Ulusal Birlik Partisi’nin eğitim sistemi YALAN, BELİRSİZLİK ve PERİŞANLIK üzerine kurulmuştur.

UBP hükümetinin Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın partizan, vizyonsuz ve iş bilmez icraatları, ülke eğitimini Lefkoşa Türk Belediyesi’nin batık durumundan da beter bir hale getirmiştir.  Eğitimi aşağıda bir kısmını paylaşacağımız icraatları ile batağa götüren UBP hükümetinin Eğitim Bakanlığı, 2011 – 2012 öğretim yılında eğitim sistemimize en kötü dönemini yaşatmıştır.

Gerçekleştirilmeyen, boş sözler ve hayali vaatler üzerine kurgulanan eğitim sistemi duvara toslamış, söylenen yalanlar gün yüzüne çıkmıştır. Çocuklarımızı birer yarış atı gibi yarıştıran, ezbere dayalı, plansız, programız, eğitim bilimi ilkelerinden çok uzakta anlayışlarla yönetilen eğitim, adeta bir sınavlar sistemi haline dönüşmüştür.

Akademik Sınıflar
Eğitim döneminin başında akademik sınıfların kapatılmayacağı söylenmiş, ancak eğitim dönemi sonunda akademik sınıflarda okuyan öğrencilerin kolejlere girişi engellenmiştir. Böylesi bir anlayış eğitimi yönetme değil, olsa olsa vatandaşı kandırma anlayışıdır.

“Yönlendirme Sınavı” yerine “Yerleştirme Sınavı”
Sekizinci sınıf sonrası kolejlere girişi kaldırarak, bu amaç için akademik sınıflarda okuyan öğrencilerin önü kapatılmıştır. Sadece Bülent Ecevit Anadolu Lisesi ve 20 Temmuz Fen Lisesi’ne öğrenci alınması, öğrencilerin ilgi, istek ve başarılarına göre yönlendirilmesini ortadan kaldırmıştır. “Yerleştirme Sınavı” adı altında 20 Temmuz Fen Lisesi’ne alınacak öğrenci sayısı önce 130, daha sonra 78 olarak ilan edilmiştir. Bu değişikliğin nedeni de vatandaşa izah edilmemiştir.

SBS ve Kolej Giriş Sınavı
UBP zihniyetinin eğitim anlayışının, eğitim sistemimize açtığı en büyük yaralardan birisi olan SBS ve Kolej Giriş Sınav’larına; yaşanan şaibeler,  sınavların geçerliğini ve güvenirliğini ortadan kaldıran hatalı sorulara rağmen, 11 yaşındaki öğrencilerin psikolojilerini bozma ve geleceklerini karartma pahasına ısrarla devam edilmiştir.  
Neden yapıldığı bir türlü izah edilemeyen, hatta sonuçları bile açıklanmayan SBS sınavları, ilkokul 4. sınıflara kadar genişletişmiş, 10 yaşındaki çocuklarımız özel derslere bağımlı hale getirilerek yarışmacı, ezberci ve elemeli bir eğitim anlayışı içine sokulmuştur.
Kolejlerde Sadece “GCE – A Level” Sınıfları Olacak!!!
UBP hükümetinin Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı Sayın Kemal Dürüst, kolejlerde sadece “GCE – A Level” sınıflarının olacağını birkaç kez ilan etmiştir. Ancak bu konuda da henüz hiç bir adım atılmamıştır. Sayın Dürüst’ü bu konudaki sözünün arkasında durmaya davet ediyor, kolejlerde sadece “GCE – A Level” sınıflarının olması için adım atmasını bekliyoruz.
Ne yazık ki yapılan uygulamalar bu söylemin tam tersindedir. Örneğin, Girne Türk Maarif Koleji’nde IGCSE sınıfı kapatılmış olmasının yanı sıra, Lefkoşa Türk Maarif Koleji’nin dışındaki hiç bir kolejde “GCE – A Level” programı açılmamıştır.

