Ülkemizde, belediyelerde yaşanan sıkıntıların 28 belediyenin tümünde de var olduğunu iddia etmek adeta bir alışkanlık halini almış bulunmaktadır.

Belediyelerin tümümün aşırı istihdam yaptığı, ödenemeyecek büyüklükte borçları olduğu iddia edilmektedir. Devletin belediyelerden vergi, sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı borçları nedeniyle çok yüklü miktarlarda alacağı olduğu genel bir ifade olarak dillendirilmekte ve bunun 28 belediyenin tümü için de geçerli olduğuna dair bir anlayış topluma dayatılmaktadır.

 

Belediyelerin tümünü aynı kefeye koyarak ortaya atılan bu iddialar, bazı belediyelerimiz için geçerlidir. Hatta bu iddialar, buzdağının görünen kısmıdır. Lefkoşa Türk Belediyesi gerçeği çok canlı ve acı bir örnektir. Oysa gerçekte, ülkemizde CTP-BG’li belediye başkanları tarafından yönetilen belediyelerde; aşırı istihdam nedeniyle oluşan mali baskıdan ya da de birikmiş borç yükü nedeniyle ekonomik krizden söz edilemez. Hükümetin belediyelerle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya getirmekte gecikmesi elbette tüm belediyeler için ciddi bir sorundur. Ancak mevcut koşullara göre kendini uyarlayan ve amiyane tabirle “ayağını yorganına göre uzatan” belediyelerde, ne mali açıdan, ne de iş barışı bakımından herhangi bir sorun bulunmadığı ısrarla gözden kaçırılmaktadır.

 

CTP-BG’nin hükümette olduğu bütün zamanlarda, belediyelerin kalkınması, daha çağdaş standartlara ulaşarak hizmet kalitesini artırmaları için çok önemli icraatlara imza atılmıştır. Daha açık bir ifadeyle, 1974’ten beridir belediyelerin gelişmesi, kalkınması ve özerk bir yapıya kavuşmaları için yapılanların tamamı CTP-BG’nin hükümette olduğu dönemlere denk düşmektedir. 1995 yılında yapılan 51/1995 sayılı Belediyeler Yasası da, 65/2007 sayılı Belediye Personel Yasası da, tüm yerleşim birimlerinin belediye sınırlarına katılmasını sağlayan düzenleme de, CTP-BG’li hükümetler tarafından yaşama geçirilmiştir. Belediyelerin yatırım giderlerinde KDV yükümlülüğünü %5 olarak düzenlenmesi, Devlet Katkısının artırılması, Taşınmaz Mal Vergisi düzenlemesi ve eğitim altyapısına belediyelerin katkıda bulunmasını sağlayan düzenlemeler de hep CTP-BG hükümetlerinin icraatlarıdır. Belediyelerden emekli olmuş ve bundan sonra olacak memur personelin emekli maaşlarının devlet tarafından ödenmesini sağlayan düzenleme de belediyeler için bir can simidi olarak yine partimiz tarafından gerçekleştirilmiştir.

 

Değerli Basın Mensupları,

 

Partimizin yerel yönetimlere, kamu yararına olacak biçimde, geniş bir hareket alanı yaratması, bu konuya verdiğimiz önemin açık bir göstergesidir. Buna ek olarak, CTP-BG’li belediye başkanları olarak ortaya koyduğumuz yönetim becerisi, aslında halkımıza karşı taşıdığımız sorumluluğun ve siyasi disiplinimizin doğal sonucu olarak görülmelidir.

 

Yerel Yönetimler, kendi bütçeleri ile yönetilen ve yerinden yönetim ilkesinin yaşam bulduğu halka en yakın yönetim birimleridirler. Devlet, belediyelerin görevlerini layıkıyla yerine getirip getirmediğini denetlemekle yükümlüdür. Bazı belediyelerin, altından kalkmalarına olanak bulunmayacak kadar ekonomik darboğaza girmelerinin sorumluluğu, devletin gereken denetim ve kontrolü zamanında yapmamış olması nedeniyle, sadece ilgili belediye başkanlarının değil, hükümet başta olmak üzere, ilgili devlet birimlerinin tamamınındır. Belediyeler hem aylık olarak, hem de yıllık raporlarla ekonomik durumlarını, personel sayılarını ve envanter kayıtlarını, ilgili bakanlık olan İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı eli ile devlete bildirmektedirler. Devlet, 28 belediyenin her biri hakkında durumlarına ilişkin detaylı bilgilere sahiptir ve müdahale gereksinimi olması halinde harekete geçebilecek yetki ve araçlara da sahiptir.

