Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer,…

 Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, UBP Hükümeti işe çok yanlış bir noktadan başladığının altını çizerek, Sayıştay Değişiklik Yasası ile ilgili olarak Bakanlar Kurulunun alelacele aldığı kararın, her şeyden evvel genel hukuk kuralları ile yasa tekniği ve Anayasal teamüllere aykırılık taşıdığını vurguladı.

 
CTP-BG genel Başkanı konuyla ilgili açıklamasında şu görüşlerin altını çizdi:
“Çünkü Sayıştay devletin gelir ve giderlerini denetleyen Anayasal bağımsız bir organdır. Bağımsız bir kurum olan Sayıştay, değiştirilmiş şekli ile 18/1978 Sayıştay yasası çerçevesinde görev yapmaktadır.
Bu yasayı yürütme yetkisi ise Başbakanlığa değil, Sayıştay Başkanlığına aittir.
 
Dolayısı ile yasayı yürütme yetkisi olmayan bir makamın, yani Başbakanlığın -ki kendisi de Sayıştay’ın mali denetimine tabidir – Sayıştay Yasasını yürütme yetkisi olan makamla, yani Sayıştay Başkanlığı ile görüşmeden yasa değişikliği hazırlama girişimi, genel hukuk ilke ve kuralları ile bağdaşmaz.
Bunun yanı sıra Sayıştay’da görev yapan tüm personel kamu görevlisidir. Bu bağlamda genel Kamu Görevlileri yasasındaki kurallar Sayıştay’ı da kapsamaktadır.
 
Kamu Görevlileri Yasasının genel kuralları onları da kapsadığından, ilgili Sayıştay yasasında yapılacak olan değişikliğin, öncelikle Sayıştay Başkanı Başkanlığında toplanacak olan teknik kurulda görüşülerek Bakanlar Kuruluna sevk edilmesi gerekmektedir. Sayıştay’ı, Teknik Kurulu atlayarak, Bakanlar Kuruluna hem de emrivaki yaparcasına, yasa sevk etmek, sonuçta Anayasal demokratik yapıya ve güçler ayrımına aykırıdır.
Bu tavır, Anayasanın güçler ayrımını darbelediği gibi, sonuç itibarı ile makamları, “seçilmiş padişah” durumuna dönüştürür. Bu da demokrasinin zedelenmesini ve demokratik birliği sarsar.
 
Ayrıca, Anayasanın 132. maddesi Sayıştay’ın görevlerini belirlemektedir. Bu yüzden ilgili maddede yer alan ve bu görevleri yürütecek olan Sayıştay makamlarının nitelikleri, atanma ve kuruluşu ve işleyişini de yasa ile düzenlediğini açıkça yazmaktadır.
 
Bu bağlamda 7/1979 sayılı Kamu Görevlileri yasası da açıkça kamu görevlisinin tanımını yapmaktadır. Sayıştay da kamu görevlileri yasasının genel kuralları ve ilkeleri ile bağlı olduğuna göre, ilgili yasanın 131 madde (1) işlemektedir. Bu da açıkça şöyledir.
 
“Bu yasanın uygulanması dolayısıyla ortaya çıkabilecek kurumsal sorunlarda ve kurumlara bağlı kamu görevlilerinin ödevleri, hakları, çalışma koşulları yükümlülükleri ve kamu hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili konularda ve bu konuların düzenleyicisi nitelikteki yasa, tüzük ve yönetmenliklerin hazırlanmasında idare; her kurum bünyesinde aşağıda belirtilen temsilcilerden oluşacak teknik kurulların görüşlerine başvurmak ve bu görüşler çerçevesinde düzenlemeye gitmekle yükümlüdür”.
 
İşte yasa açıkça bunu emretmesine karşın UBP Hükümeti, hem Sayıştay ki Bağımsız bir organdır ve kendi yasasını yürütmekle yetkilidir, bu Bağımsız Kurumun dışında yasanın yürütmesinden sorumlu olmayan makam olarak yasayı değiştirmeye hem de kamu görevlileri yasasının amir hükmüne karşın teknik kurları da dışlayarak dayatmacı bir tavırla hareket etmektedir.
 
Bu başlarken, yasa Anayasa ve demokratik hukuk teamüllerini takmayacağı anlamına gelmektedir. Bu Anayasal kurumlara dayatmacı bir anlayışla darbe yapmakla eşdeğerdir.
Bu yüzden hükümeti bir kez daha düşünmeye ve bu yanlış adımdan geri durmaya çağırmayı bir görev saymaktayız.
 
Ekonomik, siyasi sorunların önde olduğu bu aşamada, gereksiz siyasi tartışma ortamlarından uzak durmak ve yapıcı bir ortama katkı sağlamak herkesin, en başta da sorumlu hükümetin görevi olmalıdır.
 
Hiç kimse ve makam, kendini yasaların genel hukuk ilkelerinin ve Anayasal kuralların üstünde göremez…”