CTP-BG Eğitim Sekreteri mehmet çağlar, Kıbrıslı Türkler üzerinde çeşitli senaryolar yazılarak farklılıkların yok edilmesine

 CTP-BG Eğitim Sekreteri mehmet çağlar, Kıbrıslı Türkler üzerinde çeşitli senaryolar yazılarak farklılıkların yok edilmesine çalışıldığına dikkat çekerek buna asla izin verilmeyeceğini vurguladı.

 
Çağlar konuyla ilgili basın açıklamasında şunları söyledi:
 
Ülkemizde, UBP’nin tek başına hükümeti kurduğu günden beridir, organize bir şekilde olduğu izlenimlerini yaratan çeşitli kaygı verici olaylar yaşanmaktadır. Daha bakanlığındaki ilk günden, ortaokullarda seçmeli ders olarak okutulan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinin zorunlu hale getirileceğini açıklayan Sayın Bakan Dürüst devamla, “Kıbrıs Tarihi” ders kitaplarının da değiştirileceğini duyurdu. Ardından bir büst krizi yaratılarak, aşırı milliyetçi,  şoven nutuklar atıldı ve çözüm isteyenlere adres olarak Güney Kıbrıs’a gidip yaşamaları söylendi. 
 
Daha sonra da,  Din İşleri Dairesi Başkanı Sayın Suiçmez’in laikliği sıfırlayarak ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın görev alanlarına dalarak yarattığı “Kuran Kursları” krizi patlak verdi.
 
Sayın Suiçmez’in farklı inanışlardaki insanlara ve onların inanç ve kültür tarihlerine yönelik olarak sarf ettiği sözler ise kamuoyunda şaşkınlık ve tepki yarattı. Bütün bu adımlardaki amacın Kıbrıslı Türkleri “tek tipleştirmek” ve “farklı düşüncelere yaşam şansı tanımamak” olduğu giderek daha da berrak bir şekilde görülmeye başlandı
.
10 Ağustos pazar gecesi Işık Kitapevine yapılan saldırı ve bunun neticesinde gece karanlığında acımasızca ve pervasızca yakılan kitaplar, UBP’nin ilk 100 günlük hükümet döneminde yürütmüş olduğu politikalar ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın attığı ayırımcılığı körükleyen ve anti-laik adımlardan vazife çıkaran birtakım “karanlık” kişilerin, Kıbrıs Türk Halkını çatışma içerisine itmek ve provokasyonlarla kutuplaşmalar yaratmak amacı ile düşünceye, özgürlüğe, insana ve farklılıklara tahammülsüzlüğün neticesinde olmuştur. 
 
Tarihin her döneminde baskıcı rejimler ve insanlar kitaplara ve farklı düşüncelere karşı olmuşlardır. Baskıcı rejimlerin ve faşizmin en tehlikeli boyutudur kitaba ve düşünceye yapılan saldırılar. 
 
Işık Kitapevi’ne saldırıp kitap yakanların eylemi, bilgi akışının ve aydınlığın engellenmeye ve yok edilmeye çalışıldığı saldırgan ve provakatif bir eylemdir. Bu eylemi organize edenler olsa olsa,  Kıbrıs Türk Halkını sindirmek, gözdağı vermek, kutuplaştırmak, çatıştırmak ve yok etmek amacını güden, içlerinde insan sevgisi olmayan ve barış karşıtı hoşgörüsüz gruplar olabilir. Unutulmamalıdır ki kitap yakmak insana sıkılan kurşundan daha da tehlikelidir. Kıbrıs Türk insanı bu olaylar karşısındaki tepkisini gösterirken tam da onların beklemediği bir kararlılık, rasyonellik, birliktelik, dayanışma ve bütünlük içerisinde olacak ve karanlıklarda kitap yakan zihniyeti demokrasi mücadelesi ile alaşağı edecektir.
 
Yüzyıllardır farklı inanışların bir arada yaşadığı ülkemizde, UBP hükümetinin Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Dürüst’ün “Din Dersleri”, “Kuran Kursları” ve “Tarih Kitapları” konularında almış olduğu kararlardan dönmesi yaşanan son olaylardan sonra daha da elzem olmuştur.
 
Kitapların yakılmasının ardından, Talim Terbiye Dairesi Müdürü’nün açıklamaları ile, 6. Sınıflarda okutulan “Kıbrıs Tarihi” dersinin müfredattan çıkarıldığı ve yerine “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinin zorunlu olarak eklendiği öğrenilmiştir. Kıbrıs Tarihi dersinin müfredattan çıkarılması kesinlikle kabul edilemez bir olaydır ve böylesi bir gelişme Kıbrıslı Türklerin geleceğine sıkılmış ikinci bir kurşundur. Din Derslerini seçmeli durumdan  zorunlu duruma getirmek için müfredattan Kıbrıs Tarihi dersini çıkarmak hangi laik, yurtsever ve çağdaş anlayışın ürünü olabilir?
 
Son olarak 11 Ağustos salı akşamı İstanbul’dan kalkıp Ercan’a inen uçaktan 200 kadar 10-15 yaşlarında çoğu başörtülü küçücük çocukların inmesi ve bunların organize bir şekilde Türkiye’de katıldıkları Kuran Kurslarından döndüklerinin öğrenilmesi, hem de geçtiğimiz haftalarda Sayın Eroğlu’nun “bu çocukların gideceklerini öğrendim ve gidişlerine engel oldum, işte bu nedenle KKTC’de de bu kursların yapılması gerekir” diye açıklamasına rağmen, kimlerin organizesi ile bu kurslar için bu çocukların Türkiye’ye götürüldükleri araştırılıp kamuoyuna açıklanmalıdır.
 
100 günde yaşanan bu türden olaylar göstermektedir ki, Kıbrıslı Türkler üzerinde çeşitli senaryolar yazılmakta ve farklılıkların yok edilmesine çalışılmaktadır. CTP-BG olarak Sayın Dürüst’ün ve UBP hükümetinin Kıbrıs Tarihi, Din Dersleri ve Kuran Kursları özelinde almış oldukları kararları ve atmış oldukları adımları kabul etmemiz ve onaylamamız söz konusu olamaz. UBP’nin almış olduğu kararlar neticesinde yaşanan olayları şiddetle kınadığımızı ve sorunlara çözümün ancak demokratik hoşgörü ve ortak akıl yolu ile bulunabileceğini basın kanalıyla tüm kamuoyuna duyururuz.