8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ortak etkinlik düzenleyen CTP-BG Kadın Örgütü Lefkoşa İlçesi ve POGO’dan iki toplumun kadınlarına çağrı:

Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Kadın Örgütü Lefkoşa İlçesi ve AKEL’in Kadın Örgütü POGO 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde, Lefkoşa Lokmacı Kapısı’nın her iki tarafında da ortak etkinlik düzenleyerek, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum Kadınlarına Kıbrıs’ta Barış ve Federal bir çözüm için birlikte örgütlü mücadele çağrısı yaptılar.

Sabah 10.30’da Lokmacı Kapısında bir araya gelen CTP-BG Kadın Örgütü Lefkoşa İlçesi ve POGO’lu kadınlar sınırın iki tarafındaki esnafı ziyaret ederek, kadın emekçilere karanfil, 8 Mart kadınlar günü için hazırlatılan özel yaka iğneleri ile ortak hazırlanan bildiriyi dağıttılar. Türkçe ve Rumca olarak hazırlanan bildiride CTP-BG’li ve POGO’lu kadınlar; Birleşik Federal bir Kıbrıs; barış, eşitlik, ilerleme ve adalet; emekçi kadınların kazanımlarının korunması ve yenilerinin eklenmesi; karar merkezlerinde kadınların daha çok söz sahibi olması ve kadın-erkek eşitliğinin tam olarak sağlanması için yapılan mücadelede öncü olduklarını ifade ettiler.

Kıbrıs sorunun çözümünü, kadınların ve çocukların daha iyi bir geleceğe ulaştırılmasını, kadın haklarının genişletilmesini talep ettiklerini; daha adil bir toplumun inşası için, insanın insan tarafından sömürüsünün olmayacağı bir sistem için, birleşik bir Kıbrıs için tüm kadınların birleşerek birlikte mücadele etmeleri gerektiğini vurguladı.

CTP-BG Kadın Örgütü Lefkoşa İlçesi bu iki bölgeli etkinliğin ardından, AKEL Kadın Örgütü POGO’nun davetlisi olarak Hilton Park Oteli’nde “Eşitlik: Sözler uygulama haline geldiğinde” konulu etkinliğe katıldılar. Etkinlikte sırasıyla; POGO Genel Sekreteri AKEL milletvekili Skevi Kukuma, Rum toplum lideri Dimitris Hristofyas, CTP-BG Kadın Örgütü Lefkoşa İlçesi Başkanı Alev Şensoy ve AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu birer konuşma yaptı. CTP-BG Kadın Örgütü Lefkoşa İlçesi Başkanı Alev Şensoy, geçen her günün barış adına büyük bir kayıp olduğunu vurgulayarak- her iki toplumun kadınlarını barış ve çözüm için katkı koymaya davet ettiği konuşmasında şunları söyledi:

“8 Mart Dünya Kadınlar Günü!  Bu gün aslında kadınların haklarını almak için ortaya koydukları mücadelenin bir sembolü. Kadınlar olarak toplumsal cinsiyet ayırımından kaynaklanan ve gündelik hayatın içinde karşılaştığımız sorunlarımızdan hiç bahsetmeyeceğim. Çok önemli olmakla birlikle kadın hakları mücadelesinin kısa vadeli olmadığını biliyoruz. Toplumsal yargıları değiştirmek, kadının  toplumsal ve bireysel rolünü hukuki düzeyde yerleştirmek ve bunu erkek dünyasına kabullendirmek için zamana ihtiyacımız olduğu kesin.

Ancak Kıbrıs sorununda zaman sınırsız değil. Değişen koşullar, yitirilen olanaklar, kaybettiğimiz fırsatlar ve en önemlisi birlikte yaşama fırsatı bulmamış, daha çok günlük yaşayan genç nesillerin yetişmiş olması, ortak vatan yaratma adına birer olumsuz unsur.

1964 yılından beri görüşmeler sürüyor. Aradan geçen zaman neredeyse yarım asır… Bu güne dek yüzlerce binlerce toplantı yapıldı. Sonuç ortada… Kıbrıs sorunundaki anlaşmazlıktan doğan sonuçların biz kadınları ve çocuklarımızı en ağır şekilde etkilediği bir gerçek.

Biz CTP Kadın Örgütü olarak, Kıbrıs’taki mevcut çözümsüzlük ortamını reddediyoruz. Statükoyu kabul etmiyoruz. Toplumlarımızın daha iyi bir geleceğe ulaşması için adamızda federal bir çözümün olması gerektiğine inanıyoruz. Kadınlarımızın adamızı yeniden birleştirmek, Kıbrıs’ı silahsızlaştırmak ve barış dolu bir gelecek için birlikte mücadele etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Ancak barış gününe dek geçen zamanı sadece ve sadece müzakerelerden iyi sonuç alınması için oturup beklememeliyiz. Toplumların ortak değer üretmesi için barış kültürüne ihtiyacımız var. Toplumsal, kültürel yüzleşmeye, hakikatlerimizi keşfetmeye, fark etmeye ve birbirimizi daha da tanımaya ihtiyacımız var.  

Birbirimizi dışlayarak ya da sadece bu salondaki dostlarla olduğu gibi dar bir grup üzerinden hareket ederek bir yere varmak pek mümkün değildir.

Gelin yarın imzalanacak barış metninin başarı ile sonuçlanabilmesi için bugün, toplumsal, bireysel ortak barış kültürü için adım atalım, sosyal proje geliştirelim ve daha çok çalışalım. En az, Sn Hristofiyas ve Sn Eroğlu kadar çalışalım.  

Yıllardır sürdürülen müzakere heyetlerinde kadınların daha çok yer alması için talepte bulunalım, en gergin noktalarda kadın gücünün yaratılıcılığını öne çıkaralım.

Kadın isterse yapar!  

Bu cennet ada üzerinde birlikte neler inşa etmedik ki! 1957 CMC grevinde ön saflarda kadınlar vardı. Adamızda ilk üniversiteyi kuran kadınlar. İlk gazeteyi çıkaran yine kadınlar… Daha birçok örnek sıralanabilir. Şimdi de adamıza kalıcı bir barış getirmek için kolları sıvamalıyız. Dünyada refah seviyesi yüksek, dış borcu en az, suç oranları en düşük ülkelerin parlamentolarına baktığımızda kadın milletvekillerinin sayısının meclislerin %50 ve daha fazlası olduğunu görüyoruz. Demek ki bu iş bizim işimiz!  

Ben buna inanıyorum, barışı da bizler yapacağız. Bunun için, karar mekanizmalarında daha çok söz sahibi olmalı, dayanışmalı ve biran önce barışı getirmeliyiz.  Kadın isterse, yapar… Eğer istersek, yaparız.
Gelin adanın her gün bölünmesine set çekelim. Gelin, her geçen günün çözüm için yitirilmiş bir büyük kayıp olduğunu anlayalım. Gelin kaybettiğimiz her bir günün ayrılıkçılığa zemin yarattığını fark edelim. Gelin bölünmesini önleyelim. Gelin, Kıbrıs ülkesi idealimizi yaşatmak için bugünden yola çıkalım.”

 

 

CTP Basın Bürosu