Cumhuriyetçi Türk Partisi geçen hafta Lefke ve İskele’de gerçekleştirdiği eylemlerinin ardından dün akşam da Mağusa’daydı. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Genel Sekreter Erdoğan Sorakın, Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Milletvekilleri, belediye başkanları ve partililerin katıldığı eylem Mağusa Anıt Çemberinden başladı ve MAGEM önünde yapılan konuşmaların ardından son buldu. Eylemde, Ersin Tatar’ın Kıbrıs Sorununda ortaya koyduğu “ayrılıkçı” “iki devletli” politikası, UBP-DP-YDP Azınlık Hükümeti’nin vurdumduymaz tavırları, yokluk ve yoksulluk politikaları, hukuk tanımaz uygulamaları, Adalı cinayeti başta olmak üzere faili meçhul cinayetlerin üzerine gidilmemesi protesto edilerek hükümetin istifası bir kez daha istedi. “Vardık, Varız, Var Olacağız”, “Birleşik Federal Kıbrıs”, “İrade Ankara’da Değil Lefkoşada’dır”, “Hukukun Üstünlüğü ve Adalet”, “Laik ve Demokratik Eğitim”, “Gelecek bizimdir, biz planlayacağız”, “Karanlık değil, aydınlık” gibi pankartlar taşındı.
“Hükümet değil FELAKET!”
CTP Mağusa İlçe Başkanı Oktay Kayalp’ın hoş geldiniz konuşmasının ardından Genel Başkan Tufan Erhürman yaptığı konuşmada; “Sevgili arkadaşlar öncelikle hepinize çok teşekkür ediyorum. Bu sıcak havada bir kez daha yollardayız, bir kez daha sokaktayız. Sokakta olmak zorundayız arkadaşlar. Çünkü birileri Kıbrıslı Türkleri yok etmeye yemin etti ve bir hükümet kurdu. Ancak bu hükümet, hükümetten öte felaket oldu başımıza. Ama bunu başaramazlar. Unutulmasın ki biz ‘Vardık, Varız, Var Olacağız’.
“Bu memlekette taş üstüne taş, baş üstünde baş bırakmamaya ant içtiler…”
Erhürman, “Onlarca yıldır Kıbrıs Türk halkı olarak uğurunda mücadele ettiğimiz ne varsa hepsini yerle bir etmeye sanki da ant içtiler. Bu memlekette taş üstüne taş, baş üstünde baş bırakmamaya ant içtiler. Ama bizim de bir andımız var biz de andımızı tekrarlıyoruz biz hep vardık hep varız hep de var olacağız.”
“Barışın, çözümün anahtarı öyle eşit egemenlikmiş, iki devletli çözümmüş bunlara karnımız tok…”
Erhürman, “Kıbrıs Sorununda yeni yeni numaralar icat etmeye kalkıyorlar. İlk defa ben buldum deyip 50 yıllık tezleri ısıtıp ısıtıp önümüze sürüyorlar. Oysa bizim 50 yıllık tecrübemiz var. Bu memlekete barışın, çözümün nasıl geleceğini en iyi biz biliriz. Bizim deneyimimizden süzüldü ve geldi barışın çözümün anahtarı. Öyle eşit egemenlikmiş, iki devletli çözümmüş bunlara karnımız tok. Bu ülkeye çözüm gelecek, bu ülkeye barış gelecek ve nasıl gelecek biz biliyoruz. Çözüm iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federasyonla gelecek. 50 senedir bunu söylüyoruz, gerekirse 50 sene daha söylemeye devam edeceğiz. Ama minelayalar göründü hiç kimse 50 sene daha bekleyeceğiz sanmasın, barış da çözümde kapının arkasındadır emin olun dostlarım.”
“Demokrasi diyoruz, özgürlük diyoruz, eşitlik diyoruz ve kendi ayaklarımız üzerinde duracağız diyoruz.”
Erhürman, “Bizim elli yıllıdır peşinde koştuğumuz bir şey daha var. Biz evet barış diyoruz, çözüm diyoruz ama barışa ve çözüme kadar da asla durmuyoruz asla dinlenmiyoruz. Biz barışa ve çözüme ulaşana kadar da ondan sonrasında da demokrasi diyoruz, özgürlük diyoruz, eşitlik diyoruz ve kendi ayaklarımız üzerinde duracağımız bir yapı diyoruz. Hiç kimse boşuna uğraşmasın. Kıbrıslı Türklere siz yapamazsınız, sizden bir şey olmaz bu ülkede bir şey olmaz mesajını, telkinini hiç kimse vermeye kalkmasın. Biz insan kaynağımızı da, beşeri sermayemizi de, potansiyelimizi de biliyoruz. Kıbrıslı Türkler bu ülkede kendi ayakları üzerinde durmaya da, kendi kendini yönetmeye da muktedirdir. Çünkü Kıbrıslı Türkler hep vardı, şimdi de vardır, sonsuza kadar da var olacaktır.”
“Bu yürüyüş Kıbrıslı Türklerin hak ettiği yönetimi, barışı, çözümü ve federasyonu getirene kadar devam edecek.”
Erhürman, “Arkadaşlarım Lefke’den başladı, İskele’den devam etti, bu akşam Mağusa’dayız. Bunun ardından geriye kalan üç ilçemize de gideceğiz. Lefkoşa’da bu memlekette demokrasi diyen, eşitlik diyen, barış diyen, özgürlük diyen, biz kendi ayaklarımızın üzerinde duracağız ve kendi kendimizi yöneteceğiz diyen bütün yoldaşlarımızla bütün dostlarımızla buluşacağız. Bu yürüyüş, bu hükümet müsvettesini devirene kadar, bu ülkede Kıbrıslı Türklerin hak ettiği yönetimi getirene kadar ve elbette barışı, çözümü, federasyonu getirene kadar aralıksız devam edecek ve durmadan bıkmadan usanmadan hep beraber haykırmaya devam edeceğiz Vardık, Varız, Var Olacağız…”