CTP-BG Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, tüm itirazlara karşın özelleştirme yasasını Meclis’ten geçiren UBP’nin bu konuda hiçbir araştırma ve hesaplama yapmadığını vurguladı

Cumhuriyetçi Türk partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, en basit bir üretimde bile ortaya çıkacak ürünün fiyatı, kalitesi zamanlama ve maliyeti belirlenirken, özelleştirme yasasını geçiren UBP hükümetinin yasa geçtikten sonra ülkede kaç işletmenin,  kaç gayrı menkul ve menkulün özelleştirileceğini, bunun sonunda kaç kişinin işsiz kalacağını, kaç kişinin devlete alınacağını bu kişilerin sosyal güvenlik maliyetlerinin ne olacağının hesaplamadığını vurguladı ve “UBP, yüzme bilmeden derinliğini bilmediği denize atlayan adam gibi. Sadece kendi boğulacak olsa neyse ama halkı da zorla beraberinde götürüyor” dedi.

CTP-BG Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, bu sabah (28 Mart Çarşamba) SİM TV’de yayınlanan Radyo Gazetesi programına konuk oldu. Programda ağırlıklı olarak geçtiğimiz akşam UBP milletvekillerinin oylarıyla geçen Özelleştirme Yasası ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Yorgancıoğlu, Kıbrıs konusunda ise Downer’in beklenen raporunun ağırlıklı olarak Kıbrıs Türk tarafını eleştireceği şeklindeki öngörüsünü seyircilerle paylaştı.

Yasayla ilgili yorumda bulunan UBP milletvekili Mutlu Atasayan’ın “Yasa peşkeşi önleyecek” şeklindeki açıklamasını yorumlayan Yorgancıoğlu, bu iddianın doğru olmadığını çünkü yasanın şeffaflık öngörmediğini kaydederek şöyle konuştu:  “Özelleştirme 3 bakanlığın 3 müsteşarının iki dudağı arasında olacak. Kimse teklif vermezse ikinci turda fiyatın %20 oranında eksiltilmesi öngörülüyor. Bu şartlarda nasıl peşkeş çekilemeyeceği iddia edilebilir? Ayrıca özelleştirilen kurumlardan devlet kurumlarına alınacak olanların özlük hakları, sosyal menfaatlerin de kendilerini bu işe atayacak olan komisyon tarafından öngörülmesini söz konusu. Oysa bu kişiler de devletteki diğer çalışanların bağlı olduğu kuruma, yani Kamu Hizmetleri Komisyonu’na bağlı olmalıydı. Şimdi devlette iki başlılık oldu. Dolaysıyla “çalışanlar güvence altına alınacak, peşkeş çekme olmayacak iddiaları doğru değildir”.

Yasanın bir nebze olsun iyileştirilmesine yönelik verdikleri, stratejik kurumların yasa dışında tutularak özerk yapıya kavuşturulmaları, özelleştirilen kurumlarda sadece KKTC vatandaşlarının çalıştırılması gibi tüm önerilerin UBP tarafından reddedildiğini, kaydeden CTP-BG Genel Başkanı, “KKTC vatandaşı çalıştırılması şartını tüzüğe yazacaklarını söylediler. Nede yasaya yazılmıyor. Tüzük uyarınca otellere de yabancı personel sınırlaması getiriliyor ama kim uyguluyor?” diye sordu.  

Yorgancıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Böyle bir şey yaparken hiç olmazsa kendi insanımızı koruma adına tedbir alınmalı. Elektrik Kurumu’nda ücretlerin çok olduğunu söylüyorlar. Peki, özel geldiğinde bunu göz ardı mı edecek? İnsanların işine son vermeyecek mi çeşitli gerekçelerle? Devlet ne yapacak o zaman? Sonuçta, her KKTC vatandaşı yerine bir başkasının istihdam edilmesinin önü açılacak çünkü yasaya alınmadı ve önerimiz reddedildi.”

UBP’Lİ MİLLETVEKİLLERİYLE BAKANLARIN BİLE KAYGILARI VARDI

Yorgancıoğlu, bu yasayla yerli yatırımcıya da şans tanınmadığını çünkü özelleştirilmesi planlanan kurumları alacak büyüklükte bir işletme bulunmadığını ifade etti. Yasanın AB’de uygulanmakta olan özelleştirme kurallarına da aykırı olduğuna işaret eden CTP-BG Genel başkanı,  yasaya göre rekabet kurulunun özelleştirilmesine karşı çıktığı konularda bile oluşturulacak müsteşarlar komitesinin ‘özelleştirme olacak’ deme yetkisi bulunduğuna dikkat çekti ve yasada engel olmadığından kimsenin bu karara karşı çıkamayacağının altını çizdi.

