Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, yeni yapılacak Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile kimsenin prestij sahibi olamayacağını söyledi, bunun ekonomi ve maliyeyle olan ilgisini sordu. CTP lideri Tufan Erhürman, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, geçen haftadan protokolle ilgili konuşmaları gerektiğini ancak protokol metninin sonradan kendilerine ulaştıklarını söyledi. Şu anda konuşulanın KKTC bütçesinin dörtte birine tekabül eden bir metin olduğunu söyleyen Erhürman, “Bir süreden beridir Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan, bizim hep protokol diye andığımız ama İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması olarak imzalanan bu yapının çok ciddi bir aşınma ile karşı karşıya kaldığını görüyoruz. ‘Protokollerle nereye gitmek istiyoruz? Ne yapmaya çalışıyoruz?’ sorusunun cevabı günden güne belirsizleşmeye başladı. Bizim dış kaynak bulabildiğimiz yegane ülke olan Türkiye Cumhuriyeti ile imzaladığımız protokollerde temel amaç bizim kendi kalkınmamız çerçevesindeki öngörülerimizi gerçekleştirecek bir kaynağa ulaşmamızdı” dedi.
“PROTOKOLLERLE NEYİ AMAÇLIYORSUNUZ?”
Dörtlü koalisyon hükümeti döneminde, en fazla gündeme getirilen eleştirinin, “Protokol hala imzalanmadı” bir de “Bir yıllık protokol mu olur?” olduğunu söyleyen Erhürman, “O dönemlerde bunun Türkiye Cumhuriyeti’nin tercihi olduğunu çok uğraştık anlatalım. Nedense inandırıcı olmuyordu. Ama biz gittik, ondan sonra imzalanan protokollerin hepsinin bir yıllık olduğunu gördük. Kimse de sesini çıkarmadı. Öyle de bir kültür de yok zaten burada. Mesele bir yıllık olmasının ötesinde, protokollerle neyin amaçlandığı meselesidir. Bu protokolleri öngörülebilirliği attırmak için mi yapıyorsunuz, yoksa tam tersine hiçbir şeyi öngörmeyelim diye mi yapıyorsunuz?” diye sordu.
“YAZANLARLA GERÇEKLEŞENLER ARASINDA CİDDİ FARKLILIKLAR VAR”
Protokolde altyapı ile ilgili, var olan öngörülerin tamamına tam destek verdiklerini söyleyen Erhürman, Organize Sanayi Bölgesi ve Lefkoşa Hastanesi inşa edilmesinin, çok uzun zamandır gündemde olduğunu vurguladı. 2017 yılından sonra protokollerde yazanlarla gerçekleşenler arasında çok ciddi fark olduğunu gördüklerini söyleyen Erhürman, “Bu fark protokollerle ilgili çok ciddi bir sıkıntıyı da beraberinde getiriyor. Bu protokol sizin bütçenizin dörtte biri, bütçenizin dörtte biri konusunda öngörülebilirliği sağlayamadığınız durumda siz ülkede bütçe ile ilgili öngörülebilirliği sağlayamamışsınız demektir. Sıkıntı buradadır. 750 milyon geçen seneden devir yapıldı diye sevinmek, abesle iştigaldir. Çünkü geçen sene de o 750 milyonun kaynak olarak gelmiş olması gerekiyordu ki, biz öngörülebilir şekilde ülkeyi yönetebilelim. Biz içinde bulunduğumuz yıl itibarıyla, hangi rakamın ne kadar gerçekleşeceğini bilemiyoruz. Bu bütçelerin manası, sizin bütçeniz ile ilgili öngörü yapabilmenizi de sağlayabilmesidir. O yüzden protokollerde zamanında gelme son derece önemlidir. Ayrıca özel sektöre destek ve reform destek ödeneği kavramları çok önemli” dedi.
“ÖZEL SEKTÖRE AYRILAN PAY İNANILIR GİBİ DEĞİL”
Reform destek ödeneği diye bir kavram olduğunu söyleyen Erhürman, “Bu taahhütler reform mu? Kamulaştırma Yasası’nda değişiklik yapmak ihtiyacı varsa, bu Türkiye’ye taahhüt edeceğimiz bir şey mi? Değiştirmeye ihtiyaç varsa, değiştirelim. Ne gibi bir reformdur bu? Ya da Sendikalar Mukkayitliği’nin yetkilerinin güncelleştirilmesi reformu. Bu gerekliyse, bu Meclis bunu gerçekleştiremiyor mu?” diye sordu. Özer sektöre ayrılan payın, inanılır gibi olmadığını söyleyen Erhürman, bütün özel sektöre ayrılan payın 146 milyon TL olduğunu ve bunun içerisinde de Türkiye Cumhuriyeti’nden Salgın Destek Ödeneği altında gelen rakamın 20 milyon TL çiftçiye, 30 milyon TL turizme ve 30 milyon TL de esnafa ayrıldığını ancak 57 bin kişinin de 1500 TL almak için başvuruda bulunduğunu, bunun da 75 milyon TL’den fazla bir rakama geldiğini bunun da genel rakamın yüzde 2’sine denk geldiğini vurguladı. Pandemi sürecinde özel sektörün ciddi zarar gördüğünü de söyleyen Erhürman, “Özel sektör bu süreçte borcu borçla kapatmaya çalıştı, ancak bu sarmal bir süre sonra işe yaramayacak. Hibeye ihtiyaç var. Özel sektör çöktüğü zaman, maliyede çökecek” dedi.
“CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI’NIN BU PROTOKOLDE NE İŞİ VAR?”
Protokol içerisinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın olmasına anlam veremediğini söyleyen Erhürman, bunun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Erhürman, “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yapılmasının ekonomi ile maliye ile ne ilgisi var? Bir devlet kendi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı yapacaksa bu prestij meselesiyse, o prestij onun parasını kendinizin ödemesidir. Başka bir devlet bana Cumhurbaşkanlığı Sarayı yaptı diye, hiçbir devlet prestij sahibi olmaz. Tam tersine prestijiniz sarsılır. Cumhurbaşkanlığı Sarayı yaptığımızda ekonomimiz canlanacak mı? O yüzden mi, Ekonomik ve Mali İşbirliği Anlaşması’nın içindedir? Artık bu protokoller kendi amaçlarından çıktılar. Bu protokol mantığı hiçbir şekilde işlemiyor. Protokolün içerisinde hiçbir sorunun cevabı yoktur” dedi.