CTP-BG Genel Sekreteri Asım Akansoy, UBP hükümetinin kontrolsüzlük yarattığını, bunun ise tüm sektörlerde gelecekle ilgili belirsizlik ve umutsuzluğa yol açtığını söyledi…

Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Sekreteri Asım Akansoy UBP hükümetinin ülkede kontrolsüzlük yarattığını kaydederek, mutsuzluk doğuran bu gidişatın durması gerektiğini vurguladı.

CTP-BG Genel Sekreteri, bu sabah (8 Şubat Çarşamba) Ada TV Nazar Erişkin ile Günaydın Ada programında Kıbrıs sorunu ve gündemde öne çıkan konuları değerlendirdi.

UBP hükümetinin yarattığı kontrolsüzlük nedeniyle tüm sektörlerde geleceğe beklentilerde belirsizlik ve umutsuzluk oluştuğunu kaydeden Akansoy, hükümette otorite boşluğu olduğuna işaret etti.

Yaratılan bu ortam nedeniyle siyasete olan güvende azalma olmaması gerektiğine de işaret eden Akansoy, “siyasi partiye, siyasetçiye güven azalabilir. Ancak siyasete güvenin azalması toplumu antidemokratik ortama sürükler. Dolaysıyla güvenin kime azaldığının net tanımı yapılmalı. Hükümete gelecek olan parti, öngördüğü söz verdiği program dışında bir programla halk önüne çıktı. Bu da güveni daha da azalttı. İşte bu bağlamda genelleştirmeden kaçınmak gerektiğini söylüyoruz. Spesifik olarak bugün UBP hükümeti var. Sorumludur. Sorumluluğunu yerine getirmesi için muhalefet olarak biz ve sivil toplum örgütleri görevlerini yapmalı. Kim görevini yerine getiremiyorsa eleştiri oraya yöneltilmeli” diye konuştu.

Akansoy, her siyasi partinin birincil görevinin ülkeye dair bir toplum projesi üretmek olduğuna işaret ederek, CTP’nin geçmişten edindiği deneyimlerle her konu üzerinde durmakta olduğunu, ürettiklerini halkla paylaştığını ifade eti ve halkın da sorgulama görevini yerine getirmesi gerektiğini söyledi. “Yani toplumsal roller gerçek anlamda ortaya konmalı. Sorumlu politika budur. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz” diye konuşan CTP-BG Genel Sekreteri, hükümetin icraatları karşısında muhalif çevrelerden çeşitli tepkiler olmakla birlikte CTP’nin yaklaşımlarının ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Akansoy, CTP-BG’nin salt tribünlere oynamak adına saldırıda bulunacak bir parti olmadığın altını çizdi ve “CTP konuşuyorsa, gerektiği için konuşuyor. CTP sorumlu siyasetin adresidir” dedi.

Asım Akansoy, toplumun bilgilendirilmesinin önemine de dikkat çekerek, konuyla ilgili aydınlatma yapılmadan toplumun önüne çıkılması durumunda buna göre tepki görülmesinin kaçınılmazlığının üzerinde durdu.

Kıbrıs sorunu konusunda da aynı sorunun yaşandığını kaydeden CTP-BG Genel Sekreteri, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun kendisinden randevu isteyen sendikaları “Halk Konseyi’ne” gönderirken başka sivil toplum örgütleriyle görüştüğünü anımsattı ve “toplumun bir kısmını yabancılaştırıp dışlamak, tepki yaratır” diye konuştu.

Akansoy, “Ekonomik sosyal yapıyı yeniden tesis edecek, Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki gergin ilişkiyi düzenleyebilecek tek parti CTP’dir. Şu anda var olan mutsuzluk sürdürülebilir değildir çünkü göçü, siyaset kurumuna olan güvensizliği pekiştirir” dedi.