Yorgancıoğlu, “Bu Avrupa’da karşı çıkılan bir yöntem. Eğer özel tekel oluşacaksa devlet tekeli tercih ediliyor. Biz, bunun için ‘peşkeş çekilecek’ diyoruz. Bu böyle algılanmalı. Tasarıda komite sanki meclis üstü yetkilerle donatılmış gibi; Meclis’te bulunmayan yetkilere sahip. Hem hâkim hem savı konumunda olacak. Fiyatı bu komite belirleyecek, belirlenen fiyat ihale gününden önce bildirilecek ama kimsenin haberi olmayacak. Kısacası hem meclis yok sayılıyor hem istismara çok açık. Bir de, bu 3 kişi dışında başka kimse komisyona alınmıyor UBP milletvekilleri bile sözü edilen bakanlıkların müsteşarlarının bu işi yapabilecekleri konusunda şüpheleri vardı. ‘Bu komisyona rekabet kurulundan da ticaret odasından da sanayi odasından da insan girmeli’ diyorlardı parmakları kaldırmadan yarım Hatta UBP’li bakanlar bile, ‘%20 indirimi Bakanlar Kurulunda tartışıp reddettik, nasıl geçti geldi’ dediler. İşte UBP ülkeyi bu anlayışla yönetiyor.

Yorgancıoğlu, yasanın çelişkilerle dolu olduğunu da ifade ederek, kendileri insanlar işsiz kalmasın kurumlar peşkeş çekilmesin diye özelleştirme değil özerkliği savunduklarını ancak UBP’nin ‘Satalım, 300 çalışanın 100’ünü devlete alalım ve devlet yükten kurtulsun’ gibi bir mantıkla hareket ettiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Oysa bu insanların maaşlarını devlet ödeyecek. Bir de emekliliğe 3-4 yıl kalması halinde özel şirkette kalanların maaşlarının bir %40’ını da verecek ve hepsinin Sigorta, İhtiyat Sandığını ödeyecek. O zaman nasıl olacak? En basit bir üretimde bile ortaya çıkacak ürünün fiyatı, kalitesi zamanlama ve maliyeti belirlenirken, özelleştirme yasasını geçiren UBP hükümetinin yasa geçtikten sonra ülkede kaç işletmenin,  kaç gayrı menkul ve menkulün özelleştirileceğini, bunun sonunda kaç kişinin işsiz kalacağını, kaç kişinin devlete alınacağını bu kişilerin sosyal güvenlik maliyetlerinin ne olacağının hesaplamadığını vurguladı ve “UBP, yüzme bilmeden derinliğini bilmediği denize atlayan adam gibi. Sadece kendi boğulacak olsa neyse ama halkı da zorla beraberinde götürüyor”. İnsanın kendi ülkesinin yarattığı değerlere sahip çıkması gerekir ama UBP de öyle mentalite yok. Keşke daha önce özelleştirilecek yerlere tanımlansa, kaç kişinin işe alınacağı maliyeti söylenseydi; en azından niyet anlaşılırdı. Ama niyet bu ülkede kamuya ait taşınır taşınmaz ne varsa satmaktır. Satıp ekonomiyi büyüteceklerini iddia ediyorlar bu da olamaz çünkü yatırıma değil borç ödemeye gidecek.”

“KIBRIS TÜRK HALKI İSYANINI ÖZELLEŞTİRMELER BAŞLAYINCA BAŞLATACAK”

Tasarının şu anda mecliste redakte edildiğini, bu işlem tamamlandıktan sonra yasal yönünü araştıracaklarını ifade eden CTP-BG Genel başkanı, Cumhurbaşkanı’ndan da yasayı onaylamamasını talep edeceklerini ardından da Anayasa Mahkemesi’ne gideceklerini vurguladı. “Anayasa Mahkemesi ne kadar zamanda karar verir o da meçhul” diye konuşan CTP-BG Genel Başkanı, Mahkeme’nin Kıbrıs Türk Petrolleri ile ilgili konuda hala kararını vermediğine işaret etti ve “Ama her şeye rağmen Anayasa Mahkemesi’nden de geri dönmezse zaten fatura ödemekte olan UBP, bir bedel daha ödemeye hazır olmalı. Kıbrıs Türk halkı,  kurumlar özelleştirilirken esas isyanını başlatacak” dedi.

