Genelde ülkemiz, özelde ise eğitim sistemi, tarihinin en kötü dönemini yaşıyor. Toplumsal bir anlam taşıyan eğitim, hiçbir dönemde bu denli partisel ve kişisel çıkarlar için kullanılmadı. Çocuklarımızın, toplumumuzun geleceği, ilk kez bu denli bilimsellikten uzaklaştırılarak siyasallaştırıldı.

 Atanan bakanlar, “Eğitimi nasıl geliştireceğim?” diye düşüneceğine, “Eğitimi kullanarak nasıl seçilirim?” diye düşünmektedir. Eğitimi hep bir istihdam kapısı olarak gördüler. Derme çatma, gelişigüzel yapılan uygulamalar ise eğitimde öğretim yaklaşımları, ders programları, ders kitapları, öğretim yöntemleri ve ölçme değerlendirme arasında tutarsızlık yaratılarak, sistem bir bütün olarak gerçek anlamda çağın gerisine düşürüldü.

Devlet okulları müdürsüz, öğretmensiz, kitapsız, programsız ve hatta amaçsız bırakılarak, maksatlı bir biçimde özel okullar teşvik ediliyor. Özel okulların varlığına karşı değiliz, ancak özel okulların varlığını devlet okullarını yok ederek sağlamak isteyen, adaletsiz, fırsat eşitliğini sarsan uygulama ve zihniyetlerdir karşısında olduğumuz. Okullarımızı açılış tarihi bir yıl önceden belli olmasına rağmen, UBP hükümeti 35-40 öğretmeni becerip de zamanında atayamadı. Neden atayamadılar? Bu kadar vurdumduymazlık olur mu? Bu kadar mı kurultay, koltuk hırsı gözlerini kararttı! Kişisel hırsları yüzünden öğretmen atamasını unutarak, çocuklarımızı öğretmensiz bıraktılar.

İki yılda, UBP zihniyeti ve uygulamaları ile 4 atama ve 3 bakan gören ülke eğitimi; UBP iktidarının partizan, vizyonsuz ve iş bilmez icraatları ile tam bir yıkıma uğramasının yanı sıra, parti içi kavgalar nedeniyle de tamamen çökmüştür… Boş sözler ve hayali vaatler üzerine kurgulanan eğitim sistemi duvara toslamış, söylenen yalanlar gün yüzüne çıkmıştır. Öyle ki, Kurultay telaşına düşen UBP zihniyeti, 2012-2013 öğretim yılında ülkeyi ve eğitimi neredeyse okulları açamayacak duruma getirmiştir…

Okul Yöneticisi ve Öğretmen Eksiklikleri

Bir yandan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı ile öğretmen sendikaları istişaresinde gerçekleştirilen öğretmen nakilleri, Kamu Hizmeti Komisyonu’na gönderilmezken; diğer yandan da varılan mutabakat sonucu ortaya çıkan 117 öğretmen münhali, UBP’nin parti içi hesaplaşmasına kurban edildi…  Hem öğretmen nakillerinin gerçekleşmemesi hem de yeterli sayıda açılmayan öğretmen münhalleri yeni döneme öğretmensiz başlanacağını kesinleştirdi… Dahası Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bu konudaki vurdumduymaz ve iş bilmezliğine daha fazla sessiz kalamayan Kamu Hizmetleri Komisyonu, bildiri yayımlayarak yeni atanacak öğretmenlerin göreve başlamalarının Ekim ayından sonraya kalabileceği uyarısında bulunmak zorunda kaldı.

Eksik öğretmen sorununu çözecek ciddi bir adım atmayan UBP’nin Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, yeni döneme ortaokul ve liselerde 46, ilkokullarda 11, toplam 52 eksik öğretmen, 33 müdür ve müdür muavini ile başlıyor… Bu rakamlarla birlikte, yeni öğretmenlerin en az iki ay geç atanacağı da düşünüldüğünde, 2012-2013 öğretim yılının ilk dönemi öğretmensiz geçecek demektir.

Alt Yapı, Donanım ve Ders Kitapları Eksiklikleri

Eğitim planlamasından bihaber olan UBP’nin Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, okul alt yapılarının birer birer çökmesine seyirci kalmıştır… Bir türlü başlayamayan okul alt yapı inşaatları, okulların açılmasına sayılı günler kala çarçabuk tamamlanmaya çalışılıyor. Bu durumda da, önümüzdeki günlerde çocuklarla dolacak okul bahçelerini tehlikelerle dolu birer inşaat sahası haline getirmekten alıkoyamıyor…

Çeşitli defalar Girne’ye yeni bir ortaokul sözü vermekten geri kalmayan UBP hükümetinin Eğitim Bakanları, Sayın Nazım Çavuşoğlu ve Sayın Kemal Dürüst’ün ardından yeni bakan Sayın Mutlu Atasayan da aynı sözü verir mi bilinmez! Ancak boş vaatler arasındaki yerini alan bu söz unutulmuş, din odaklı bir eğitim için İlahiyat Koleji ve “külliye” yapımı için kollar sıvanmıştır. Oysa gerek Girne gerekse diğer bölgelerdeki öğrenci kayıtları; ortaokul sınıflarındaki öğrencilerimizi, öğretim yapılamaz kalabalıklar haline getireceğini gösteriyor.