“Tam Gün Eğitim”
Tam gün eğitime geçme çalışmalarının temelini oluşturan OGEM projesi, 2009’da hükümete gelen UBP anlayışı tarafından, 2010 yılında ortadan kaldırılmıştır. İlk Eğitim Bakanlığı döneminde, OGEM projesini rafa kaldıran Eğitim Bakanı Sayın Dürüst, şimdi ise Eylül 2012’de “Tam Gün Eğitime” geçileceğini söylemektedir. Bu konuda Sayın Eğitim Bakanı’nın söylemleri ile yaptıkları tam bir tutarsızlık içindedir. 2012 bütçesine “Hizmet Alımları” ödeneğinden “Tam Gün Eğitim- Etüt Proje” kalemine 2 milyon TL ödenek koyduran Sayın Dürüst, bu konuda en küçük bir ilerleme kaydetmemiştir. Görünen odur ki, önümüzdeki dönemde tam gün eğitime geçileceği söylemi de diğer söylemler gibi boş sözlerden öteye geçemeyecektir.
Yüksek Öğretim
Bu eğitim döneminde, UBP iktidarının Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı, partizan ve beceriksiz uygulamaları ile yükseköğretim öğrencilerimize de büyük zararlar vermiştir. Üniversite öğrencilerinin yaşam zorlukları ve ihtiyaçları düşünülmeden, bursları zamanında ve tam bir şekilde ödenmemiştir.
Bir yandan sadece KKTC’li öğrenciler için belirlenen LYS kontenjanlarına başvurularda ciddi şaibeler yaşanmış, diğer yandan da TC uyruklu siyasi yakınlar ve yandaşlar alelacele vatandaş yapılarak, bu kontenjanlardan yararlandırılmışlardır.

CTP döneminde başlatılan girişimler sonucu elde edilen TC üniversitelerine “GCE – A Level” sonuçlarına göre öğrenci yerleştirilmesi süreci, beceriksiz bir şekilde, UBP hükümeti tarafından tam bir kaosa dönüştürülmüştür.
Ayrıca bu süreçte, Güney Kıbrıs’ta okuyan öğrencilerimizin “GCE – A Level” sonuçları ile TC üniversitelerine girişte kapsam dışı kalmasının, UBP hükümeti Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın talebi sonucu ortaya çıktığı anlaşılmıştır.

Girne’ye Orta Okul Sözü!!
Çeşitli defalar Girne’ye yeni bir ortaokul sözü vermekten geri kalmayan Sayın Bakan Dürüst’ün bu sözü de boş vaatler arasındaki yerini almış, önümüzdeki eğitim döneminde Girne bölgesindeki ortaokul sınıflarındaki öğrenci sayılarının 50’li rakamlara ulaşma ihtimali çok yüksekken, yeni ortaokul konusunda en küçük bir girişim dahi yapılmamıştır.

İlahiyat Bölümü ve Külliye
Bu öğretim yılında, Haspolat Meslek Lisesi’nde açılan İlahiyat Bölümü’ne kamuoyundan gelen tepkiler sonucu Sayın Bakan Dürüst’ün “başka bir okulda ilahiyat bölümü açılmayacak” söyleminin de günü kurtarmak için söylenmiş bir söz olduğu ortaya çıkmıştır.  
UBP hükümetinin İlahiyat Bölümü’ne ilaveten, tamamen dini anlayışlarla hizmet verecek “külliye” modelindeki eğitim yapılanmalarına onay verdiği ortaya çıkmıştır.
Bu konuda Başsavcılığın Meclis Araştırma Komitesinde yaptığı değerlendirmeye göre; 1) KKTC yasa ve tüzükleri, ülkemizde “bir İlahiyat Koleji” kurulmasına cevaz vermemekte; 2) 23 Haziran 2012 tarihinde yapılan İlahiyat Koleji Giriş Sınavı, böyle bir yasal okul bulunmadığından dolayı yasa ve tüzüklere ters olmakta; 3) Vakıflar İdaresi ile KISAV arasında yapılmış bulunan sözleşmede yer alan “ilahiyat Koleji” kurulacak maddesi, yasa ve tüzüklere göre “ifa edilemeyeceğinden”, işlevsiz bir durumdadır; 4) Bu sözleşme, taraflardan birinin sözleşmeye uymaması, cayması ve benzeri durumlar için taraflara bir müeyyide getirmemekte; 5) Haspolat Meslek Lisesi İlahiyat Bölümü’nden mezun olacak öğrencilerin hangi mesleği kazanacakları konusunda belirsizlik ve eşitsizlik vardır.

