Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin geçen hafta başlayan eylemleri, Lefke, İskele ve Mağusa’nın ardından dün akşam Girne’de gerçekleşen yürüyüşle devam etti. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, milletvekilleri, belediye başkanları ve partililerin katıldığı Ramadan Cemil Meydanı’ndan başlayan yürüyüş yapılan konuşmaların ardından son buldu.
“Bir hükumetle değil, bir felaketle, hatta giderek bir rezaletle karşı karşıyayız…”
Girne İlçe Başkanı Mehmet Kale Kişi’nin selamlama konuşması sonrasında söz alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, konuşmasında şunları söyledi: “Kıbrıs Türk halkı çok zor bir dönemden geçiyor. Var oluşu ile ilgili endişelerinin büyüdüğü bir dönemden geçiyor ve ‘Vardık Varız Var Olacağız’ demenin tam zamanı. Daha önce söyledik. Her şeyden önce bir hükümet ile değil, resmen bir felaketle, hatta bir adım öteye geçiyorum, giderek bir rezaletle karşı karşıyayız. Kıbrıs Türk halkı böyle kötü bir yönetimi asla hak etmiyor. Ve bunu çok yüksek sesle seslendirmemiz, duyurmamız gereken bir dönemdeyiz. Kıbrıs Türk halkı bu adada vardı, vardır ve var olacaktır. Ama bugün gerek Cumhurbaşkanlığı, gerekse hükümet tarafından ortaya konulan politikaların Kıbrıs Türk halkını var oluşunu geleceğe taşıma konusunda nasıl bir belirsizlikle, öngörülemezlikle, giderek endişeyle karşı karşıya bıraktığı açık. Hiçbirimizin halkımızı bu olumsuzluklarla baş başa bırakma lüksümüz yok. Bu hükumetin görevde kaldığı her gün Kıbrıs Türk halkının geleceğinden bir gün daha çalınıyor. Geleceğimizin daha fazla çalınmasına izin vermeyeceğiz!”
“Altı aydır Meclis’te ayak oyunları ve pazarlıklar sebebiyle nisap sorunu yaşanıyor”
Konuşmasına Meclis’te yaşanan nisap sorunu ile ilgili değerlendirmeleriyle devam eden Erhürman şöyle konuştu: “Ülkede hiçbir kurumun itibarını bırakmadılar. Meclis, UBP-DP-YDP azınlık hükumeti tarafından tarihinin en itibarsız konumuna düşürüldü. Bu hükumetin kurulduğu günden beri ayak oyunları ve bireysel çıkarlara dayanan pazarlıklar sebebiyle nisap sorunu yaşanıyor. Daha da kabul edilemez olanı bu sözde hükumetin Meclis’in yaşadığı nisap sorununun sorumluluğunu muhalefetin üzerine yıkmaya çalışmasıdır. Bunu yapmaya çalışanlar, bu hükumetin kurulduğu dönemde, ülke bütçesiz kalmasın diye muhalefetin Meclis’te sağladığı kolaylıkları ve hükumete mensup milletvekilleri sağlık sorunu yaşadığında nisaba verdiği desteği dahi unutuyor veya unutturmaya kalkıyorlar.
Ama bugün gelinen noktada elbette muhalefet kendi çıkar çatışmaları nedeniyle nisap sorunu yaşayan bu hükumete nisap desteği vermiyor, vermeyecektir. Çünkü bu hükumet, kendisine halkın çıkarları doğrultusunda verilen nisap desteğine karşın, Anayasa’yı, Meclis içtüzüğünü fütursuzca ihlal etmekten, Meclis’te kalkan yirmi yedi ele güvenerek muhalefeti yok saymaktan ve ‘benim çoğunluğum var ne istersem yaparım’ demekten asla geri durmadı. Anayasa ve yasaya göre Haziran’da yapılması gereken seçimi dahi yaptırmayarak bu ülkenin demokrasi tarihine kara bir leke sürdü. Anayasa’yı, yasaları ve içtüzüğü Meclis’te kalkan yirmi yedi elle çiğneme cüretini gösterenler, Meclis’i açmak söz konusu olduğunda, kişisel pazarlıklar sebebiyle aynı yirmi yedi eli bulamayınca sorumluluğu muhalefete yüklemeye, sorumluluk Meclis’in tamamına aitmiş gibi göstermeye kalkıyorlar. Amacın ne olduğu bellidir. Amaç, Meclis’in itibarını yerle bir ederek, halkımıza, ‘bizden bir şey olmaz. Bu memleketten bir şey olmaz’ mesajı vermektir. Amaç, Kıbrıs Türk halkının öz güvenini zedelemektir. Amaç, Kıbrıs Türk halkına ‘ben daha iyi yaparım’ demeye yüzleri kalmayanların, “Biz kötüyüz ama onlar da kötü. Onun için bizi seçin. Biz yönetemesek, bu ülkede toplumsal düzeyde hiçbir iş yapmasak da sizin bireysel işlerinizi hallederiz” mesajını iletmektir. Bilmeleri gereken tek bir cümledir: Kıbrıs Türk halkının da CTP’nin de böyle softa şaşırtmalarına karnı toktur!”