Üç bakan gören UBP hükümetinin Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, öğretim programları ve ders kitapları ile ilgili en küçük bir yenileme çalışması yapmadı. Dahası, geliştirilmesi için hazırlanan projeleri uygulamadan kaldıran UBP zihniyeti, öğrenci ve öğretmenlerimizi uyumsuz ve tutarsız ders kitabı ve öğretim programlarına mahkum etmiştir. Ders kitapları konusundaki beceriksizliği gün yüzüne çıkan UBP iktidarının her eğitim döneminde yaşadığı;  ders kitaplarını zamanında ve yeterli sayıda okullara ulaştıramama beceriksizliği bu eğitim yılında da kendini gösteriyor. 

“ Tam Gün” Eğitim

Bilindiği üzere, Okul Gelişim Modeli Projesi (OGEM) çerçevesinde 2007-2008 ders yılında Şht. Ertuğrul İlkokulu’nda pilot uygulaması başlatılan tam gün eğitim projesi, 2010 yılı şubat ayında UBP hükümeti tarafından sonlandırılmıştır. Ancak, eski bakan Sn. Kemal Dürüst,  2011 yılı Ağustos ayında yapmış olduğu açıklamada, 2012-2013 ders yılında tüm ilk ve ortaöğretim kurumlarında “Tam Gün” eğitim uygulamasına geçileceğini açıklamış, bu amaç için de 2012 Mali Yılı Bütçesi’nde, Mal ve Hizmet Alımı ödeneği altında “Tam Gün Eğitim- Araştırma- Etüt” alt ödeneği ihdas ederek 2 milyon TL kaynak ayırmıştır. Okulların açılmasına bir gün kalmasına rağmen, bakanlık yetkililerinden bu konuda hiçbir açıklama yapılmaması, toplumun popülist politikalarla aldatıldığının bariz göstergesidir.

“Dinsel Eğitim” Uygulamaları

Toplumun din adamı ihtiyacını karşılamak gerekçesiyle 2011 yılı Kasım ayında Haspolat Meslek Lisesi bünyesinde “İlahiyat Alanı” açılmıştır. Eski bakan Sn Dürüst’ün başka yerde açılmayacak sözüne rağmen uygulama alanı genişletilerek Haspolat’taki 200 dönüm arazi yıllık 100 TL kira bedeli ile “KİSAV” vakfına kiralanmış, söz konusu arazi üzerine “İlahiyat Koleji” yapımına başlanmıştır. Haziran ayında yapılan sınavla da “Hala Sultan İlahiyat Koleji”ne 72 öğrenci alınacağı duyurulmuştur. Bu uygulama Sn Bakan’ın ifade ettiği gibi toplumun din adamı ihtiyacını karşılamaktan öte,  toplumun sosyo-kültürel yapısını dönüştürmeyi ve Türk-İslâm sentezine dayalı olarak, Kıbrıs Türk kimliği yerine yeni bir kimlik tanımlaması yapmayı amaçladığı görüntüsünü vermektedir.

 

“Ayrılıkçı-Yasakçı-Irkçı” Politikalar ve “Antidemokratik” Uygulamalar

Ulusal Birlik Partisi, göreve geldiği 2009 yılından itibaren diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da ayrılıkçı, yasakçı ve antidemokratik politikalar uygulamaktadır. Göreve gelir gelmez DAÜ rektörünü görevden alan hükümet, mahkeme kararına rağmen Sn Rektörün görevini iade etmemiştir.

2004-2008 döneminde hazırlanarak uygulamaya konulan ve dünyadan takdir toplayan Kıbrıs Tarihi kitaplarını uygulamadan kaldırıp, yerine şövenist ve ayrılıkçı unsurlar içeren Kıbrıs Türk Tarihi kitaplarını koymuştur. Olaylara karıştıkları gerekçesiyle 16 üniversite öğrencisini “Yasaklı Göçmen” ilan ederek sınır dışı etmiştir.

Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu ile yurt dışında kursa veya herhangi bir etkinliğe katılacak olanlar, Bakanlar Kurulu kararı ile devlet katkısı kapsamı dışında bırakılmıştır. Güney Kıbrıs’ta ve Üçüncü ülkelerde okuyan Kıbrıslı Türk gençler “Aykırı Gençler” olarak nitelendirilerek TC kurumlarına şikayet edilmiştir.