“TÜRK TARAFI RUM TARAFININ İÇİNDE BULUNDUĞU AÇMAZI KULLANMAYA ÇALIŞIYOR”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun um Yönetimi Başkanı Hristofyas’ın 4 konudaki “Hayır”ı Ulusal Konsey’den kendisinin çıkarttığı yönündeki açıklamaları karşısında “Her şeye ‘hayır’ diyeceksen niye bizi oyalıyorsun. 48 yıldır devam eden müzakerelerin daha fazla devam etmesini kabullenmek mümkün değildir” şeklindeki açıklamalarını da değerlendiren CTP-BG Genel Sekreteri, güney Kıbrıs’ın seçim sürecine girmiş olduğunu hatırlatarak bu süreçte güneydeki 2 büyük partinin 2 büyük adayı, Hristofias ve Anastasiades’in yarışacağına işaret etti. Her iki partinin oy oranlarının yüzde 35 civarında olduğuna da dikkat çeken Akansoy, adayların yarışı kazanmak sağdaki küçük milliyetçi partilerin desteğine ihtiyaç duyacaklarını kaydederek, “günün sonunda bu partilere en fazla taviz veren aday kazanacak” dedi. Güney Kıbrıs’ta yaşanmakta olanların iç politik oyunlar olduğunu da ifade eden Akansoy, şöyle konuştu: “Ancak Hristofias’ın Kıbrıs toplumunu yönetebilecek, temsil edebilecek kapasitesi çok zayıfladı. Sadece AKEL kaldı. Bu noktadan sonra güney Kıbrıs liderliğinden ileri adım beklemek mümkün değil. 2013 Şubat’ta güneyde başkanlık seçimi yapılacak. 1 Temmuz’da ise dönem başkanlığı devralınacak. Bu nedenle seçime kadar fazla beklenti olmamalı. Türk tarafına gelince Rum tarafının içinde bulunduğu açmazı kullanmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanlığı, ciddi çalışma içinde bulunulduğuna göre ifadeler kullansa da federasyon çözümüne dair bir tavır içinde olmadıkları belli”.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Özel Temsilcisi Kudret Özersay’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı federasyondan uzaklaşıldığına işaret eden açıklamalarına da değinen Akansoy, Kıbrıs Türk liderliğinde, Kıbrıs sorununda eksen değişimine gitme yaklaşımının sezilmekte olduğunu belirtti. Akansoy, “Oysa Kıbrıs Türk halkı ve TC yararına olacak olan çözüm federal çözümdür. Karşı taraf da federasyon dışında başka bir çözüm şeklini konuşmaya izin vermeyen tavır içinde ve BM kararları da var. Bunun dışına tek taraflı çıkmaya çalışmak maceracı bir yaklaşımdır” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE’NİN KIBRIS KONUSUNDAKİ TAVRI STATİK HALE GELDİ”

Türkiye’nin Kıbrıs sorununa yönelik son zamanlardaki tavrını da değerlendiren CTP-BG Genel Sekreteri, Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası kabuk değişikliğinde diye düşünebiliriz” dedi. 2004’teki “1 adım önde” siyasetinin bugün yerini “1 avuç toprak vermeyiz” ifadesine ulaştığına işaret eden Akansoy, “Cumhurbaşkanı, müzakerelerde ciddi sorun yaşıyor, yapıcı yaklaşım sağlayamıyor. Türkiye kanadından yapılan açıklamalarda ise var olan durum çerçevesinde anlaşmadan söz ediliyor. Bu temelde bir anlaşmaya varmak mümkün olmaz. TC’nin Kıbrıs sorunundaki yaklaşımı daha statik hale geldi. Var olan durum uluslar arası alanda kabul edilen bir durum değil. Oysa girişimci, masada daha aktif olmak gerekiyor”  diye konuştu.

Akansoy, CTP’nin sorunun çözümüne yönelik çabalar çerçevesinde yapıcı eleştiride bulunma gayreti gösterdiğini ve yıkıcı bir yaklaşım içerisinde bulunmadığını da vurguladı.

CTP’nin Parti Meclisi’nde oybirliğiyle alınan kararda CTP’nin federasyonu sonuna kadar savunacağının vurgulandığını da anımsatan Akansoy, “CTP federasyonu sonuna kadar savunmayı sürdürecek. Diyalog yoluyla buna ulaşmak için gerek tüm açılımları yapacak” dedi. Akansoy, Türkiye’deki tavır değişikliğini doğru karşılamadıklarını da ifade ederek, konuyu AKP ile görüştüklerini ve görüşmeye de devam edeceklerini vurguladı. Akansoy, Türkiye’nin değişen tavrı ile ilgili olarak, “Bu, dünyanda izole olmak demektir. Bence “B” planı, “C” planı yoktur, tek plan vardır o da çözümdür. Bu süreçte Kıbrıs Türk halkı nasıl ekonomik anlamda gelişebilecek, nasıl uluslar arası topluluğa entegre olabilecek bunların çalışması yapılmalı.

Bugün Kıbrıs Türk halkı tanınıyorsa, bir şekilde 2004’teki referandumda evet demesindendir. Onun dışında kazanım yok 2004 ve sonrasında elde edilen pozisyon ve kazanımlar dışında başka katkı yapılmadı. Cepteki ceviz tüketilmektedir. Doğrudan ticaret, Yeşil Hat Tüzüğü gibi kazanımlarımız oldu. Bunların hayata geçmesi için çaba gösterilmeli. Biz yapıyorduk. Bu konuda profesyoneller vardı. Şimdi tamamen unutuldu” dedi.

Vakıf arazisinin iki ay önce kurulmuş bir vakfa yıllığı 100 TL’ye kiralanması konusunu da değerlendiren CTP-BG Genel Sekreteri, Kıbrıs Türk toplumunun sosyal değerlerine, günlük yaşamına, iyileştirilmesi gereken ekonomik durumuna müdahalelerle belirsizlik ve umutsuzluğunun artırılmakta olduğunu vurgulayarak külliye konusunun da bu yaklaşımın bir parçası olduğunu söyledi. Konuya gösterilen tepkileri haklı bulduklarını da ifade eden Akansoy, sosyal sıkıntıları daha da artıracak kurumsallaşmaya karşı olduklarını vurguladı. Akansoy sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu ihtiyaç neye tekâmül ediyor? Camilere imam yetiştirmek mi? İhtiyaçtan öte sosyal mühendislik projesi var burada. TC’den gelen bazı açıklamalarla, milli değerleri zayıf, sosyal karakteri bozuk toplum resmi çiziliyor ve toplumsal mühendislikle düzlemeye çalışıyorlar. Biz buna şiddetle karşıyız. Dışarıdan, müdahaleci yaklaşımla toplumda düzenlemeye kalkışmak yanlıştır. Hiçbir parti bunu kabul etmemeli. Hükümet, bazı çıkarlar uğruna bunu kabul ediyor. Biz, bunu kabul etmeyecek ve sonuna kadar direneceğiz.”

Akansoy programda petrol dolum tesisiyle ilgili gelişmeleri de değerlendirdi.

ÇET raporunu okuduğunu, çevrenin ülkenin en önemli artı değerlerinden biri olduğunu vurgulayan CTP-BG Genel Sekreteri, 3 kuruş fazla gelsin diye böylesi bir tahribata izin verilemeyeceğinin altını çizdi. CTP’nin tesisin yapılmasına karşı çıktığını, tüm duyarlı vatandaşların da karşı çıkması gerektiğini kaydeden Akansoy, girişimi “çok riskli bir yatırım” diye tanımladı.

Program sonunda özelleştirme konusuna da değinen CTP-BG Genel Sekreteri, mecliste yeniden gündeme getirilecek olan özelleştirme yasa tasarısının çok tehlikeli bir tasarı olduğunu vurguladı. Akansoy, tasarının içeriği incelendiğinde çalışanların haklarını savunmayan, stratejik sektörlerin de özelleştirilmesini öngören bir tasarı olduğunu, hiçbir yatırımın devlet tarafından yapılmayacağını öngörmesi bir yana, yabancı yatırımcılar tarafından yapılmasını öngördüğünü kaydederek, “Kıbrıs halkının aleyhine bir tasarıdır” dedi.

CTP’nin stratejik sektörün özelleştirmesine karşı olduğunu bir kez daha vurgulayan Akansoy, özelleştirilmesi durumunda özel monopollerin oluşacağını ve halkın zararına çalışır hale geleceğini belirtti.

 

CTP Basın Bürosu