CTP-BG Genel Sekreteri Asım Akansoy, popülist siyaset gütmediği için bazı kesimlerin CTP’yi eleştirdiğini kaydederek, ülkede artık bazı şeylerin değişmesi gerektiğini vurguladı…
Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Sekreteri Asım Akansoy, partisinin yeterince muhalefet yapmasına karşın popülist siyaset gütmemesinden ötürü bunu farklı algılayan kişiler olduğunu kaydederek, “Bu normal ama bu ülkede artık bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi. Toplum CTP’ye sorumlu siyasetin adresi olarak bakıyor. Tabi ki yaptıklarımız yanında yapamadıklarımız veya yanlış yaptıklarımız var ama önemli olan bunlardan ders çıkarabilmektir. Bu artık bir koltuk kavgası değildir, dolaysıyla halkın da yeni siyasi adrese destek vermesini bekliyoruz. Artık, çözümler üzerinde konuşmak lazım; siyasetin de gerçek rolü budur” diye konuştu.
Akansoy, bu sabah Genç TV’de yayınlanan Serkan Soyalan’ın hazırlayıp sunduğu “Bu Sabah” adlı programda ülke gündemini değerlendirdi.
Dün akşam patlak veren benzin krizi ve benzincilerin başlattığı grev hakkında yorumla başlayan programda Akansoy, ülkede var olan kaosun toplumsa huzursuzluğu artırdığını; insanlar arası ilişkiyi gerilime dönüştürdüğünü kaydetti. “İnsanlar sorunlarına çözüm için ne yazık ki greve gitmek zorunda kalıyorlar çünkü muhatap bulamıyorlar” diyen CTP-BG Genel Sekreteri, “grev bir mücadelede son aşamadır, vurucu aşamadır. Ama ülkede o kadar başıboşluk, siyasi otorite boşluğu var ki, insanlar çaresiz greve gidiyor ve grev de halktan destek alamadan hayata geçiyor. Benzincilerin durumu da öyle oldu ve benzin istasyonlarında uzun kuyruklar çatışmalar gerilimler yaşandı. Kıbrıs Türk’ü bunu hak etmiyor” diye ekledi. Hükümetin işleri günlük siyasi kararlarla yaptığını ve gerisini düşünmediğini ifade eden Akansoy, hükümetin yapılan uyarıları da dikkate almadığının altını çizerek şöyle konuştu:
“Oysa siyaset diyalog demektir. Diyalogla çözüm olabilecekken UBP yıkım politikalarını uygulamayı kendine görev biliyor ve bunları hayata geçirirken acımasız davranıyor. Bu sadece benzin konusunda değil, gerek külliye, gerekse petrol dolum tesisinde olduğu gibi diğer konularda da böyle yapılıyor. Gündem süratli ve sorunlara çözüm bulmadan değişiyor; bir soruna çözüm bulunmadan diğeriyle karşılaşan toplumun gerginliği artıyor. Bu ise sosyal yaşamı da siyaset kurumunu da ciddi bir şekilde etkiliyor. UBP’nin yarattığı siyasi tahribat halk arasında siyaset kurumunun sorunlara özüm bulamayan bir kurum olarak algılanmasına yol açıyor. Biz, halka güvenmek zorundayız.”
Akansoy, toplumun şu anda içerisinde bulunduğu sosyo-psikolojik durumun 2000 li yıllara çok benzediğini; aynı umutsuzluk aynı çaresizlik, siyasetin çare üretemediği gibi görünen bir ortamın bulunduğunu kaydederek ancak 2004 yılında Kıbrıslı Türklerin çözümle ilgili dünyaya bağlanma adına büyük bir heyecan yaşandığını anımsattı. Şimdi ise Kıbrıslı kabuğunu kıramama, dünyaya bağlanamama nedeniyle yaşadıklarını ifade eden CTP-BG Genel Sekreteri, “kabukta kaldıkça kendi kendimizi bitiriyoruz. Yaşadıklarımız o kabuğu kıramamaktan kaynaklana tahribatın etkileri” diye konuştu.
Çoğu siyasinin “o kabuk kalsın bir kendi çözümlerimizi buluruz” gibi bir yaklaşım içerisinde bulunduklarını da not eden Akansoy, “biz öyle düşünmüyoruz” dedi.
Benzinciler Birliği Başkanı Çağaloğlu’nun programa telefonla bağlanıp grev gerekçelerini aktarmasının ardından değerlendirmelerine devam eden Akansoy, benzincilerin kâr marjları konusunda ciddi özverilerde bulunmuş olduklarına işaret etti ve temel sıkıntının hükümetin hiçbir sosyal düzenlemeye yanaşmamasından kaynaklandığını belirtti. “Hükümet, cebinde üç kuruş parası olan istediğini yapabilsin; dükkân yanına dükkân açsın diyor. Biz buna şiddetle karşıyız. Benzinciler birliği de bu konudaki tepkisinde çok haklı” diye konuştu. Tüm sektörlerde benzer sıkıntılar yaşanmakta olduğunun altını çizen Akansoy, “Bu halka dönük, halkın yaşam standardını daha da düşürecek bir projedir” dedi.