 “Yükseköğretim” Uygulamaları

Ulusal Birlik Partisi’nin plansızlığı ve vizyonsuzluğu yükseköğretimin gelişmesine engel oluşturmaktadır. Öğrenci akışı bakımından planlama ve tanıtım çok önemli olmasına rağmen gereken yapılmamıştır. Başta plansızlık ve tanıtım olmak üzere, diğer nedenlerin de etkisiyle, 2008’de 48 binlere varan öğrenci sayısı 46 binlere gerilemiştir. Göstergeler öğrenci sayısının daha da gerileyeceğini göstermektedir.

2011 yılında, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Üniversite Öncesi Eğitim Kurumları, Doğa Koleji’ne; Lefke Avrupa Üniversitesi’nin iki öğrenci yurdu ise, TC Kredi ve Yurtlar Kurumu’na devredilerek özelleştirilmiştir. 2005 yılından itibaren KKTC Üniversitelerinin Bilimsel Projelerine sağlanan katkı, 2011 yılında kaldırılmıştır.

Yeni Eğitim Yılında Yanıt Bekleyen Sorunlar

Yeni eğitim yılına her anlamda eksikle başlanacak olması bir yana, eğitimin çökmesine neden olan icraatların, UBP’nin üçüncü Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Mutlu Atasayan döneminde de devam edip etmeyeceği belirsiz… İşte yanıt bekleyen sorular:

          Basın yayın organlarında yayımlanan IGCSE, GCE, AS ve A-Level sonuçları ile başarısını kanıtladığı CTP hükümet döneminde oluşturulan “Akademik Sınıf” uygulaması devam edecek mi? Yoksa “Akademik Sınıflar”ın kapatılmayacağı söylenerek, burada okuyan öğrencilerin kolejlere girişi engellenmeye devam edilerek vatandaşlar kandırılmaya devam edilecek mi?

          UBP zihniyetindeki eğitim anlayışının, eğitim sistemimize açtığı en büyük yaralardan birisi olan ve neden yapıldığı bir türlü izah edilemeyen, ilkokul dördüncü sınıfa kadar düşürülen yarışmacı SBS anlayışına devam edilecek mi?

      10 ve 11 yaşındaki öğrencilerimizin psikolojilerini bozma ve geleceklerini karartma pahasına, onları özel derse bağımlı hale getirme ısrarı sürdürülecek mi?

      UBP hükümetinin Milli Eğitim Gençlik ve Spor eski Bakanı Kemal Dürüst’ün kolejlerde sadece “GCE – A Level” sınıflarının olacağı sözü yerine getirilecek mi? Bu eğitim döneminde kolejler de sadece “GCE -  A Level” sınıfları mı olacak? Bu söz için adım atılacak mı?

          Birçok defalar verilen diğer sözlerden biri olan “Tam Gün Eğitime” geçilecek mi? Yoksa bu söz de boş vaatlerden birisi olarak kalacak mı?

    CTP hükümeti döneminde başlatılan girişimler sonucu elde edilen Türkiye üniversitelerine “GCE – A Level” sonuçlarına göre öğrenci yerleştirmesi, beceriksiz bir şekilde UBP tarafından tam bir kaosa dönüştürülmüş, Güney Kıbrıs’ta okuyan öğrencilerimiz yok sayılmıştır… Güney Kıbrıs’ta okuyan öğrencilerimizin de bu kapsama alınması için herhangi bir çaba ortaya konacak mı? Yoksa bu öğrenciler “sakıncalı” olarak nitelendirilmeye devam edilecek mi?

Sonuç olarak, bir ülkenin geleceğinin en önemli unsuru olan eğitimi ne denli siyasi çıkarlar için kullanıldığının en önemli ispatı olan; iki yılda 4 atama ve 3 farklı kişinin Eğitim Bakanlığı yapmış olması, UBP zihniyetinin eğitimi nasıl bitirdiğini gözler önüne sermektedir.

Hayali vaatler, boş sözler, iş bilmez icraatlar, parti içi siyasi kavgalar çocuklarımızı kitapsız, öğretmensiz, okulsuz bırakmıştır. UBP Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’ni çökertmiştir…

2012-2013 öğretim yılının velilere, öğrencilere ve öğretmenlere, tüm topluma hayırlı olmasını dileriz. Ulvi bir mesleğe gönül veren öğretmenlerimiz bu yıl daha fazla “yokluk” içinde görev yapmak zorunda kalacaklardır. Müdürsüz, kitapsız, programsız okullarda görev yapmak zorunda kalan öğretmenlerimize gösterecekleri özveriye şimdiden teşekkür ederiz.   

 

Mehmet Çağlar

CTP-BG, Güzelyurt Milletvekili, PM-Eğitim Komitesi Başkanı