Cumhuriyetçi Türk Partisi, su konusunda yaşanan gelişmelerle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, 2,3 TL olarak belirlenen fiyatın bileşenlerinin hükümet tarafından hala halka açıklanmadığı, bu yapılıncaya kadar, ciddi bir sorun olan susuzluk sorunu kullanılarak belediyelerin abonelik sözleşmelerini imzalamaları konusunda baskı altına alınmasına tepki konacağı belirtildi. Açıklamada, “Bu baskılar sonucunda belediyeler onay vermek zorunda kalırlarsa ileride tüketicilerin ve belediyelerin karşılaşacağı sorunların vebalinin hükümete ait olacağı bilinmelidir” denildi. Açıklama şöyle:

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Su Temini ve Yönetimine İlişkin Hükümetlerarası Anlaşma’nın 22’nci maddesinde yer alan “Geçiş Hükümleri” gereğince UBP-DP Hükümeti tarafından imzalanan protokolün yürürlüğe girişinden bu yana, Cumhuriyet Meclisi’nde ve kamuoyunda ilgili bakana defalarca sormuş olmamıza karşın, belirlenen ton başına 2.3 TL rakamının bileşenleri hakkında hala herhangi bir bilgi alabilmiş değiliz. Suyun fiyatı konusunda daha önce Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile Belediyeler Birliği tarafından yapılan çalışmalarda ortaya konan rakamlardan çok daha yüksek olan bu rakamın hangi bileşenlerden oluştuğunu ve nasıl hesaplandığını bilmek, kuşkusuz, hem bu suyu bu fiyattan alıp almayacaklarına karar verecek olan belediye meclislerinin, hem belde halklarının, hem de genelde Kıbrıs Türk halkının en doğal hakkıdır. Bu bilgi açıklanmadan önce bu konuda sağlıklı bir karar vermek mümkün değildir.

Bu konudaki bilgi şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılmadıkça, özellikle enerji maliyeti ve yatırım maliyeti olarak bu fiyata yansıyan bileşenlerin doğru olup olmadığının ve yatırım maliyeti olarak yansıyan bileşenin 2012 tarihinde imzalanan Çerçeve Antlaşması’nda Türkiye Cumhuriyeti’nin mülkiyetinde olacağı belirtilen yatırımları da kapsayıp kapsamadığının bilinmesi mümkün değildir. Ayrıca yatırım maliyetinin birçok belediyede çok yüksek oranda olan kayıp-kaçağı giderecek yatırımları da içermesi durumunda, bu yatırımlar yapılmadan önce bu maliyetin fiyatlara yansıtılmasının, belediyelerin ve dolayısıyla tüketicilerin kullanılmayan su için de bedel ödemek zorunda kalması anlamına geleceği açık olduğundan, bu konunun bileşenler açıklandıktan sonra tartışılması gereklidir.

Bunların yanında, ton başına 2.3 TL olarak belirlenen maliyet, belediyeler tarafından, doğal olarak, kayıp kaçak oranları ve işletme giderleri de eklendikten sonra tüketiciye yansıtılacaktır. Bu durumda yapılan hesaplar, birçok belediyede, hükümet tarafından açıklanan 3.5 TL’nin üzerine çıkılabileceğini, bazı kurumlara ve sosyal yardımdan yararlananlara mevzuat gereği çok ucuz fiyattan veya bedelsiz su temin edildiği de dikkate alındığında, tüketicilerin su paralarını ödemekte ciddi güçlüklerle karşılaşabileceklerini göstermektedir.

Tüm bunlara ek olarak, Partimiz tarafından daha önce defalarca açıklandığı gibi, bütçede şu anda bu amaçla ayrılmış ancak belediyelerin bu protokol çerçevesinde su teminini kabul etmeleri durumunda kullanılmayacak olan önemli bir pay vardır ve bu payın geçiş dönemi içerisinde kayıp kaçağın giderilmesiyle ilgili yatırımların yapılması veya belediyelerin sübvanseye edilmesi suretiyle tüketiciye yansıyacak su fiyatlarının düşürülmesi amacıyla kullanılması mümkündür. Oysa hükümet bu konuda bir girişiminin olup olmayacağını, açıklamalarımıza ve sorularımıza karşın hala açıklamış değildir.
Şeffaflık ilkesinin açıkça ihlal edildiği, belediye meclislerinin ve kamuoyunun sağlıklı karar üretebilmek için ihtiyaç duydukları bilgiyle ısrarla donatılmadıkları bir ortamda bu makamların baskı altına alınarak karar üretmek zorunda bırakılmaları kabul edilebilecek bir durum değildir. Bu bilgilere sahip olunmadan alınacak kararlar, hem tüketicileri hem de belediyeleri ileride çok zor durumda bırakabilecek, birçok belediyeyi batma riskiyle karşı karşıya bırakacaktır.

Cumhuriyetçi Türk Partisi, daha önce defalarca açıkladığı gibi, ülkemizin bu suya ihtiyacı olduğu, bu kaynağın bizim için yüksek değer taşıdığı ve bir an önce kullanılması gerektiği kanaatindedir. Hükümeti, bir an önce konuyla ilgili tüm hesapları ve bilgileri kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşmaya ve belediye meclislerinin beldeleriyle ilgili sağlıklı karar üretmelerini sağlayacak ortamı hazırlamaya davet ederiz.

Bu yapılıncaya kadar, özellikle ülkemizde ciddi bir sorun olan susuzluk sorunu kullanılarak belediyelerin abonelik sözleşmelerini imzalamaları konusunda baskı altına alınmasına karşı partimizin tepki koyacağı ve bu baskılar sonucunda belediyeler onay vermek zorunda kalırlarsa ileride tüketicilerin ve belediyelerin karşılaşacağı sorunların vebalinin hükümete ait olacağı bilinmelidir.

Cumhuriyetçi Türk Partisi
9.6.2016