CTP-BG Güzelyurt Milletvekili ve Eğitim Komitesi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çağlar, insan odaklı, insana değer veren, halk sektörleri yaratarak dünya insanı yetiştirecek bir eğitim sisteminin hayata geçirilmesinin şart olduğunu kaydetti.

CTP-BG Güzelyurt Milletvekili ve Eğitim Komitesi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çağlar, CTP Basın Bürosu aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, geleceğin en önemli yatırımı olan eğitim konusuna değinerek, tüm toplumsal değerlere ve kültürel birikime gerçek anlamda daha çok sahip çıkmak gerektiğini belirtti.

Hükümete yönelik çeşitli konularda eleştirilerde ve suçlamalarda bulunan Çağlar, “eğitimi üretim için yeniden örgütlemeliyiz” dedi, ülke ve toplumsal ihtiyaçlara dönük insan yetiştirmesi gerektiğini vurguladı.

Mehmet Çağlar, ülkedeki mevcut durumdan kurtulmanın yolunun, akıl yolu ve insan sevgisiyle olabileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:

 “Üreten, farklı düşüncelere hoşgörülü, düşünen, okuyan, yorumlayan, yaratıcı ve eleştirel zekâya sahip, araştırmacı, nitelikli insan yetiştirmeye yönelik bir eğitim sistemini bu ülkeye yerleştirme niyet ve eylemi gösterilmedikçe; yapılan hiçbir reform çağdaş, yenilikçi, toplumsal ve insani olmayacaktır. Sistemler birikim yoluyla gelişirler, esneklikle beraber niceliksel olmaktan ziyade niteliksel değişime uğrarlar. KKTC eğitim sistemi, modern toplumların eğitsel yapısındaki bir örgün ve yaygın eğitim anlayışı ile nicelsellikten kurtulmalı ve nitelikli bir çehreye kavuşturulmalıdır.”

Bunun için insan odaklı olmaktan, insana değer vermekten, halk sektörleri yaratacak yapılanmalardan, dünya insanı yetiştirecek ve insani değerleri kazandıracak bir eğitim sistemini hayata geçirecek kadrolarla beraber olmaktan ve kendilerine güvenmekten başka bir şey yapılamayacağını belirten Çağlar, “Bunu hep birlikte yapmak için yola koyulmalıyız. Çocuklarımız, torunlarımız ve geleceğimiz için bunu yapmalıyız. Sorunlarımıza sahip çıkalım ve değiştirme gücümüzü aklımızla birlikte kullanarak kendi geleceğimiz için biz yapacağız diyelim” dedi.

Çağlar açıklamasında şunları da söyledi:

“Böyle bir hükümet olursa memleketimizin başına çöreklenen, emir yumurcaklığına soyunan; ülkenin her bir yanını, taşını toprağını, denizini, suyunu, havasını, doğal zenginliklerini velhasıl tüm toplumsal değerlerini peşkeş çeken; insan onurunu hiçe sayarak ayaklar altına alan, çiğneyen; vatandaşlık politikaları ile ülkenin demografik yapısını bozan, kültürel değerleri darmaduman eden, göç yollarını sonuna kadar açan, yurt dışında eğitim gören gençlerimizi ‘aykırı’ diye niteleyenlere karşı; artık her bir birey olarak da, toplum olarak da sahip olduğumuz tüm toplumsal değerlerimize ve kültürel birikimimize gerçek anlamda daha çok sahip çıkmak gerekir…”