Hükümet etmek ve halk yararına icraatta bulunmak yerine aldığı talimatlar doğrultusunda hareket ederek belirli çıkar çevrelerinin sözcülüğüne soyunan UBP hükümetinin bu yöndeki en son ve yıkıcı icraatı, ülkeye petrol dolum tesisi inşa edilmesi konusunda almış olduğu karardır

BASIN AÇIKLAMASI

 

Hükümet etmek ve halk yararına icraatta bulunmak yerine aldığı talimatlar doğrultusunda hareket ederek belirli çıkar çevrelerinin sözcülüğüne soyunan UBP hükümetinin bu yöndeki en son ve yıkıcı icraatı, ülkeye petrol dolum tesisi inşa edilmesi konusunda almış olduğu karardır.

Petrol dolum tesisinin, tüm turistik tanıtımlarda “el değmemiş bakir çevresi” vurgulanan ülkeye getireceği yıkım, başta çevre ile ilgili örgütler olmak üzere, sivil toplum örgütleri tarafından ısrarla vurgulanırken hükümetin “ne pahasına olursa olsun” tavrı içerisinde tesisin ülkeye girişini savunması düşündürücüdür.

Öncelikle Lefke, ardından Mağusa, o da kabul görmeyince Kıbrıs’ın en bakir alanlarından olan ve sahil şeridi Natura 2000 ağı ile AB tarafından potansiyel koruma alanı seçilen Yedikonuk’un Petrol dolum tesisi inşa alanı olarak ilan edilmesi, başından beri hiçbir bilimsel çalışma yapılmadığının, “yapılsın da nereye yapılırsa yapılsın” mantığıyla hareket edildiğinin en basit kanıtlarından biridir.

Hükümetin, bölgeye dolum tesisi inşa etmeyi planlayan Rixoh Investment Ltd’nin hazırlattığı ÇED raporunun, Biyologlar Derneği tarafından ortaya çıkarılan inanılmaz eksiklik ve hatalar içermesi gerçeğine karşın, projeye onay vermesi ise düşündürücü olmaktan öte, dehşet vericidir.

Görev bilinciyle hareket eden hiçbir hükümet, asla ülkesinin doğasının geri dönülmez biçimde tahribatına yol açacak, en büyük zenginliği olan çevreyi katledecek bir projeye imza atmaz. Kıbrıslı Türk halkı ciddi değer verdiği doğal çevrenin bu denli tahrip edilmesine ve riskli bir yatırımın ekonomik gerekçelerle hayata geçmesine sessiz kalmayacaktır.

UBP hükümeti, doğada büyük tahribat yaratacak bir projeyi “ülkeye para gelecek, işsizliğe çare olacak” gibi gerekçelerle haklı çıkarmaya çalışmaktadır.

Peki, o zaman sormazlar mı? Mademki doğayı bile gözden çıkaracak kadar büyük bir parasal gereksinim içindesin, o zaman ne demeye son derece büyük ve değerli bir araziyi dini tesis yapılması için henüz iki ay önce kurulmuş bir vakfa hediye eder gibi sunuyorsun?

Birbiri ardına yaşanan olaylarda sergilenen bu tutarsızlıklar bile UBP hükümetinin kendi halkının çıkarları için değil ama aldıkları direktifler doğrultusunda belirli zümrelerin çıkarları için çabaladığını ortaya koymaktadır.

UBP hükümetinin yaratmış olduğu ve daha da öngördüğü sosyal, ekonomik ve ekolojik tahribatın boyutu üst noktadadır.

CTP, hizmet etmekle yükümlü olduğu halkına ihanet içinde olan bu hükümetin bir an önce gitmesi gerektiğini bir kez daha vurgularken, yapılan yıkıma karşı sonuna kadar mücadele vereceğini de yineler.

 

Asım Akansoy

 

CTP-BG Genel Sekreteri