“Kıbrıs sorunuyla ilgili gerçekçi olmayan formüller statükonun devamını sağlamaya yöneliktir…”
Konuşmasında Kıbrıs sorunuyla ilgili gelişmelere de değinen Erhürman, “Cumhuriyetçi Türk Partisi kurulduğu günden bu yana aralıksız olarak bu adada kapsamlı çözüm, barış ve istikrar mücadelesi vermiştir. CTP’nin elli yıllık mücadele tarihinden süzülen deneyimi, bu ülkede kapsamlı çözümün anahtarının iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm olduğunu açıkça göstermektedir. Gerçekçi olmayan formüller önererek ülkede statükonun, belirsizliğin, istikrarsızlığın ve öngörülemezliğin devamını sağlamaya çalışanların bu çabaları asla sonuç vermeyecektir” dedi.
“Kutlu Adalı cinayeti ile ortaya çıkan yeni verileri unutturmalarına izin vermeyeceğiz…”
Konuşmasına Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili gelişmeleri değerlendirerek devam eden Erhürman, şunları söyledi: “Öyle basiretsiz bir yönetim ile karşı karşıyayız ki Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili çok ciddi emareler ortaya çıkmışken, tanıklıklar, ifadeler ortaya çıkmışken Türkiye Cumhuriyeti’nde soruşturma başladı diye buradan oraya teşekkür etmekten başka hiçbir şey yapmaya niyeti yok.
Meclis’te oy birliğiyle kurulmasına karar verilen Araştırma Komitesi’nin kurulmasını dahi Komite’de çoğunluğa sahip olma ısrarıyla engelliyorlar. Soruyoruz. ‘Niye çoğunluk istiyorsunuz? Derdiniz raporun gerçekler ışığında hazırlanmasını engellemek mi?’ Her konuda olduğu gibi bu konuda da yanıt yok! Dertleri bu konuyu da zamana yayarak unutturmak. Ama başaramayacaklar. Kıbrıs Türk demokrasi ve insan hakları tarihi açısından büyük bir yara olan bu olayı unutturmalarına izin vermeyeceğiz.”
“Ekonomi çökmüş, işsizlik, yoksulluk görülmemiş noktalara ulaşmışken ‘hükumet’in böyle bir gündemi dahi yok…”
Konuşmasını ekonomiyle ilgili değerlendirmeleriyle tamamlayan Erhürman bu konuda şunları söyledi: “Bu memlekette binlerce insan işsiz kaldı. Binlerce iş yeri kapandı. Kasaplar hayatlarında ilk defa 10 TL’lik kıyma isteyen müşterilerle karşı karşıya kaldıklarını anlatıyor. Turizmde, yükseköğretimde, inşaat sektöründe alarm zilleri çalıyor. İnsanlarımız her gün biraz daha yoksullaşıyor. Ama bunlar hükumetin derdi bile değil. Hükumet, hayat sürekli olarak pahalılaşırken, hem de hukuka aykırı olduğunu bile bile hayat pahalılığı ödeneğini de durdurarak insanları daha da yoksullaştırmaya, piyasadaki talebi daha daraltmaya çalışmakla meşgul. Bunun dışında ne ekonomi ne de maliye konusunda herhangi bir projeleri var. Bu halka yapabilecekleri en büyük iyilik bir an önce çekip gitmeleridir. Bir an önce çekip gitsinler ki, krizden çıkış stratejisini geliştirecek, uzun vadeli ekonomik, sosyal, kültürel kalkınma planlarını hazırlayıp yürürlüğe koyabilecek, Kıbrıs Türk halkının iradesine sahip çıkabilecek bir hükumeti halkımız göreve getirebilsin. Bir an önce gitsinler ki halkımız daha fazla zaman kaybetmesin. Saçma sapan, günübirlik çıkar kavgalarıyla değil, halkın sorunlarıyla, gerçek gündemiyle uğraşabilsin. Görevde kaldıkları her gün bu halkın geleceğinden bir gün daha çalınıyor. Buna asla izin vermeyeceğiz.”