Türkiye’den gelecek su için projesi için planlama toplantısı yapan UBP Hükümeti tarım sektörünü uyguladığı politikalarıyla iflas noktasına getirdi

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nda bakanlığa bağlı daire ve kurum yöneticileri 7 Temmuz günü bir değerlendirme toplantısı yapmıştır. 6 ayda bir yapıldığı anlaşılan toplantıya tarım sektöründen gelen Başbakan İrsen Küçük ve Maliye Bakanı Ersin Tatar da katılmıştır.
Toplantıda, tarım sektörünün öncü bir sektör olmaya devam ettiği, sektörün ihmal edilemeyeceği, Türkiye’den 2014 Mart ayında gelmesi projelenen ve çalışmaları devam eden 75 milyon metreküp suyun nasıl değerlendirileceği konuları üzerinde durulmuştur.
Başbakan toplantıda, “Anavatan Türkiye’den gelecek olan su, bu yönde bize büyük katkı yapacak. Gerek bitki çeşitlendirmesinde gerekse alınan ürün artışında olumlu katkı yapacak. Yer altı sularının istikrarlı olmadığı ülkemizde Türkiye’den gelecek suyla istikrarlı bir su kaynağı da sağlanmış olacak. Hükümetler, çiftçiler, hayvancılar uzun vadeli projeler yapabilecek. Önümüzdeki 10-20 yıl için bir tarım politikası belirleyebiliriz. Çiftçi de bilecek ki üretim sürekli olacak. Hava koşullarına bağlı olmayacak. Dolayısıyla tarımın ve hayvancılığın gelişmesine çok katkı yapacak” demiştir.
Bu açıklamaları okuyunca biraz sevindim ama fazlasıyla üzüldüm. Bakanlık birimleri altı ayda bir değerlendirme toplantısı yapmış ve sorunlara çözüm bulamamış olsa da tarım konusunu masaya yatırmış olmaları ve sorunların varlığından haberleri olması sevindiricidir. Üzüntümün nedeni ise yapılan açıklamalarda güncel tarımsal konulara hiçbir çözümün getirilmemesidir.
Geçtiğimiz hafta Bakanlar Kurulu’nda alınan bir karar ile Doğrudan Gelir Desteği miktarının arttırıldığı açıklanmış fakat ilk ödemenin Nisan 2012 ayında yapılması gerekirken hala daha ne zaman ödeneceği konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
2011-2012 tahıl üretim sezonu sonlanmış, üreticilerimiz bereketli bir yıl geçirmişlerdir. Ürünlerini Torak Ürünleri Kurumu’na teslim eden üreticiler henüz paralarını ne zaman alacakları konusunda bilgi sahibi değildirler.
Düzensiz ödenen süt bedellerinin üreticiler arasında yarattığı sıkıntıların bu toplantıda değerlendirilip değerlendirilmediği de bilinmemektedir.
Hayvancılar Birliği hayvancıların hak ettikleri Doğrudan Gelir Destekleri’nin ödeme takvimini öğrenebilmek için eylem yapma hazırlığı içerisindedirler.
Beceriksiz politikalar üzerine malını tüccara veremeyen üreticilerin dalında kalan Valenciya portakallarının, Cypruvex tarafından ne zaman ödeneceği konusunun da bu değerlendirme toplantısında ele alınıp alınmadığı üreticiler açısından merak konusudur.
Ülkemizden ihraç edilebilen tarımsal ürünlerin sayı ve miktarlarının az olması nedeniyle üretilen yaz ürünü meyve ve sebzelerin üreticilerin elinde kaldığı, elde edilen gelirin hasat işçiliğini bile karşılamaktan uzak olduğu ve tarımsal üretim planı konusunun masaya yatırılıp yatırılmadığı da üreticiler arasında merak edilen konular arasındadır.
Yapılan toplantı açıklamalarından ve ülkemizdeki gerçeklerden hareket ettiğimizde tarım sektörünün istenilen düzeyde olmadığını anlamaktayız. Günlük tarımsal konuları çözme becerisi gösteremeyen bir hükümet, konuları istedikleri kadar masaya yatırsınlar, masadan kaldırabilme yeteneğini hiçbir zaman bulamayacaklardır.
Türkiye’den yılda 75 milyon metreküp su gelmesi için hazırlanan proje için 1 milyar 100 bin Türk Lirası harcanacaktır. Hazırlanan projede gelecek olan suyun % 49,7’si tarımsal sulamada kullanılacağı hedefi konmuş ve bol su ile 4 bin 824 hektar alanın sulamaya açılacağı belirtilmiştir. Gerçekleştirilen temel atma töreninde konuşan TC Orman ve Su İşleri Bakanı sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu, yeşil adayı cennet gibi yapacaklarını, orman teşkilatlarının da seferberliğe başlayacağını, KKTC’deki vatandaşlara gelir getirici zeytin, keçiboynuzu, bal ormanlarına kadar birçok çalışma hazırlayacaklarını söylemişti.
Bu kadar para harcanarak ülkemize ulaştırılacak suyun yarısı tarımda kullanılacağına göre yukarıda açıklanan ülke gerçekleri de dikkate alındığında yapılacak olan tarımsal üretimin hangi dallarda olacağı ve üretilen ürünün nasıl paraya çevrileceği projeye dahil edilmemişse ve hala daha bu konuda değerlendirme toplantıları yapılıyorsa üreticilerimizin su geldikten sonra da sükutu hayallerinin devam edeceği anlaşılmaktadır.
Hükümete hatırlatmak ve sormak isterim;
          2010-2011 üretim yılında mevcut olan zeytin plantasyonundan elde edilen zeytinyağları üreticilerin depolarında beklemektedir. Rekoltenin yüksek olacağı tahmin edilen 2012-2013 üretim yılında üretici zeytinyağlarını ne yapacak?
          Bu hükümet Nabiya’dan bile et ithal ederken, şu anda hayvancı kuzusunu, danasını ve kasaplık ineğini satacak yer bulamıyor. Bunlar için ne tedbir almayı düşünüyor?
          Her geçen gün yem hammaddeleri fiyatları artarken arpa 50 kuruştan 55 kuruşa yükselirken, Türkiye’de üreticinin süt fiyatları litresi 40-50 kuruşlardan 1 lira 30 kuruşa yükselirken, GKRY’da da durum böyle iken, bizdeki süt fiyatlarının artmaması üreticilerin süt bedelini zamanında alamaması, üreticilerin sabrının tükenme noktasında olduğunu hükümet edenler biliyorlar mı?
          Bugün hala dalında bekleyen narenciye olduğunu, ürünü teslim edenlerin para alamadığını, parasız olan narenciye üreticisinin bahçesine neyle bakım yapıp kaliteli ürünü önümüzdeki sezona nasıl üreteceğini, hükümet edenler biliyorlar mı?
          Patates ürününü emanet olarak TÜK’e veren üreticinin emaneti için ne düşünüyorlar?
          Zahire ürününü teslim eden üreticiler ilgili çevrelere olan borçlarını ne zaman ödeyebilecekler, biliyor musunuz?