CTP-BG Genel Sekreteri Asım Akansoy, gerek UBP hükümetinin gerekse Kıbrıs sorununa yönelik müzakerelerle ilgili olarak Cumhurbaşkanı ve Özel temsilcisinin halka olan sorumluluklarını yerine getirmediklerini kaydederek, CTP’nin bugüne kadar halka asla yanlış bilgi vermediğini vurguladı…

Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Sekreteri Asım Akansoy, hükümetin göstermelik bir şekilde her şeyin iyiye gittiğini iddia ederek halkın sorunlarını göz ardı ederken, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Özel Temsilcisi Kudret Özersay’ın ise bir yandan görüşme masasından kaçarken yerine başka bir alternatif koymayarak aynı zamanda sorumluluktan kaçtıklarını kaydetti ve CTP-BG’nin her zaman için halka doğruları söylediğini ve bu misyonu sürdüreceğini vurguladı.

Akansoy bugün Kıbrıs TV’de yayınlanan ve Ayşe Menekşeli’nin sunduğu Güne Bakış programının konuğu oldu.

Programın başında eski bir KTHY çalışanının dün intihar etmesi konusundaki yorumu sorulan Akansoy, trajik bir olay olarak nitelendirdiği intiharın herkesi derinden etkilediğini ifade ederek, bunun, bedeli çok ağır olan yanlış siyasetlerin sonucu olduğunu kaydetti. Toplumda büyük bir umutsuzluk ve diyalogsuzluk sorunu olduğuna işaret eden CTP-BG Genel Sekreteri, insanların muhatap, sorunlarını çözecek otorite bulamadıklarını, hükümetin ise halka dayattığı yasa ve uygulamalarla sosyal huzursuzluğu beslediğini söyledi. Akansoy, Hükümetin, bu uygulamalarının halkı nasıl olumsuz etkilediğini, rencide etiğini görmesi gerektiğinin altını çizdi ve intiharlar yanında artan uyuşturucu ile antidepresan kullanımına dikkat çekti. “bu, Kıbrıs Türk toplumunun içinde bulunduğu durumun göstergesidir” diye konuşan Akansoy, hükümetin toplumu kucaklayamadığını vurguladı ve şöyle konuştu:

“Göstermelik bir şekilde her şey iyi gidiyor diyerek halkın sorunları göz ardı edilmeye çalışılıyor. İçinde bulunduğumuz durum, Kıbrıs Türk halkına yakışmayan ve ümit vermeyen bir durumdadır. Halk umutsuz, hükümet ise bunu iyi yönetemiyor. Verilen mesajla hayatın gerçeği uyuşmuyor. Ciddi bir uçurum var. Bu da bizi çelişkiye sokuyor.”

Başbakan İrsen Küçük’ün dün düzenlediği basın toplantısında açıkladığı yeni ekonomik programla ilgili görüşlerini de aktaran CTP-BG Genel Sekreteri, UBP’nin birinci ekonomik paketin hayata geçirilmesi için muhalefet ve sendikaları sindirmeye çalıştığını anımsattı ve dünkü basın toplantısında yapılan açıklamada yeni programla ilgili sivil toplum örgütleri ile görüşüleceği söylenirken, meclis ve sendikalardan söz edilmemiş olmasına dikkat çekti. Akansoy, “Sivil toplum örgütleriyle görüşerek toplumsal uzlaşma yaratacaklarını söylüyorlar ama ya meclis? Neden Stölerle görüşecek toplumsal uzlaşama yaratacağım diyor ama ya Meclis? Neden Meclis’e gelmiyor? Siyasi partiler ve sendikaları dışarıda bırakıp sadece belli sivil toplum örgütleri ve akademisyenlerle bu iş kotarılmaya çalışılırsa, toplumsal uzlaşma sağlanamaz.”

ÖZELLEŞTİRMENİN BEDELİ AĞIR OLUR

Akansoy, geçtiğimiz hafta CTP ve TDP’nin Meclis’i terk etmesiyle UBP oylarıyla kabul edilen Özelleştirme yasası konunda ise “bu kimin tarafından uygulanırsa uygulansın siyasilere bu denli kontrolsüz yetki vermenin bedeli ağır olur. Bakanlar kurulu ilgili bakan ve maliye müsteşarlarına ciddi yetki veriyor ki bunun kontrol edilmesi çok zor. Biz, Elektrik Kurumunun, Telefon Dairesi ve Havaalanı’nın özelleştirilmesine halk çıkarı bağlamında karşıyız” diye konuştu.