 

UBP hükümeti, göreve geldiği 2009 yılının ilk yarısından beridir, belediyelerin hem yetkilerini daraltmak, hem de gelirlerini kısmak için sürekli bir çaba içindedir. Ülkesel ekonomik darboğaz nedeniyle maliyetleri sürekli artan belediyelerin, gelirlerini azaltma veya giderlerini daha da artırma gayreti, UBP hükümeti tarafından ortaya konmakta olan yegane icraattır.

 

KDV oranlarını %5’ten %16’ya çıkaran karar UBP hükümetine aittir. Devlet katkısının artmasına engel tutum da bu hükümete aittir. Yerel gelirleri bütçede kasten düşük göstererek, belediyelerin devletten alacağı katkı miktarını da düşük düzeyde tutan yine bu hükümettir. Tüm bu uğraşlara ek olarak, bir de belediyelerin sahip olduğu yetkileri fazla bularak kısmak gerektiğine ilişkin yaklaşımlar, ülkemizdeki yerel yönetim düzeninin temellerini dinamitlemekten başka bir anlam taşımaz.

 

Hükümet, her konuda olduğu gibi, popülist bir yaklaşımla belediyeler üzerindeki denetim yetkisini kullanmayarak, ülkedeki birçok belediyenin göz göre göre iflasa sürüklenmesine fırsat sağlamaktadır. Bu genel görüntüye uymayarak, hem ekonomik olarak kendi kendine yetebilen, hem de idari olarak yasal sınırlar dahilinde hareket eden az sayıdaki belediye arasında CTP-BG’li belediye başkanları olarak bizim yönettiğimiz belediyeler başı çekmektedir. Daha açık bir ifadeyle, ülkedeki 28 belediyenin 8’inde görev yapan CTP-BG’li belediye başkanlarının yönettiği belediyelerle, diğer birkaçında kamuoyunu meşgul edecek herhangi bir sıkıntı yoktur.

 

Değerli Basın Mensupları,

 

Bizler, Kıbrıs Türk Halkı’nın başarılı belediyeleri diğerlerinden kesin biçimde ayırabildiğinin farkındayız. Hükümetin ve popülizm uğruna göz yumduğu diğer belediyelerin yol açtığı sorunların hangi belediyelerde yaşandığını ve hangilerinin başarı ile yönetildiği bellidir. Dolayısıyla hükümet sadece sorun yaşanan belediyelerle ilgili yasal görevlerini yerine getirmeli ve yıllar içinde oluşmuş yerel yönetim sisteminin özüyle uğraşmaktan vazgeçmelidir. Resmi makamları işgal edenlerin tek yükümlülüğü, bu makamları halk yararına bütün yetki ve sorumluluğuyla idare etmektir. Bizler, belediye başkanları olarak üstlendiğimiz görevlerimizi bu bilinçle yürütmekteyiz.

 

CTP-BG’li Belediye Başkanları olarak bizim yönetimimizdeki belediyelerde:

·         Sendikal haklar güvence altındadır ve yükümlülükler eksiksiz olarak yerine getirilmektedir.

·         Çalışanların sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımları günü gününe yapılmaktadır.

·         Maaşlar eksiksiz, zamanında ve kimi zaman da zamanından önce ödenmektedir.

·         Hesaplarımız güncel, şeffaf ve her an denetime hazır durumdadır.

·         Sadece alacaklarımız vardır. Vadesi gelmemiş piyasa borçları dışında borcumuz yoktur.

·         Demokrasi tam teşekküllüdür, belediye meclis kararlarının tamamına yakını oybirliği ile alınmaktadır.

·         Devlet katkısı bütün UBP’li ve diğer belediyelere ödendikten sonra bize en son ödenmektedir.

·         Halkın canını yakan kronik sorunlar çözülmüştür.

·         Bütçelerimiz hayali değil gerçekçidir ve her yıl hatasız gerçekleşmektedir.

 

Bu istikrarı sağlamak bizim için çok kolay olmadı. Öncelikle bize inanan halkımızın desteği ve bizim siyasi disiplinimizle, halka hizmet için göreve getirildiğimizi hiç aklımızdan çıkarmadan görev yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Ancak çok iyi bilinmelidir ki bizler her şeyin tıkır tıkır işlediği belediyeler devralmadık. Hatırlatmakta yarar vardır:

 

Gazimağusa Belediyesi 1994 yılında UBP’den LTB’den beter vaziyette teslim alınmıştı. Enkazın tamamı 2001 yılında temizlendi. Girne ve Gönyeli belediyelerini de UBP’li belediye başkanlarından batık vaziyette teslim almıştık. Değirmenlik Belediyesi’ni de 2006 yılında iflas etmiş vaziyette UBP’den teslim aldık ve enkazın tamamını 2010 yılında temizleyebildik. Dikmen ve Alayköy, Belediyeleri’ni deUBP’den batmış vaziyette teslim alarak bugün kendi kendine yeterli hale getirdik.

