CTP-BG Genel Sekreteri Asım Akansoy, Ekim Ayında New York’ta gerçekleşecek zirve ile ilgili yaptığı değerlendirmede gelişmelerden kaygı duyduklarını bildirdi…

 Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Sekreteri Asım Akansoy, Kıbrıs sorununu çözmeye yönelik müzakerelerde tarafların şu anda yaptığının masadan kaçmama oyunu olduğunu vurguladı. “Sayın Eroğlu da son’dan söz ediyor ama anlaşılan o ki Sayın Eroğlu’nun beklentisi bizimkisiyle aynı değil” şeklinde konuşan Akansoy, Ekim’de New York’ta yapılması beklenen zirve için, “ümitli olmak istiyoruz, katkı koymak istiyoruz, cesaretli adım istiyoruz ama görüntü net de değil, olumlu da değil” diye konuştu.

Akansoy bu sabah Genç TV’de yayınlanan “Mehmet Davulcu ile Kıbrıs’ta Sabah” programında özellikle Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri değerlendirdi.

Programın başında, son günlerde Wikileaks belgelerinde adının yer alması ile ilgili soruya verdiği yanıtta sözü edilen iddiaların gayrı ciddi ve dedikodu nitelikli olduklarını kaydetti.  Akansoy, sözü edilen belgeler incelendiğinde ileri sürülen iddiaların şahıslara atfen yapılmış iddialar olmadığını da sözlerine ekledi. 

“EVLİLİKLE KAZANILAN DIŞINDAKİ VATANDAŞLIKLARA KARŞIYIZ”

2000 kişiye vatandaşlık verilmesinin gündemde olduğuyla ilgili haberlerle ilgili görüşü sorulan Akansoy, ise Kıbrıs Türk toplumunun yeni vatandaşlıkları kaldıracak alt yapı, sosyal, siyasal ve ekonomik durumu bulunmadığının altını çizdi ve “biz siyasi irademize vatandaşlıklarla müdahaleyi kabul etmiyoruz. Nüfusumuza uluslar arası meşruiyet kazandıran 20004 yılı baz alınmalı. Bunun dışındaki vatandaşlıklar evlilik yoluyla kazanılan vatandaşlıklar olmalı” diye konuştu. Bazı çevrelerin “başvuru haktır” diyerek söz konusu 200 kişiye vatandaşlık verilmesinde ısrarcı olduğunun hatırlatılması üzerine Akansoy, başvuru hak olmakla birlikte vatandaşlığın siyasi otoritenin uygun görmesi halinde verilebileceğinin altını çizdi. Akansoy, vatandaşlık dosyaları konusunda baskı olduğunun gözlemlendiğini de ifade ederek, bunun maaşların ödenmemesi ile de ilişkili olduğu görüşünü belirtti. Akansoy, vatandaşlıkla ilgili 2000 başvurunun Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği masasında durduğunu söyledi ve “Biz duruşumuzu Sayın Büyükelçiye söyledik. Bunun pazarlığı olmaz. Bu tasarruf tedbirine benzemez. Bu halkın varoluşuyla ilgili bir konudur” diye konuştu.

TÜRKİYE PAZARI BİZE KAPALI

Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın maaşların ödenmesinde yaşanan büyük sıkıtılar karşın “ekonomi iyiye gidiyor” şeklindeki yaklaşımını da değerlendiren Akansoy, “görünen o ki artık sistem tehlikede. Yani pazarlıklar karşılığı maaş ödeme ya da ödememe. Bu devlet ciddiyeti değil. Kendi kendini idame ettirecek bir ekonomi yeniden yapılandırılmalı” dedi.  Akansoy, ne devlet ne de ekonominin özelleştirmelerle kurtulmasının mümkün olmadığını da ifade ederek, “ülkenin esas meselesi siyasidir. Dünyaya entegre olup kendi kendini ikame ettirecek bir yapı oluşmalı. Bu olmasa bile sizi tanıyan ülkenin mali katkı yerine size pazarını açması gerekir. Pazar açık değil. Biz oradan maaş bekleyen ezik durumda olmamalıyız. Burada üretilen Türkiye’ye satılabilmeli” diye konuştu.

Türkiye ile olan münasebetlerde, iktidara talip olacak partinin kendi görüşünü ortaya koyup projelendirmesi gerektiğini kaydeden CTP-BG Genel Sekreteri, Türkiye ile ilişkilerin iki devlet arasındaki ilişkiler esasında yürümesi gerektiğini vurguladı. Akansoy, “biz toplum olarak kendi ciğerimizi kendi yapımızla kavurmaya hazır olmalıyız çünkü bu gidişat, gidişat değil” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı recep Tayyip Erdoğan’ın 2004 yılındaki referandumda Kıbrıs Türk tarafının verdiği “evet” yanıtını kendilerinin çıkardığı şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise Akansoy, bunun son derece yanlış bir yaklaşım olduğunu söyledi. Kıbrıs Türk halkının varlığının görmezden gelinerek adım atılmasının doğru olmadığına işaret eden Akansoy, aynı tutuma petrol krizinde de  tanık olunduğunu vurguladı. “Türkiye Cumhuriyeti büyük devlet, AKP var ve AKP ne isterse Kuzey Kıbrıs’ta o olur yaklaşımı Kıbrıs Türk halkı ve siyasetini edilgen bir duruma koyuyor” diye konuşan Akansoy, iradenin kabul ettirilmesinin şart olduğunun altını çizdi.

Anlaşma henüz Meclis gündemine getirilmeden Piri reis gemisinin Akdeniz’de araştırma başlattığına da işaret eden CTP-BG Genel Sekreteri, bir oldu-bitti yaratıldığını kaydetti.  Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun New York’ta BM Genel Sekreteri ile görüştüğünü söylemesine rağmen bu görüşmeyi destekleyecek bir fotoğraf yayınlanmadığına da dikkat çeken Akansoy, “nerede nasıl görüşüldü, öneri elden mi iletildi?” diye sordu. Yaşanan tüm gelişmelerin KKTC olarak tüm yönetimin sürecin tümüyle dışında olduğunu gösterdiğini de ifade eden Akansoy, Türkiye bir şey planladı, onlar da imzaladı. Bir plan çizildi, kıta sahanlığı sınırlandırması yapıldı ama Piri Reis orada değil, Güneyde. Burada da bir tuhaflık var. Üstelik Sayın Özersay, ‘bu anlaşma olmasa da Piri Reis’e, TPAO’na yetki verirdik’ diyor. O halde bu anlaşma neden yapıldı? Uzmanlara göre ‘Kıbrıs Cumhuriyetinin’ yaptığı anlaşma bağlayıcıdır. Yani olası çözümle ortaya çıkacak Federal Devleti de bağlayacak. Burada Türkiye dışarıda kalıyor. TC’nin bu hamleyi yapmasındaki esas amacı, devre dışında kalmasına istinaden şimdiden atılmış bir adım olarak görüyorum” dedi. Akansoy, CTP’nin söz konusu Kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşmasına yönelik kesin tavrının bu Çarşamba günü yapılacak olan parti meclisi toplantısında kesinleşeceğini de sözlerine ekledi.

 

 

CTP Basın Bürosu