Bu durumda, eğer yasada belirtilmeyen İlahiyat Koleji veya başka tür bir okul açma ihtiyaç ve planları varsa, bir hukuk devleti ciddiyetinde önce yasaların düzenlenmesi; Vakıfların KISAV ile yapmış olduğu sözleşmenin yasal bir zemine dayanmayan maddeler içermesinden dolayı iptal edilmesi gerekmektedir…        

“4+4+4” Sisteminin, Ülkemizde Uygulanması
Sayın Bakan Dürüst “şu an için 4+4+4 sistemi bizim eğitim sistemimizde uygulanmayacaktır” demiştir, ancak, eğitimdeki tüm tüm öğretim programlarını, tüm ders kitaplarını ve diğer uygulamaları Türkiye’den transfer ederken, bu modelin bizim eğitim sistemimizde nasıl uygulanmayacağını açıklayamamıştır. Dahası, önümüzdeki öğretim yılından itibaren “4+4+4” modeline geçecek olan Türkiye eğitim sistemi ile nasıl bir denklik yapısı kurulacağı yönünde hiç bir adım atılmamıştır.  
Sonuç olarak, UBP hükümetinin Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı icraatları, yalanlar ve boş vaatler üzerine kurgulanmıştır. Ancak bu anlayış eğitim sistemimizi bitirmiş, başta da vurgulandığı gibi Lefkoşa Türk Belediyesi’nden beter hale getirmiştir.

Ayrılıkçı, yasakçı, ırkçı politikalar
UBP hükümeti, göreve geldiği 2009 yılından itibaren, ayrılıkçı, yasakçı, ırkçı ve gerici politikalarla dünyadan kopuk, itaatkâr/edilgen insanlar yetiştirmeye çalışıyor. UBP’nin üç yıllık hükümeti döneminde iki eğitim bakanı değişikliği olmasına rağmen, eğitim politikalarında UBP’nin genel anlayışı ve dünya görüşü nedeniyle hiçbir değişiklik olmamıştır.

UBP hükümeti, göreve geldiği 2009 yılında eğitimde ilk iş olarak çağdaş Kıbrıs Tarihi ders kitaplarını ortadan kaldırarak, yerine ırkçı, şoven ve ayrılıkçı unsurlar içeren Kıbrıs Türk Tarihi kitaplarını uygulamaya koymuştu.

2009-2010 ders yılında, daha önce seçmeli olan Din derslerini zorunlu hale getirmiş, 2011 Kasım ayında Haspolat Meslek Lisesine sözde “Din Adamı” yetiştirilmesi öngörüsüyle “İlahiyat Bölümü” açmıştır. Bununla da yetinmeyerek Haspolat’ta dini okulları da kapsaması öngörülen “Külliye” açılmasına onay vermiştir.

UBP’nin dini yaklaşımları yanı sıra ayrılıkçı ve yasakçı politikaları da, hem yüksek öğretimde hem de yükseköğretim öncesi eğitimde ağır hasarlara neden olmuştur.
UBP, Demokratik Hak ve Özgürlükler, yasaklamalar konusunda 2004 öncesinin de gerilerine düşmüştür.  11 Aralık 2001 tarihinde, bir gazetede yayınlanan  “Şişedeki Mektup” yazısı nedeniyle öğretmen Nilgün Orhon’un görevine son veren UBP zihniyeti, 22 Ekim 2011 tarihinde de bir üniversitemizde çıkan olayları bahane ederek Doğu kökenli 16 öğrencimizi “yasaklı göçmen” ilan ederek ve yargılamadan, sınır dışı etmiştir.