Başbakan İrsen Küçük ve UBP hükümetinin siyasi iradesini yitirdiğini, Benzinciler Birliği Başkanı’nın da işaret ettiği gibi benzin konusunda 2 yıldan beridir sürdürülen görüşmelerin sonuçsuz kalmasının, hükümetin ne denli basiretsiz ve çaresiz olduğunu açıkça gösterdiğini ifade eden Akansoy, “Sorunla ilgili teşhis de yapamıyorlar, nasıl çözeceklerini de bilmiyorlar. Kaos büyüyor, palyatif tedbirler gündeme geliyor” diyerek, hükümetin Elektrik Kurumu’ndaki grev konusunda da aynı yaklaşımı sergilediğini hatırlattı. Akansoy, tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldıracak daha bütünlüklü projelere ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
CTP-BG Genel Sekreteri Akansoy, son zamanlarda ‘başkanlık sistemi mi parlamenter sistem mi’ konusunda ortaya atılan tartışmalara da işaret ettiği değerlendirmelerinde sıkıntıların aslında sistemle ilgili olmayıp iktidarla, siyasetle, iktidarların çözüm üretememesiyle ilgili olduğunu vurguladı.
“Burada başta medya olmak üzere tüm kurumlara büyük görevler düşüyor” diyen Akansoy, sözlerini, “Eğer günün sonunda birileri ‘siyaset bitti’ derse demokrasiyi alaşağı eder. Dolaysıyla çözüm üretecek kurumun siyaset kurumu olduğunun bilincinde olmamız gerek. Organizasyon bozukluğu olabilir; CTP dâhil siyasilerin hataları da olabilir. Hesap sorulmalı, sorgulanmalı ve daha ileriye gidilmesi için çaba gösterilmeli” diye sürdürdü.
Halk arasında sandığa gitmeme eğiliminin yüksek olduğu görüşüyle ilgili ise Akansoy şöyle konuştu: “Örneğin, şunu ele alalım: LTB Bakanlar Kurulu kararı ile 10 milyon sterlin borçlandı. Bunun 3 milyon sterlininin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kullanıldığı iddiası var. Bunu medya tartışıyor; toplum bu konuda çaresiz. Bu durumda siyasi kuruma güvensizlik beslemesi önemli. İşte bu noktada Sayıştay ve Savcılığın bir an önce gündeme gelmesi gerekir. Hukuk, düzenin sağlıklı çalışması açısından çok önemli bir kurumdur. Gerektiği zamanda sosyal siyasal aktörlerin rollerini yerine getirmesi gerekiyor. Siyaset popülizme kurban ediliyor. Bu alışkanlıklardan vazgeçilmeli.
Biz, LTB konusunda ‘Lefkoşa’yı seçim temizler’ diyoruz çünkü CTP belediyecilikte markadır. Bizler CTP olarak oturduk, sorunu analiz ettik ve nasıl çözüleceğini tartıştık, çözüm yolları bulduk ve bunun üzerine seçim dedik.
Dolaysıyla kişisel davranışlardan vazgeçip asgari müştereklerde birleşerek, toplumu, sistemi ayağa kaldırmak için gerekli özverilerde bulunacak, TC ile de sağlıklı ilişkiler de kurarak yolumuza devam edeceğiz.”
Belediye’de yaşanan huzursuzluğun ardından Hükümet-Belediye-sendika ilişkilerindeki tutarsızlıkların gerisinde güvensizlik ve bilgi kirliliği bulunduğuna işaret eden CTP-BG Genel Sekreteri Asım Akansoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Belediye çalışanlarının 3 aydır ödenmemesinin yarattığı tahribat çok büyük. Bu açıklanacak bir durum değil; utanılacak bir durum. İkincisi, Lefkoşa ülkenin başkenti ama 1 saat yağmur yağdı diye felaket bölgesine döndü ki bu kabul edilecek gibi değil. UBP kendi içinde hesaplaşma yaşarken bedelini Kıbrıs Türk halkı ödüyor. Onlar koltuk kavgası yaparken Kıbrıs Türk halkı bunun bedelini ödemek zorunda değil. Çivisi çıkmış bir hükümet ve saray yönetimiyle karşı karşıyayız. Eğer ülke sorunları parti MYK’sında çözülmeye çalışılıyorsa parti- devlet bütünleşmesinden söz edilebilir ki bu en büyük tehlikedir.
Belediyede krizin geleceği önceden belliydi. Tüm alacaklarını tüketmiş piyasaya borcu vardı. Ortada çok başarısız hükümet ve çok başarısız belediye var. Demokrasi gereği olması gereken seçimdir, çünkü biz bunu hak etmiyoruz.
Güncel konuların ön plana çıktığı programda CTP-BG’nin yaptırdığı ve geçtiğimiz hafta içerisinde sonuçlarını kamuoyuyla paylaştığı kamuoyu araştırması da gündeme geldi.
