekreteri Asım Akansoy, Kıbrıs sorunu çözülmeden müzakerelerin bir son noktası olamayacağını vurguladı…”
“Son, Kıbrıslı Türklerin dünyayla entegrasyonunun sağlandığı gün gerçekleşir”
Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Sekreteri Asım Akansoy, bu sabah Osman Kurt’un konuğu olarak katıldığı BRT’de yayınlanan “Sabah Haber’de” Kıbrıs Rum tarafının Akdeniz’de petrol ve doğal gaz aramaya başlamaları ve Türk tarafının buna karşı aldığı tavırla gerginleşen ortamı, Kırıs sorunu, ülkenin iç konuları ve CTP-BG ile ilgili açıklamalar ve değerlendirmelerde bulundu.
Güney Kıbrıs’ın başlattığı sondaj çalışmaları ve bunun karşısında TC-KKTC arasında imzalanan “Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması anlaşması ile ilgili görüşlerini aktaran Akansoy şöyle konuştu:
“Her şeye rağmen tüm bu girişimler Kıbrıs için tehlikeli oyunlar. Kıbrıs sorununun çözümüne konsantre olmak yerine petrol arama girişiminde bulunmak ve karşılık olan gerek TC gerek KKTC den açıklamalarla gerilim artırmak uygun bir yaklaşım değil.
Güney Kıbrıs, Kıbrıslı Rumlar adına hareket ederek, doğal gaz ve petrol arama sürecini sürdürüyor. Bizim itiraz ettiğimiz temel nokta tam da BM genel sekreterinin Kıbrıslılara çözüm yönünde önemli yol açtığı bir dönemde Kıbrıslı Rumların bu girişimde bulunması ve Türkiye’nin sert tepkisi. Türkiye Güney’in tavrı karşısında kaçınılmaz bir reaksiyon gösteriyor ama genele baktığınızda bu boyutta bir gerginliği kaldıracak durumda değiliz”.
“GERGİNLİK POLİTİKALARININ BOŞ, DİPLOMASİNİN ÖNEMLİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI”
Bir soru üzerine CTP-BG’nin gerek petrol arama konusu gerekse Kıbrıs sorunu ile ilgili gelişmelere yönelik olarak Kıbrıs Rum siyasi partileri yanında sürekli bir diyalog içerisinde olduğunu anımsatan Akansoy, bu tür diyalogların Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik çabalar çerçevesinde şart olduğunu kaydetti. Son yaşanan krizde Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na düşen görevin Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofias üzerinde etki yaratıp sondajı ertelemeye doğru yönlendirme olması gerektiğine işaret eden CTP-BG Genel Sekreteri, Eroğlu’nun bu konuda gereken performansı sergilemediğini kaydetti.
“Biz, CTP olarak bu girişimleri yapıyoruz. Sosyalist Enternasyonal olsun, BM ve diğer uluslar arası kuruluşlar olsun mektuplarla uyarıyor ve tarafların kritik süreci teşvik yerine çözüme konsantre olmaları gerektiğini söylüyoruz” şeklinde konuşan Akansoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD’de çıkan tablo şu ki Kıbrıslı Rumlar petrol ve doğal gaz aramaya devam edecek, Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC ise anlaşma yapıp bölge petrol arama üzerine hak ileri sürüyor, ama ne kadar gerçekleştirilecek bilemeyiz…
Amerika’da, ‘Sıcak çatışmaya hayır… Kıbrıslı Rumlar uluslar arası hukuk nezdinde bu girişimde bulunuyor, hakları, siz de KKTC ile arama yapacaksanız hakkınız’ şeklinde bir sonuç çıktığını düşünüyorum. Dolaysıyla gerginliğin boş; uluslararası hukuk ve diplomasinin ise ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya kondu”.
ABD Başkanı’nın Türkiye- İsrail ilişkileri ve Filistin’in tanınması konusunda hiçbir konunun güce dayalı çözülemeyeceği, Filistin’in ayrı devlet hakkı olduğunu ama almak iç.in BM genel kurulundan karar çıkarmanın mümkün olmadığını beyan edip müzakere masasına çağırdığına işaret eden CTP-BG Genel Sekreteri, “Bu bize müzakere ve uluslar arası hukukun çok önemli olduğunu hatırlatıyor. Doğu Akdeniz’de yeni şekillenişler müzakere ve hukuk çerçevesinde olacak” dedi.
