Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, Kıbrıs Sorununa çözüm yolu bulmak için yürütülecek müzakerelerde tek ortak zeminin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarında da belirtildiği gibi federasyon olduğunu vurguladı. Akansoy dün, Kıbrıs Postası’nda Erçin Şahmaran’ın hazırlayıp sunduğu “Objektif” programına katılarak gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yeniden başlaması muhtemel bir süreç için Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarının en iyi ölçüde korunması gerektiğini işaret eden Asım Akansoy, Ersin Tatar’ın savunduğu tezlerle ortak bir zeminde buluşulmasının mümkün olmayacağını söyledi. Kıbrıs Sorununa çözüm bulmak için buluşulması gereken ortak zeminin tek ve belli olduğunu dile getiren Akansoy, “Bu zemin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarında olduğu gibi, iki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federal anlaşmadır” dedi.
“HOLGUİN’İN HAREKET ALANI BELLİDİR, BU ALANDA İKİ AYRI EGEMENLİK YOKTUR”
BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Holguin’in Kıbrıs Sorunu ekseninde hareket alanının belli olduğunu ifade eden Genel Sekreter Akansoy, bu alanın içerisinde Ersin Tatar’ın savunduğu iki ayrı egemenlik ve eşit uluslararası temsiliyet bulunmadığını açıkladı. Yeni bir zemin arayışının olmadığını belirten Akansoy, tek bir zemin olduğunu, onun da BM kararlarında belirtildiğini anımsattı. Akansoy, sürecin aklıselim ve sağduyulu bir şekilde götürülmesi gerektiğine dikkat çekti. Holguin’e karşı maksimalist görüşler ortaya koyarak zorluk çıkarılmaması gerektiğine değinen Akansoy, tüm tarafların Holguin’e yardımcı olarak yapıcı bir sürecin inşa edilmesi gerektiğini işaret etti.
“HOLGUİN ESKİ TEMSİLCİLERDEN FARKLI DAVRANIYOR”
Maria Holguin’in daha önceki temsilcilere göre daha farklı bir çalışma prensibi ortaya koyduğunu belirten Asım Akansoy, yeni kişisel temsilcinin sadece iki toplum liderleriyle değil, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleriyle de görüşerek toplumların tüm kesimlerinin görüşlerini almak istediğini söyledi. Akansoy, “Holguin’e yol ve alan açıcı olmamız, kendisinin objektif, gerçekçi rapor hazırlamasını değerlendirme yapmasını sağlamamız ve bu bağlamda da Kıbrıslı Türklerin de Rumların da nasıl adil bir ve kalıcı bir barışa ulaşabilecekleri yönünde kendisinin yaratıcılığını ortaya koymasını sağlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“MÜZAKERE EDİLSİN DİYE MÜZAKERE SÜRECİ BAŞLAMASINA KARŞIYIZ”
CTP olarak müzakere sürecinin bir takvimle sınırlı ve sonuç odaklı olması gerektiğini vurguladıklarını ifade eden Akansoy, bunun BM Genel Sekreteri’nin de raporunda olan bir konu olduğunu söyledi ve “Müzakere olsun diye müzakere edilmesine karşıyız” dedi. 2006 yılından 2017 yılına kadar varılan mutabakatların dikkate alınması gerektiğini belirten Akansoy, “Eşitliğimizin temeli, BM Güvenlik Konseyinin ilgili kararlarında ve 11 Şubat 2014 belgesindedir” dedi. Tüm bunların dikkate alınıp sona doğru yürünen yeni bir final süreci talep ettiklerini vurgulayan Akansoy, sıfırdan bir süreç istemediklerini söyledi.
“SİYASİ EŞİTLİK TEMEL PARAMETREDİR”
Siyasi eşitlik konusunun Kıbrıslı Türkler açısından temel bir parametre olduğuna işaret eden Akansoy, “Siyasi eşitliğin bir pazarlık konusunun yapılmasını kabul etmiyoruz. Egemenliğin iki halktan kaynaklanacağını ve bakanlar kurulunda Kıbrıs Türklerin bir olumlu oyu olması yanında tüm federal organlarda Kıbrıslı Türklerin olumlu oyunun kaçınılmaz olduğu bir düzenleme istiyoruz. Bizim parti olarak istediğimiz federal bir çözüme gitmektir. Kıbrıslı Rumları bilmiyorum ama Kıbrıslı Türklerin artık yeniden aylarca yıllarca müzakereye tahammülü kalmamıştır” dedi.