CTP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Kıbrıs Sorununa çözüm bulunması hedefiyle devam eden müzakereler çerçevesinde, 22-24 tarihleri arasında yeni bir zirvenin hazırlıkları devam etmektedir. Bu zirvenin başarı ile sonuçlanması için yoğun bir tempoyla çalışmalarını sürdürmesi ve gündeminde başkaca bir konunun bulunmaması gereken Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun bunu yapmak yerine, son günlerde çok tartışılmaya başlanan mevcut yapının Anayasa ve yasalarının değiştirilerek ‘Kıbrıs Türk Devleti’ veya’ Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’ne dönüştürülmesini gündem yaptığına işaret ederek, “Bu açıklama ile Cumhurbaşkanı Eroğlu, aslında softa şaşırtması yapıyor” dedi.
Kıbrıs Sorununa çözüm bulunması hedefiyle devam eden müzakereler çerçevesinde, 22-24 tarihleri arasında yeni bir zirvenin hazırlıkları devam etmektedir. Bu zirvenin başarı ile sonuçlanması için yoğun bir tempoyla çalışmalarını sürdürmesi ve gündeminde başkaca bir konunun bulunmaması gereken Cumhurbaşkanı Eroğlu; bunu yapmak yerine, son günlerde çok tartışılmaya başlanan mevcut yapının Anayasa ve yasalarının değiştirilerek ‘Kıbrıs Türk Devleti’ veya’ Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’ne dönüştürülmesini gündem yaptı.
Bu açıklama ile Cumhurbaşkanı Eroğlu, aslında softa şaşırtması yapıyor. Gündemi hem 22-24 Ocak zirvesi ve öncesindeki hazırlıklarından hem de yoğunlaşan iç sorunlardan, yani çıkarılmaya çalışılan yeni yasalardan, hükümetin yaptığı zamlardan veya hala doğru ve kesin biçimde açıklamadığı kendi mal varlıklarından uzak tutarak bir başka konuya taşımaya çalışıyor. Sayın Eroğlu, zirveye süratle yaklaşılırken, zirvenin başarılı olması için çok yönlü alternatif öneriler hazırlayıp Kıbrıslı Türklerin samimi olarak çözüm istencinin devam ettiğini bütün dünyaya göstermek yerine, çözümsüzlük sonrası senaryolarını, çözümden yana isteksiz davranan bir görüşmeci olarak ortaya koyan davranışlar sergilemektedir.
Şimdi ülkemizde gündem, ocak ayı zirvesine giderken sorunun çözümü için hangi önerilerin masaya konacağının görüşülmesidir. Şimdi gündem, sorunun nasıl çözüleceği ile ilgili olarak bütün siyasal anlayışların bir araya gelerek çözüm önerileri üretilmesidir. Şimdi gündem, siyasal iradenin temsil edildiği Meclisin gelişmelerle ilgili olarak devreye girmesidir.
Bundan kaçarak ve yeniden, “yeni devlet kurma” iddialarını ortaya atarak başarısızlığın sorumluluğundan kurtulmanın mümkün olmadığı ocak ayı sonunda yaşanarak görülecektir. Böyle bir bedeli Kıbrıs Türk halkına ödetmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Türkiye’yi de yanlış yönlendirilerek Kıbrıs sorununda böyle bir siyaseti benimsemişse bizleri bekleyen riskler ve uluslararası camia tarafından kullanılacak ‘uyuşmaz taraf suçlamasında’ da herhangi bir hafifleme olmayacaktır. Üstelik bu girişimin sonuçları sadece bizleri olumsuz etkilemekle kalmayacak, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde de onarılmaz hasarlar açarak bölgemizde yeni gerilimlerin de zemininin yaratılmasına yol açabilecektir. Şimdi yapılması gereken, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın müzakere yaklaşımını gerçekten sürdürmektir. Kıbrıs Türk tarafı yapıcı ve yaratıcı biçimde müzakere etmeli, sonuç almak için süreci zorlamalıdır. Hem Türkiye’yi, hem de Kıbrıslı Türkleri zorda bırakacak maceracı girişimlerin şimdi ne zamanıdır, ne de yararı vardır.
Ülkemizin siyasal yapılanmasında eksiklikler ve yanlışlıklar olabilir. Ancak bunun karşılığı her beş on yılda bir yeni devlet kurarak kendimizi uluslararası camiadan soyutlamak değildir. ANAYASADA, SİYASİ PARTİLER YASASINDA, SEÇİM VE HALKOYLAMASI YASASI ve diğer ilgili yasalarda değişiklik yaparak, ülkemizde sivilleşme ve demokratikleşmenin önünü açmak kaçınılmazdır. Devletin verimliliğini artırmak, sosyal devlet anlayışını alabildiğine uygulanır hale getirmek şarttır. Yani, aslında Kıbrıs Türk Halkının ihtiyacı olan eski mantalite ile yönetilecek yeni bir adı olan ancak kendisi eski devlet değil, çağdaş devletlerin yönetildiği gibi bir anlayış ve yasal altyapısıdır. Asıl gereklilik, sosyo-ekonomik yapısı güçlü ve kendine güvenen toplum yaratmak, bir başka deyişle, kendi ayakları üzerinde duran ve siyasal iradesine sahip çıkarak kendi kendini yöneten bir yapıyı oluşturmaktır. Bizler bu konuda tarihsel misyonumuza uygun olarak Kıbrıs Türk Halkı’nın hizmetindeyiz. CTP-BG, sivilleşmede, demokratikleşmede, adaletli kalkınmada ve Kıbrıslı Türk kültürüyle kimliğinin korunarak gerçekleşecek uluslararası entegrasyonunda halkıyla birliktedir ve öncü olmaya kararlıdır.
Hem halkımızın gündemini değiştirmeye yönelik çabaların, hem de yeterince hazırlık yapılmadığı için başarısızlıkla sonuçlanması muhtemel ocak zirvesinin sorumluluğundan kurtulmanın zeminini oluşturmak amacıyla tartışmaya açılan “yeniden yeni devlet projesinin” halkımızı yeni bilinmezlere sürükleyeceği ve başımızı ağrıtacağı çok açıktır. “Yeni devletin” yine uluslararası hukuk tarafından dışlanacağı net olarak bilinmeli ve ona uygun olarak davranılmalıdır. Bu nedenle bugün yapılması gereken, yeni maceralara savrulmak yerine, çözüm çabasına dört elle sarılarak, Birleşik Federal Kıbrıs’ın kurulmasında en istekli taraf olmak ve samimiyetle çalışmaktır.
CTP-BG