Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Kadın Kolları, kolej giriş …
Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Kadın Kolları, kolej giriş sınavlarının yeniden uygulamaya konmasının sakıncalarına dikkat çekerek Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst’ü kararı yeniden değerlendirmeye davet etti.
CTP-BG Kadın Kolları, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst’e yaptığı çağrıda şu görüşlere yer verdi:
“Ortaokullarda kolej eğitimine yönelik olarak, kolej sınavlarını yeniden başlatacağınızı üzülerek basından öğrenmiş bulunuyoruz.
Toplum yaşamını ve geleceğini etkileyecek uygulamalarda başarıya ulaşmak için karar alma sürecinin önemi yadsınamaz. Bu süreçte harcanacak enerji ve zamanın küçümsenmesinin daha sonra daha fazla enerji ve zaman kaybına sebep olabileceğini düşünüyoruz.
Yol haritanız yanlışsa istediğiniz adrese ulaşmanız mümkün olamaz. Bu bakış açısıyla, aldığınız sınav kararını erken alınmış bir karar olarak görüyoruz. Eğitimin tüm paydaşçılarının katılımı ile hayat bulan Eğitim Şurası kararlarına paralel olarak alınan ve 4 yıldır uygulanan eleyici değil, yönlendirici sistemin başarı durumunu bilimsel olarak inceleyerek ve bu sonuçlara bakarak, gerekli ise, değiştirmenin daha çağdaş, bilimsel ve gerçekçi bir yaklaşım olacağını düşünmekteyiz.
Yabancı dili çok önemsememiz yanında, eğitim bilimcilerin, bilimin ezbere dayanmadan sorgulayıcı, araştırmacı ve geliştirici bir şekilde en iyi ana dilde öğrenilebileceği tezini de önemsiyoruz.
Öğrencilerin matematik ve dilde belirli bir yeterlilik düzeyine erişmeleri kadar, yaşam becerilerinde de ustalaşmaları gereğine vurgu yapmak istiyoruz. Bunun için uygulamaya çalışılan çoklu zekâ ve farklı alanlardaki yetenekleri ön plana koyan yapılandırıcı eğitim modelinin değerini iyi algılamaktayız. Bu nedenle çocuklarımızı yarış atına çeviren ve yetenekleri ve kapasitelerini körelten ezberci sistemin ve tüketim ekonomisinin bir yansıması olan kolej sınavlarının yeniden başlatılmasına anlam veremiyoruz. Hele gerekçe olarak bilimsel veriler yerine altında bazı seçmenleri memnun etme kaygısı ve “güneydeki kolejlere gidilmesini belki engelleriz!” düşüncesi yatıyorsa bu bizi daha da çok endişelendirir. Bize göre siyasetçilerin halkın önünü açma görevi vardır ve bu da bilimsel verilerle mümkündür.
Bilim adamları, eşit akademik zekâya sahip iki kişiden biri hayatta başarılı olurken diğerinin nasıl çıkmaza girdiğini anlamak için duygusal zekâ konusuna dikkatleri çekmektedirler. 2002 yılında UNESCO, 140 ülkenin eğitim bakanlıklarına gönderdiği bildirgede sosyal ve duygusal (emotional) eğitimin önemini vurgulamıştır. (Duyguları tanıyıp doğru adlandırabilme, duyguların bireyi nasıl harekete geçirdiğini tanımlayabilmek, bir başkasının ne hissettiğine dair ipuçlarını keşfetmek ve neyin stres yaratığını, anlaşmazlıkları çözecek şekilde dinlemeyi ve konuşmayı, kazan kazan çözümlerini müzakere gibi konuları içermektedir.)
Öz bilinç ve öz güven yükseltmek, rahatsız edici dürtü ve duyguları kontrol, empati konularında yardım yalnızca daha iyi davranış açısından değil akademik başarı açısından da yararlı olmaktadır ve günümüz dünyasında bilgisayar gibi etmenlerle yalnızlaşan bireyler için bu eğitim ve yardımların önemine dikkat çekmek istiyoruz.
Dünyada, işe alımlarda, terfilerde Duygusal Zekâ merceğini kullanan şirket sayısı her geçen gün artmaktadır. Koleje girmek pahasına yaşanacak sürecin ve enerjinin duygusal ve sosyal eğitime harcanmasının ve çocuklarımızın geleceğe değin kendi kararlarını daha sağlıklı alabilecek olgunluğa gelinmesinden sonra çocukların istediği bölüme karar verip, girmelerinin önemine vurgu yapmak istiyoruz.
Bunu daha başarılı, daha sağlıklı, daha mutlu ve üretken bireyler ve toplum için önkoşul olarak görüyoruz. Eğitim Bakanı’nın soruna bir de bu açıdan bakmasını diliyoruz. Hayat paylaşıldıkça güzeldir.”