Akansoy, yasanın ciddi şekilde hükümet partisinin yandaşlarına halkın değerlerini kontrolsüz bir şekilde teslim etmesi demek olduğunu kaydederek, bunun sadece kurumlarla değil, devlet arazilerinden devlet dairelerine kadar her alanı kapsayabileceğine işaret etti. CTP’nin hangi sektörün özelleştirileceğinin meclise gönderilmesini talep ettiğini ancak hükümetin buna kesin retçi bir tavır sergilediğini anımsatan CTP-BG Genel Sekreteri Akansoy, CTP’nin, bedeli ağır olacak olan bu yasaya onay vermemesi için Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na mektup gönderdiklerini, bundan sonraki süreçte ise konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini söyledi.

Güncel ve siyasi konuların ardından programda Kıbrıs konusu ve Uluslararası Kriz Grubunun yayınladığı rapor ele alındı.

Kıbrıs Rum tarafının Akdeniz’de tek yanlı doğal gaz ve petrol sondajı yapması yanında Türk tarafının tehdide varan uyarılarının sakıncalarına değinerek, petrol konusunun doğru politikalarla uzlaştırıcı bir unsur olacağına işaret edilen raporu mantıklı bulduklarını kaydeden Asım Akansoy, petrol konusunun hassasiyetle ele alınarak değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu ifade ederek, bölgesel krize dönüşebilecek bir tavrı onaylamadıklarını sözlerine ekledi.

Kıbrıs sorununda gelinen son aşamayı da değerlendiren CTP-BG Genel Sekreteri, BM Güvenlik Konseyi kararlarının bağlayıcılığına işaret etti ve “var olan durumu istikrarlı ortama götürmek için statükoyu değiştirmek lazım. Bunun için de müzakere sürecine asılmak gerek. Bunu söylerken Kıbrıslı Rumların durumunu göz ardı etmiyoruz. Onu da çok iyi biliyoruz ama derdimiz Kıbrıslı Türkleri dünyaya, uluslar arası hukuka entegre etmek, izolasyonu kaldırmaksa, masada pozitif olup çalışmamamız gerek” diye konuştu. Bu bağlamda gerek Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, gerekse özel Temsilcisi Kudret Özersay’ın açıklamalarını kabul edilmez olarak niteleyen ve çok ciddi mantık hataları içerdiğini söyleyen Akansoy, statükodan anlaşılanın filli durum, adanın bölünmüşlüğü ve bu durum nedeniyle Kıbrıslı Türklerin yaşadığı mağduriyet olduğuna işaret etti ve “siz müzakereleri daha iyi yere götürmek yerine masadan kakarsanız, statükoyu nasıl ortadan kaldıracaksınız” diye sordu. Bir yandan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel danışmanı Alexander Downer’in raporu beklenirken diğer yandan sürekli olarak çözüm olmayacağına işaret edildiğini kaydeden Akansoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Madem öyle, o zaman BM tarafından kabul edilen bir makamda oturan kişi olarak Kıbrıslı Türklerin nereye gideceğine dair neden bize bir ışık yakmıyorsunuz?

Biz Sayın Özersay’a katılmıyoruz. Ortaya, Kıbrıslı Türklerin uluslar arası camia tarafından dışlanacağı alternatifi olmayan yeni bir durum çıkarıyor. Sayın Özersay sıkılmış olabilir, müzakere etmek istemiyor, argümanı tüketmiş olabilir buna saygı duyuyorum ama kaçarak izolasyon altında olduğumuz ortamda bizi daha da hapsedecek bir yaklaşımı kabul etmemiz mümkün değil. Cumhurbaşkanı ve Özersay CTP’nin ‘inatla müzakere ve mücadele’ görüşünü kabul etmiyor. O zaman alternatif ortaya koymalı ve kendi sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor.

CTP-BG parti Meclisi 2 gün önce oy birliği ile aldığı kararda gidişattan duyulan hoşnutsuzluk, tehlikeli sulara sürüklenilmekte olduğumuza işaret edildi ve Cumhurbaşkanı,  görevini en iyi şekilde yapmaya, yapamayacaksa görevi halka iade etmeye çağrıldı. Biz, bize sunulan yemeği kabul etmek zorunda değiliz, kabul etmiyoruz. Bunu hatalı olduğunu ilk günden beri anlatmaya çalışıyoruz. Biz halka hiçbir zaman yanlış ilgi vermedik, gerçekleri saklamadık. CTP’nin siyasi rolü, misyonu halka gerçekleri söylemeye devam etmektir.”

 

CTP Basın Bürosu