Akansoy, araştırmanın UBP’de ciddi bir oy kaybı yaşandığını ve bunun devam etmekte olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti. Genel olarak çapıcı sonuçları ortaya çıkaran araştırmanın en önemli bulgusunun ise ekonomik konularda olduğuna işaret eden Asım Akansoy, şu andaki ekonomik politikanın Kıbrıs Türk halkı fakirleşmesine yol açtığını, küçük bir azınlığa mutluluk getirirken orta sınıfın erimekte olduğunu belirtti. Akansoy sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sadece yüzde 10’luk bir kesim mutluyken halkın %60’a varan bir kısmı hayatını borçla sürdürüyor. Bu çok kritik bir konu. Orta kesim giderek fakirleşmesi nedeniyle hayatını idame ettirmek adına bankalara borçlanmak zorunda kalıyor. Borçlanma genelde lüks harcama değil, eğitim, sağlık, yaşamı idame ettirme adına yapılıyor. Bu araştırmamızın en önemli konusudur.
Hükümetin uygulamalarıyla projeleriyle ilgili sorumuz vardı ki devlet hastanelerinde ücret alınması en büyük tepki alan konu oldu. Özelleştirme yasasına büyük tepki gelirken petrol dolum tesisi ve külliyeden duyulan rahatsızlıklar da yüzde 60 oranında ortaya konuldu. Siyasi partilerle ilgili değerlendirme de çok önemli bir konu. Trendler rakamlardan çok daha önemli. Şu anda erken seçim konuşuluyor olmasına karşın halk nezdinde ciddi bir erken seçim talebi olmadığı da ortaya koymak gerek. Bu duruma göre bile UBP ciddi bir oy kaybı ve devam eden bir düşüş içerisinde İstikrarlı yükseliş olarak CTP’nin tek alternatif olması dikkat çekicidir. CTP hükümete gelecek yegâne partidir. CTP’ye gelen oylar tepki oyları değil, makul mantıklı bir kamadır. Diğer iki partide de yükseliş var ama bu tepki oylarından kaynaklanmaktadır ve dönemseldir”.
Kıbrıs konusunun da ele alındığı programda Akansoy Kıbrıslı Türklerin ortaya konan yanlış politikalar nedeniyle BM nezdinde eskiden oluğu gibi yapıcı taraf olmadığını belirtti. “Artık her iki taraf eşit ve isteksiz olarak tanımlanıyor” diyen CTP-BG Genel Sekreteri, “Dolaysıyla bu pozisyona geçer not veremeyiz” diyerek değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda en güncel konu Hristofias’ın aday olmayacağı ve Anastasiades’e kazanacak gözüyle bakılması. Aslında iki Anastasiades var. Birincisi dünyayla iyi ilişkileri olan dünyaya açık, Türkiye ile ilişkileri de geliştirmek isteyen pragmatik, zeki ve sorunlara çözüm ekseninde yaklaşan bir kişi. Bu kişi, DİSİ’ye öncülük yaparak Annan Planına evet dedirtti ve bu nedenle uğradığı oy kaybına karşı toparlandı; Cumhurbaşkanı olmaya doğru ilerliyor. İkinci Anastasiades ise DİSİ gibi partinin başkanı olarak pozisyonunu korumak için parti içi milliyetçilerle işbirliği yapan, Klerides yolunda ilerleyen ve bu açıdan ne yapacağı pek belli olmayan biri. Dolaysıyla Cumhurbaşkanı seçilmesi durumundaki tavrını şu anda tahmin etmek zor olur. Biz aslında ilk Anastasiades’i etkin politikasını görmek istiyoruz.
Hristofias’ın katı, dünyaya kapalı ABD’ye düşman, AB’ye kuşkulu TC’ye düşman politikası yerine ABD dostu TC ile ilişkileri iyi AB’ye sıcak bir lider ve NATO’ya girişi de destekliyor Umarım Hristofias’ı arara duruma gelmeyiz.
Eroğlu ve Özersay’ın yürüttüğü müzakerelerde ciddi bir ilerleme sağlanmadığını; 2 yılda daha çok ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın yarattığı birikimler üzerinden değerlendirme ve tartışmalar yapıldığına da işaret eden Akansoy, “Ama hatalar yapıldı” dedi ve önce kabul edilmez denilen çapraz oy konusunda Eroğlu’nun daha sonra BM Genel Sekreterine mektup yazarak uluslar arası konferans şartıyla kabul edebileceğini bildirdiğini de anımsatarak bu nedenle büyük bir zaman kaybına yol açıldığını vurguladı.
“Bu müzakerelerde gelinen nokta için üzücü bir durumdur” diyen Akansoy, şöyle devam etti: “Ne yazık ki Sayın Eroğlu 1 Temmuza endekslendi ama bir şey olacağı yok. Zaten bu 6 ay çok düşük profilli olacak. AB de farkında. Müzakerelerde ciddi hatalar yapıldı ve ilerleme sağlanamadı. Top hep Rum tarafına atıldı. Bunun sonucunda Kıbrıslı Türkler de etkin olmayan taraf olarak nitelendirdi. Talat’a kıyas büyük gerileme oldu. Ümit verici bir durumla karşı karşıya değiliz. Dolaysıyla sarayın yürüttüğü politikanın performansını toptan başarısız olarak nitelendiriyoruz.”
CTP Basın Bürosu