UBP 19 Nisan seçimlerinde halka vaadettiği sanal refah ve mutluluk rüyalarını dünyada yaşanan ekonomik krizin etkisi ve iş bilmez hükümet sayesinde kâbusa dönüşmüştür.

 

Ülke UBP’nin 19 Nisan öncesi deyimi ile yangın yerine dönmüştür.

 

UBP’ye oy verenlerde vermeyenlerde, sermayedarlarda, emekçilerde, bu kötü gidiş karşısında isyanlardadır.

 

UBP bir yandan Meclise gönderdiği kararnamelerle, halkın ve çalışanların alım gücünü geriletir,  bir yandan da kamu hizmetlerinde yaptığı sürgünler işten durdurmalar, sendikal eylemlere katılanlara yapılan tehditlerle Kıbrıs sorununun geldiği kritik aşamada işçi, memur ve öğretmenin karalanmasının bir başka nedeni kaosa oynamak istemesidir.

 

Dayatmalar ve tehditler, sendikalar ve sivil toplum örgütlerini suçlamalar, ekonomik, sosyal, demokratik ve sendikal hakların ortadan kaldırılma düşüncesi ile yapılmaktadır.

 

Bizzat Başbakan Derviş Eroğlu’nun sendikaların ansızın “rejim değişikliği” istemekle suçlaması da bundan dolayıdır. Hâlbuki kararname yöntemi ile sözde reform işine girmek darbeci bir tutumdur.

 

UBP Meclise gönderdiği kararnamelerle bir kez daha eski UBP olduğunu teyit etmiştir.

 Kararnamelerle bütçenin denkleştirilmesi ya da ekonomik krize çare aramak samimiyetten uzak, dayatmacı bir anlayışın sonucudur.

Sayın Eroğlu seçimi kazanabilmek uğruna olmayacak vaatlerin altına imza koymaktan çekinmemiştir. Şimdilerde ise sendikalarla uzlaşı sağlayan bakanları yetkisiz kılarak, tek adamlığa oynamaktır.

 

UBP’nin seçim öncesi vaatleri ile kararnamelerle ortaya koyduğu icraatlar ve sonuçları onların ikiyüzlülüğünü ortaya koymaktadır. Kendi attığı imzayı inkâr, Bakanlarını yetkisiz ilan eden Sayın Eroğlu sendikaları doğruyu söylememekle suçlamakta, çalışanların maaş ve ücretlerini sayfa sayfa yayınlatarak onları toplumun gözünde mahkûm etmeye çaba göstermektedir.

 

Kıbrıs Türk halkı UBP’nin 100 gününü beklemeden isyan noktasına gelmiştir. Bütün sektörler ayaktadır. Demokratik hakları ve demokrasiyi katlederek, kendi koyduğu hedefe ulaşmaya çalışan UBP’nin halkın önüne çıkacak yüzü yoktur.

 

Kıbrıs Türk halkı, UBP’yi 100 günlük icraatlarıyla bir kez daha tanımıştır. 10 yetkisiz bakanın, bir kişinin dediklerini yapması, emir komuta zincirinin bir devamıdır.

Bunun adı diktatörlüktür. Bu böyle devam edemez.

 

Bu arada Çarşamba günkü Bakanlar Kurulu bitiminde, sözcü Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün yaptığı açıklamada “kararnameleri” geri çekmeyeceklerini ama mecliste konu ele alınırken iyileştirme yapabileceklerini açıkladı. Bu art niyetin açık göstergesidir. Madem “iyileştirmeden söz ediyor” neden bakanların yaptığı anlaşmaları reddediyorlar. İyileştirme söz konusu ise neden şimdi “iyileştirme önerilerini” sendikalara sunmuyorlar. Bunu yapmamakla gerginliği tırmandırıyorlar ve amaçlarının kaos olduğunu gözler önüne seriyorlar.

 

Bu bağlamda CTP-BG olarak sendikalarımızın yapacağı eylemleri destekler, çözüm için Hükümeti sağduyuya çağırırız.”