Adadaki Kıbrıslı Türk nüfusunun 50 binlere düştüğü görüşlerine katılmadığını programa katılan bir seyircinin sorusu üzerine ifade eden Özkan Yorgancıoğlu, Kıbrıslı Türk nüfusunun 130-140 bin civarında olduğunu düşündüğünü ancak esas sorunun halkın UBP’nin umursamaz tavrı ve siyasetteki değişim karşısında psikolojik erozyona uğruyor olmasından kaynaklandığını belirtti. Yorgancıoğlu, “Siyaseten UBP’nin yönetme erkini TC’nin yönetme erki devralıyor ama bu, UBP’nin dirayetsizliği beceriksizliği” diyerek, ülkede yapılacak bir açılışın davetiyelerinin TC Devlet Su İşleri tarafından gösterilmesi olayını örnek verdi. Yorgancıoğlu, “Siz kendi evinize ailenize sahip çıkamazsanız birileri gelir yönetimi devralır. UBP dirayetsizlikle aybaşı maaşları ödeme adına evinin yönetimini başkalarına devretti” diye konuştu.

DOWNER AĞIRLIKLI OLARAK TÜRK TARAFINI SUÇLAYACAK

Programın sonuna doğru ise Kıbrıs sorunun gidişatı değerlendirildi. Yorgancıoğlu, gelinen noktada olumlu bir sonuç çıkacağını düşünmediğini kaydederek, Downer’in raporunun ise her iki tarafı suçlayıcı olacağını ancak suçlamalarda ağırlığın Türk tarafına kayacağını söyledi ve bunun Kıbrıslı Türkler açısından olumlu olmayacağını ifade etti.

CTP-BG Genel başkanı Özkan Yorgancıoğlu, Türk tarafının Güney Kıbrıs’ın AB dönem başkanlığı sırasında görüşme yapmamakta ısrar etmesinin ve 1 Temmuz’da bu iş biter mesajları vermesinin sıkıntılı bir ortam yaratacağını ancak söylentilerin aksine bunun Maraş’ın iskâna açılmasına yol açacağını düşünmediğini belirtti.

Yorgancıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zaman geçtikçe sorunun çözümü karmaşıklaşır, statüko kalıcılaşır. Ne acıdır ki Sayın Hristofias’ın, Sayın Talat’ın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde ‘mülkiyet konusunda komisyonun yetkili olması gerekir’ şeklindeki önerimizi reddederken Sayın Eroğlu’na böyle bir açışlım yapması geç kalınmış bir davranış, çünkü şimdi Sayın Eroğlu bu öneriyi reddediyor ve “toprakları dağıttım, herkes koçan sahibi. Mülkiyet, devletten devlete çözülmeli” diyor ki, bu yanlış bir davranış. Öte yandan Eroğlu ve UBP hükümetinin 1 Temmuz sonrası senaryoları, çözümle ilgilenmediklerinin göstergesidir. ‘herkes yoluna’ diyorlar. Ne olacak peki? KKTC mi tanınacak? İzolasyon mu kalkacak? Uluslar arası camia bu ülkeyi iyi izliyor, kimin ne dediğini duyuyor, Bağış’ın “ilhak ederiz” sözünü de duydu. Herkes bunları bir yerlere kaydediyor. Dolaysıyla Kıbrıslı Türklerle ilgili dünya algısını yeniden lehte değiştirmek gerek. Biz kendimizi dünyadan soyutlama hakkına sahip değiliz ve Kıbrıs Türk halkı bunu hak etmiyor.

Bu, bir durum tespiti. Kadere razı olalım diye değil, hangi zemine bastığımızı ve hangi yönetmelerle mücadele etmemiz gerektiğini adına söylüyorum, teslim olmak için değil.

Görebildiğim kadarıyla Kıbrıs Türk halkı üzerindeki ölü toprağını atar gibi. İlk günlerde UBP’ye bir şans verme adına sessiz kalan insanlar artık UBP’nin, partimizin söylediği gibi, halk adına bir şey yapma konusunda beceriksiz olduğunu; kedi çıkarını toplumsal çıkar üzerinde tuttuğunu bir kez daha görüyor. Artık bu ortaya çıkan farkındalığı örgütlü bir şekilde karşı duruşla dönüştürmek gerek. Biz parti olarak bunu başlattık.

Her sivili toplum örgütünün de akılcı ve hedefleri doğru belirlemek kaydıyla bu süreci başlatması gerekir. Akılcı olmak, yumruğu bıçağa vurmak değil, kitleselleşmekle özdeşleşmektir. Kitlesel olmayan hareketin başarıya ulaşması mümkün olamaz çünkü kavgamızın hedefleri büyük ve tüm toplumsal kesimlerin elini taşın atına koymasını gerektiren hedeflerdir

. Tüm kesimler kendilerini bu kavgaya hazırlamalı. Sadece sendikalar değil, ekonomik örgütler de çünkü UBP onları da bölme modeli çıkarttı. Herkes mücadeleye hazır olmalı. Bu kavgayı birlikte yürütme, başarının koşuludur.”

 

 

CTP Basın Bürosu