UBP, geleneksel gerici, ırkçı ve yasakçı anlayışını tüm alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da uygulamaya koyuyor. 2004- 2008 döneminde AB kurumları ile kurulan diyaloglar, bir bir ortadan kaldırılıyor. 2009-2010 ders yılında AB ajandalarının okullara dağıtılmasını yasaklayan Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2011 yılında da Bakanlık bünyesinde kurulmuş olan AB Ofisini de kapatmış, okullarımızın ve öğretmenlerimizin AB olanaklarından yararlanmalarına son vermiştir.

UBP’nin, KC pasaportu konusundaki yaklaşımları da hiç değişmemiştir. 2004 öncesinde KC pasaportu taşıyanlara ceza vermeyi öngören UBP, bugün de KC pasaportu ile yurt dışında kursa, eğitime veya herhangi bir etkinliğe katılacak olanlara devlet katkısı vermeme kararı almıştır.
Üniversite Adası olma yolunda emin adımlarla ilerlendiği konusunda mangalda kül bırakmayan Ulusal Birlik Partisi, hükümetimiz döneminde, üniversitelerimizdeki öğretim elemanı açığının giderilmesi, çağdaş, farklı kültürlerle yoğrulmuş, nitelikli, yabancı dile haiz insan yetiştirilmesi amacıyla III. Ülkelerde master ve doktora eğitimi almaları teşvik edilen ve karşılıksız bursla desteklenen gençlerimizi “aykırı gençler” olarak görmekte, olanaklarını kısıtlamaya çalışmakta, bununla da kalmayarak TC kurumlarına şikâyet etmektedir. Bu anlayışın,  III. Ülkelerden mezun olan birçok gencimizin Türkiye’deki iş olanaklarına da olumsuz yansıyacağı unutulmamalıdır. Gençlerimizin III. Ülkelerde eğitim almalarını uygun bulmayan bu anlayış, III. Ülkelerle öğrenci ve öğretmen değişim programlarına da karşı çıkacaktır!

UBP, ırkçı ve yasakçı yaklaşımlarını Güney Kıbrıs’ta eğitim alan gençlerimiz için de ortaya koymakta, GCE “A Level” sahibi öğrencilerin TC Üniversitelerine kabul edilmemelerini 14.10.2010 tarihli, bir önceki Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu imzalı yazı ile talep etmekte, bu talep de ilgili kurumlarca uygun bulunduğundan söz konusu başarılı gençlerimizin Türkiye’nin seçkin üniversitelerinde eğitim almaları engellenmektedir. Bu engel karşısında III. Ülkelere yönelen gençlerimiz ise “aykırı gençler” olarak tanımlanmakta, gerek KKTC’de gerekse Türkiye’de dışlanmaya çalışılmaktadır.

Sayın Bakan olumsuz, ırkçı ve gerici yaklaşımlarının  yanı sıra 28.05.2012 tarihinde Meclis’te yaptığı konuşmada “Zorunlu Eğitim Çağındaki” öğrencilerin Güney Kıbrıs’ta okumalarının Anayasa’ya aykırı olduğunu!, ancak bu öğrencilere engel olmadıklarını ifade etmiştir. Bu uygulama Anayasa’ya aykırı ise ve Sayın Bakan buna engel olmuyorsa suç işliyor!; ayrıca Anayasa’ya ve Yasalara aykırı olan diğer icraatlara da engel olmuyor  demektir! Eğer bu uygulama Anayasa’ya aykırı değilse, Sayın Bakan Anayasayı ve yasaları bilmeden konuşuyor demektir. Bu ise kamuoyunu yanıltma, küşümseme, insanları hor görme demektir.

İşte Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın eğitim politikaları!

Eğitimin üretim için ve insan için olduğu anlayışından nasibini almamış, gerici, ırkçı, popülist, dogmacı, yasalardan ve bilimsellikten uzak bir politika!
Yalandan, belirsizlikten, perişanlıktan ve Ulusal Birlik Partisi’den eğitimi sistemini kurtarmak için…
Şimdi SEÇİM ZAMANI, EĞİTİM İÇİN GELİYORUZ!