“EROĞLU ANLAŞMAYI ERDOĞAN’LA DEĞİL GÜL’LE İMZALAMALIYDI”
Asım Akansoy, New York’ta Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması anlaşmasının Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu arasında imzalandığına da dikkat çekerek, bunun devletten devlete eşitlikçi ilişkiyi bozan bir durum olduğunu kaydetti ve “Devletler arası ilişkinin nasıl konumlanacağı, karşımızda Türkiye Cumhuriyeti bile olsa hassasiyet göstermemiz gereken bir konudur. Sayın Eroğlu’nun karşısında Erdoğan değil, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konu karşısında Gül olmalıydı” diye konuştu.
Akansoy, son gelişme ışığında gerginleşen ortamın yumuşayacağını ve tarafların yeniden müzakere sürecine konsantre olacağını ifade etti.
“SONA ANCAK ÇÖZÜMLE ULAŞILIR”
Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Hristofias’ın Vasliko’daki patlama, hükümet krizi, ekonomik kriz gibi sorunlarla iyice sıkıştığı ve gücünün azaldığına işaret eden CTP-BG Genel Sekreteri, Hristofias’ın toplumun zayıf damarına oynayarak kendi pozisyonunu güçlendirme çabasına girdiğini kaydederek, “sondajı ertelememesi ve yeni oluşturduğu ‘şahin’ kabinesi kendi pozisyonunu güçlendirmeye çalışmak olarak görünüyor” dedi. Akansoy, bunun ayrıca müzakerelerde iki ayrı devletin eşitliğine dayalı tek egemenlikli çözüme gidilirken KKTC’nin uluslar arası düzeydeki konumunu gündeme getirme girişimi olarak da algılanabileceğini, ifade ederek, bunun ‘ada üzerindeki egemenlik kavgası yansıması’ olarak da değerlendirilebileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Ekim aynıda New York’ta yapılacak zirve ile ilgili olarak ‘son deneme’ tanımlamasını kullandığına dikkat çekilerek bu konudaki değerlendirmeleri sorulan CTP-BG Genel Sekreteri BM Genel Sekreteri Ban ki Moon ve Alexander Downer’in tavırları oldukça net olduğuna işaret ederek, Kıbrıs sorununun çözümü için tarafların Ekim’de New York’a ciddi bir çalışmayla gelmelerini istediklerini kaydetti. Akansoy, görüşme süreci ile ilgili basından elde ettikleri bilgilere istinaden tüm konu başlıkların da geçmiş durumda olduğunu sözlerine ekledi.
Akansoy, süreçle ilgili bilgileri basından takip ettiklerini kaydetmesi üzerine “Muhalefet bilgilendirilmiyor mu?” şeklideki soruyu şu sözlerle yanıtladı:
“Görüşme notları Meclis’e geliyor. Cumhurbaşkanlığında kurulan bir sistemle bilgisayardan da okunabilir ama kastımız sadece bilgi almak değil. CTP olarak bu denli ciddi kritik bir aşamada katkı koymak, Sayın Cumhurbaşkanı’nın başarılı olması için yardımcı olmak ve eleştiri gerekirse iç bünyede eleştiri yapmayı amaçlıyoruz. Ancak bu konuda taleplerimize yanıt alamıyoruz. Halen yapılan uygulama, ortak bir tutum belirlemesine yeterli değil. Sayın Eroğlu süreci sadece kendisi götürüyor ki bu iyi bir durum değil. Daha demokratik, daha katılımcı bir anlayışla sürecin yürütülmesi gerekirdi ama Sayın Eroğlu, ortaya koyduğu tez ve yaklaşımla ümidini yitirmiştir. Kendi asli görüşü de çözüme dair değil, Talat döneminde atılan adımların devamını getirmeye çalışmak ve biz de atılan adımdan memnun değiliz.
New York’ta yapılacak toplantı çok önemli. Yeni bir tavır belirlenecek. BM Genel Sekreteri Güvenlik Konseyine sunacağı raporda ya “durum tamam. Uluslararası konferansa gidiliyor’ diyecek, ya da “gereken çalışma yapılmadı niyet yok” denecek ve iyi niyet yeniden taraflarca belirtilene kadar süreç askıya alınacak. Bunun bir son noktası olamaz. Bu bilinmeli. Son, Kıbrıs Türklerinin dünyaya entegrasyonunun sağlandığı gündür. Çözüm bize verilecek lütuf veya şans değil, bizim en temel hakkımız ve bunun için mücadele etmeliyiz”
New York’ta yapılacak zirveye yönelik CTP-BG içerisinde stratejik çalışmalar yapılıp yapılmadığı sorusunu yanıtlayan CTP-BG Genel Sekreteri Asım Akansoy, partinin bu konuda da sürekli bir çalışma ve yabancı misyon ve diplomatlarla temas içerisinde olduğunu kaydederek, yabancılarla yaptıkları temaslarda alternatif bir plandan söz edilmediğini tespit ettiklerini kaydetti. CTP’ye ilettikleri tek gündemin Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun süreç konunda cesaretlendirme, müzakere sürecine konsantre olma, gerilim yaratmama olduğunu ifade eden Akansoy, aynı cesaretlendirme talebinin Rum lider Hristofias içn de geçerli olduğunu sözlerine ekledi.