 

Yeniboğaziçi Belediyesi’ni de 2006 yılında UBP’den iflas etmiş vaziyette teslim aldık. Enkazın temizliği halen devam etmektedir. Yeniboğaziçi Belediye Başkanımız, kendi döneminde oluşan toplam 1,2 milyon TL tutarındaki sosyal güvenlik yatırımına ek olarak, fazladan 700bin TL ödeme yaptığı halde, geriye dönük borçlarını hala eritememiştir. Sırf bu örnek bile, partimizin yerel yönetimlere bakışındaki belirgin farkın açık bir kanıtıdır.

 

Bu veriler ışığında bir kez daha belirtmekte yarar vardır ki, UBP belediyeleri çiftlik gibi görmekte ve popülizme kurban etmektedir. Halen Lefkoşa Belediyesi gibi bir enkaz halkımızın önünde durduğu için, diğer belediyelerde de var olan derin çıkmaz yeterince görülememektedir. Kamuoyuna hatırlatmak isteriz ki, geçtiğimiz yıl yine bütçenin mecliste görüşüldüğü bu dönemde, bir basın toplantısıyla 2012 yılının “belediyelerde iflas yılı” olacağını belirtmiştik. Bu öngörümüz bütünüyle doğrulanmıştır. Lefkoşa Belediyesi’nin durumu yüzünden yeterince görünür olmayabilir ama 2013 yılı, birçok belediyede iflasın kesinlik kazanacağı yıldır ve hükümetin bugünkü vurdumduymaz tavırlarıyla bu kaçınılmazdır. Halkımız, üzülerek söylemek isteriz ki,2013 yılında yeni yeni Lefkoşa Belediyesi örnekleriyle tanışmak zorunda kalacaktır. Ancak bunun önlenmesi mümkündür. UBP’li popülist yönetim biçimi derhal terk edilmeli ve bir dizi önlem alınmalıdır. Bu önlemler aşağıda sıralanmıştır:

 

1-      Hükümet sayısız kere söz verdiği gibi, devlet katkısını %8,5’ten %10’a çıkarılmalıdır. Ancak bu artış nüfuslarına göre tüm belediyelere %9 oranında eşit olarak, geriye kalan %1’lik kısım ise yerel yönetim reformu kapsamında kırsal yerleşim yerleri bağlanan belediyelerin, ilave nüfus yükleri dikkate alınarak, yine eşit olarak paylaştırılmalıdır. Hükümetin Belediyeler Yasası’nın 108. Maddesinde yapmayı öngördüğü değişiklik, tam bir partizanlık zeminidir. Belediyelerin devletten alacakları katkı, hükümet iradesine tabi değil, bütçe rakamlarına göre kesin olmalıdır.

 

2-      2010 yılında yapılan genel nüfus sayımı sonuçları derhal dikkate alınmalı ve 2013 yılı devlet katkıları bu güncel sayıya göre dağıtılmalıdır.

 

3-      UBP’nin belediyelere vurduğu en ağır darbe olan KDV oranındaki artış derhal geri almalı ve %16 ya çıkardığı oran yeniden %5’e çekmelidir.

 

4-      Tüm bunların yapılması kaydıyla, çalışanların çıkarlarını korumak amacıyla belediyelerin sigorta ve ihtiyat sandığı borçlarının ödenmesini sağlayacak yasal düzenleme çalışmasına katkı koymaya hazır olacağız.

 

Değerli Basın Mensupları,

 

Kıbrıs Türk Halkı çok iyi bilmelidir ki, hükümetin ülkemiz yerel yönetim sistemini daha fazla yıpratmasına tahammülümüz kalmamıştır. Önerdiğimiz unsurlara hükümetin kulak tıkamakta ısrarlı olması halinde, artık söylemden öteye geçecek eylemlerle sokakta olacağız. Yeni Lefkoşa örnekleri yaşanmasın diye, bizler üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Kıbrıs Türk Halkı’nın %45’ine hizmet verdiğimizin bilinciyle, geriye kalan yerleşim birimlerindeki yurttaşlarımıza da çağdaş ve güçlü yerel yönetim hakkı sağlamak bizim için bir zorunluluktur. Bunu gerçekleştirmek için halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz.