CTP-BG Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, CTP-BG’nin Downer’in kışkırtmasıyla hareketlendiğini ileri süren Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu yanıtladı
BASINA AÇIKLAMA
Kıbrıs sorununda yürütülen görüşmelerin açmaza gireceğinin kesinleşmeye başlayacağı günler yaklaştıkça Sayın Eroğlu’nun keyfi artabilir. Hep çözüm sonrası senaryolarını dile getirmiş olmasının nedeni de çözüme inançsızlığı olabilir. Ancak bizler Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler olarak, görüşmeler sürecinde çözümsüzlüğün sorumluluğunun Kıbrıslı Türkler üzerine yıkılmasını olanaklı kılacak yaklaşımlar izlenmesi durumunda halkımızın yeni bedeller ödeyeceğinin altını çizmek istiyoruz.
Altını çizmek istediğimiz bir şey daha vardır, o da Kıbrıs Türk halkının bunu hak etmediği ve böyle bir sonucu üretecek politikalar izlemeye hiç kimsenin de hakkı olmadığıdır.
Sayın Eroğlu’nun da böyle bir hakkı yoktur.
Sayın Talat’ın yürüttüğü görüşmelerde sorunun çözülmediği bir gerçek olmakla birlikte Türk tarafının hiçbir şekilde ‘çözüm istemeyen taraf’ olarak suçlanmadığı da başka bir gerçektir. Bu nedenle Sayın Eroğlu bu karşılaştırmayı yaparken iki dönem arasındaki farkı da ortaya koymak zorundadır.
Sayın Eroğlu’nun bir başka gerçeğe dayanmayan iddiası ise partimizin Kıbrıs sorunu ile ilgili hareketliliğinin Sayın Downer’in kışkırtması ile olduğudur.
Partimiz, birinci New York zirvesi öncesinde yaratılmaya çalışılan olumlu havanın doğru olmadığını kamuoyu ile paylaştığı gibi Türk tarafının 4 Ocak paketine bütünü ile sahip çıkılması gerektiğini hem kamuoyu ile paylaşmış hem de Sayın Eroğlu’na sarayda yapılan toplantılarda dile getirmiştir. Meclisin kapalı oturumlarında da partimizin bu görüşü Başkan ve milletvekillerimiz tarafından ortaya konmuştur.
Zirve sonrasında ise bu yaklaşımlar sergilenmediği için görüşmelerin sonuçsuz kalmasının sorumluluğunun Türk tarafına yüklenileceği endişeleri partimiz tarafından dile getirilmiştir. Hatta bu zirve sonrasında Rum tarafının ‘ bütün sorunlar çözülmeden uluslar arası konferans çağrılmaması talebine, Türk tarafınca karşı çıkılmamış olması da partimizce eleştiri konusu yapılmıştır. İkinci New York zirvesi öncesinde BM Genel sekreterinin liderlere ev ödevi olarak verdiği karşılıklı bilgi ve belgelerin verilmesi, Yönetim ve güç paylaşımı konusunda ilerleme sağlanması ve nüfus konusunun görüşülüp yakınlaşma sağlanması geriye kalan konuların da zirvede ele alınması talebi taraflarca yerine getirilmediği için bu zirve de başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Partimiz bu dönemde de Sayın Eroğlu’ndan Türk tarafını uzlaşmaz taraf yapacak davranışlardan kaçınmasını ve Sayın Talat’ın bıraktığı yerden devam edeceğim demiş olmasının gereklerini yerine getirmesini talep etmiştir.
Bu dönemden sonra Rum tarafının Mülkiyet konusunda eskiden takındığı ve ‘mülk sahibi son söz sahibi olmalıdır’ tavrını terk etmiş olmasına, yani Türk tarafının taleplerine prensipte yanaşmış olmasına rağmen Sayın Eroğlu’nun bunu kabul etmemiş olması anlaşılır gibi değildir.
Bir taraftan 4 Ocak paketinin yalnızca bir unsuru olan çapraz oyu masadan çekip almak diğer taraftan da mülkiyette Rum tarafının pozisyonunu terk edip mülkiyet komisyonunu kabul etmesini reddetmek, Partimizin hiç istemediği çözüme takoz koymak ve Türk tarafının suçlanmasının önünü açmak demektir.
Partimiz Kıbrıs sorununun bütün çözüm süreçlerini yakından takip etmiştir. Sayın Eroğlu ile görüşmemiz yanında birçok diplomat ve BM yetkilisi ile görüşmüştür. TC dışişleri yetkilileri ile görüşmüş ve bugün dile getirdiği endişeleri onlarla da paylaşmıştır. Partimizin Kıbrıs sorunu ile ilgili engin deneyimleri vardır. Atılan veya atılacak olan her adımın doğuracağı muhtemel sonuçlarla ilgili isabetli öngörüleri vardır. Bütün bunlara baktığımızda partimizin Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak duyarlılık göstermesi için ne Sayın Downer’in ne de bir başkasının yönlendirmesine ihtiyacı yoktur.
Partimiz Kıbrıs konusundaki bu hareketliliği bir buçuk ay önce programlamış, hayata geçirmeye başlamış, radyo ve gazetelere ilanlar vermiş, bilboardlarda afişleme yapmıştır. Fakat Sayın Denktaş’ın vefatı ve El-SEN ile TEL-SEN Grevleri nedeni ile bu eylemler askıya alınmıştır.
Son günlerde bazı büyükelçilik mensupları ve Sayın Downer’le yaptığımız görüşmede, bildiğimiz gerçekleri yalnızca resmi ağızlardan yeniden teyit ettik. Kıbrıs konusunun çözümüne verdiğimiz önem, çözülmemesinin nedeni de Türk tarafının olması durumunda Kıbrıslı Türklerin içine düşeceği durum ve bunun yanında sürenin daraldığının bilincinde olan Partimizin bu konuda eylem yapmasından daha doğal ne olabilir ki.
Bu nedenle Sayın Eroğlu geçmişte yapıldığı gibi BM görevlilerini suçlayarak, diplomatları eleştirerek veya ülkeye Giriş yasağı koyarak sorumluluktan kurtulamaz. Çünkü geriye dönüp bakarsak geçmişte kullanılan bu yöntemlerin hep aleyhimize işlediğine tanık oluruz.
Sayın Eroğlu başkalarını suçlamak yerine 4 Ocak paketine sahip çıkmalı ve mülkiyet konusunda değerlendirme kriterleri belirlenmiş Toprak Komisyonunun yetkili kılınmasına onay vererek Kıbrıslı Türkleri bu suçlanma konumundan kurtarmalıdır.
Özkan Yorgancıoğlu
CTP-BG Genel Başkanı