Akansoy sözlerini şöyle sürdürdü:
Biz, Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk halkının varlığı, gelişimi ve dünyaya bağlanması için çalışıyor ve bunu en gerçekleştirecek yolun çözüm olduğunu düşünüyoruz. Ama çözüm dışında yol olmaması ‘kendi evimizi temizlemeyelim; çözümden sonraya bakalım’ eğiliminde olduğumuzu göstermez. Biz, halkın daha refah daha iyi bir yaşam sürdürmesi için mücadeleyi sürdüreceğiz ama hiçbir şey çözümün yerini alamaz. ABD Başkanı Obama dünyada küresel ekonominin hüküm sürdüğüne işaret ederek, ‘ya hep beraber kazanır, ya hep beraber kaybederiz’ dedi. Kıbrıslı Türkler de bu dünyada yer almalı. Kıbrıslı Türklerin dar alana sıkışıp kalmasının doğru yaklaşım olmadığını; fayda sağlamadığını yakın tarihimizde yaşayıp gördük. Dolaysıyla ‘son’ demek olamaz. İnsan hayatı ve siyasette son değil, yenilik, değişiklik dinamizm olur.”
CTP-BG’nin UBP’nin şu anda gündeme getirdiği sosyal güvenlikle ilgili proje gibi ‘kendi evini düzenlemeye’ yönelik bazı yaklaşımlarına bakış açısı ile ilgili soruya verdiği yanıtta Akansoy şöyle konuştu: “Evin durumu iyi değil. Evi düzenleyeceğiz ama yangın var ve önce yangın söndürülmeli. Ev ahalisinin birlikte çalışması ortak paydaya bakılması gerek. Biz, elbette kendi kedimizi yöneteceğimiz bir ekonomik yapıya kavuşmak zorundayız ve bunun için ciddi anlamda reforma gerek var. Toplumun tüm kesimleri elini taşın altına koyup bu sorumluluğu üstlenmeli. Sadece belli bir kesimin, kamu çalışanlarının, üzerine giderek onların refah ve gelirini azaltarak yol almak mümkün değil. Reforma gerek olduğu konusunda UBP ile kesişiyoruz ama bunun detayı konusunda kesişmiyoruz. İlgili toplumsal kesimle görüşülmeden, diyalog yolları açılmadan atılacak her adım sosyal huzursuzluluğu daha da yükseltecektir.
Ülkede denk bütçe sağlanması için önlem alınmalı ama özelleştirme üzerine toplumda hassasiyet var. DAİ, DAK konusu acı şekilde yaşandı. Okullar özel müesseseye verildi oysa kendi imkânlarımızla var olan sorunları çözebilmeliydik. Biz buna inanıyoruz; öz güvenimiz var.”
Akansoy, acil çözüm bekleyen sorun ile ilgili soruyu ise “başta eğitim ve sağlık” olarak yanıtladı.
“Durum içler acısı, devlet okulları dökülüyor” diye konuşan Akansoy, eğitimin devletin birincil öncelikli konusu olması gerektiğini vurguladı. Akansoy, Türkiye’den gelen okullar, özel kolejlerin toplumda gücü paralı eğitime yeten belli bir kesime hitap ettiğine dikkat çekerek “Toplumun büyük çoğunluğunu ilgilendiren devlet okulları dökülüyor. Sağlık konusunda bugün hastanelerin durumu da iyi değil. Halkın beklentisi, devletin, sosyal sorumluluk, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik yasası da dâhil, toplumun geneline dair refah projesi ortaya koymasıdır.”
Programın sonuna doğru izleyicilerden gelen soruları da yanıtlayan CTP-BG Genel Sekreteri Akansoy, kaçak işçi ve sosyal sigorta primlerine yönelik af konusundaki görüşleriyle ilgili soruyu, “kewsinlikle karşıyız” diye yanıtladı.
“Sigorta affı da Meclis’e geldiğinde toplumla birlikte çok büyük tepkimiz olacak” diye konuşan Akansoy, “Kaçak yaşam mutlaka kontrol altına alınmalı gayrı yasal uygulama durdurulmalı ve kaçak insanlar iade edilmeli” dedi.