Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, …

 Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, Çin’in Sincan eyaletinde meydana gelen olayların üzücü ve düşündürücü olduğunu belirterek, Kıbrıs’taki halkların Çin’de yaşanan bu üzücü olaylardan, günümüzde globalleşen dünyanın en büyük sıkıntılarından biri olan mikro ve makro milliyetçiliğin ne denli tehlikeli bir özellik taşıdığının derslerini çıkartması gerektiğini kaydetti.Sincan’daki olayları değerlendirdiği yazılı açıklamasında Soyer şunları kaydetti:

 
“Çin’in Sincan eyaletinde meydana gelen ve yüzlerce insanın ölümü, binlercesinin ise yaralanması ile sonuçlanan hadiseler son derece üzücü ve düşündürücüdür.
 
Her şeyden evvel ekonomide dünya ile bütünleşme çerçevesinde atılan ve gerçekleşen adımların; kaydedilen açılımlar, evrensel insan hakları, demokrasi ve halkların siyasi eşitliğine dayalı gelişmelerle bütünleşmediğinde, istenilen huzurun oluşmadığı ortaya çıkmaktadır.
 
Sistemler, rejimler ve devletler ne olursa olsun, eğer demokrasi ve farklı dil, din ve kökenlere ait insanların demokratik birlikteliği, hak eşitliği temelinde sağlanamazsa, orada mikro ve makro milliyetçiliğin yıkıcı etkilerinin yaşanacağı yeniden ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Bu yüzde Çin’de meydana gelen bu üzücü gelişmelerden ötürü hayatlarını kaybeden ister Uygur isterse Han kökenine mensup olsun insanların hayatlarını kaybetmelerinden son derece üzüntü duymaktayız.
Çin gibi büyük ve BM Güvenlik Konseyi üyesi bir ülkenin kendi içinde sosyalist değerlerin temelini oluşturan halkların özgürlüğü ve demokratik birlikteliğine hala demokratik bir sentez üretememiş olması ise son derece üzücüdür.
 
Uygurların ve Han kökenine sahip olan insanların siyasi ve toplumsal değerlerine özgürce ve kardeşçe hak eşitliği temelinde kullanabileceği bir ortam, dar milliyetçiliğin üremesinin engelidir.
Bu yüzden bu gelişmeler bize, güç ne isterse olsun; halkların kendi değerlerini baskı altına alma çabasının sonuç itibarı ile bunu yapan hakim unsurun kendi insanını da faşizan eğilimlere sürükleyeceğini göstermektedir..
Nitekim, paramiliter grupların Uygur bildikleri insanlara dönük, yolda sokakta yaptıkları insanlıktan uzak saldırganlık bunun son örneğidir.
 
Biz Kıbrıs’ta bunun acısını çok yaşadık. Bu gün Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayı diye aradığımız insanlar, dar milliyetçilik yükseldiğinde, medeniyet geçmişi ne kadar derin olursa olsun, insanların nasıl saldırgan olunduğu bizim yaşanmış gerçeğimizdir.
Bu gerçekle yaşamış Kıbrıslı  halklar olarak biz, Çin’de yaşanan bu üzücü olaylardan, günümüzde globalleşen dünyanın en büyük sıkıntılarından biri olan mikro ve makro milliyetçiliğin ne denli tehlikeli bir özellik taşıdığının derslerini çıkartmalıyız.
 
Sorunun çözümsüzlüğünün sürdüğü bu aşamada, bunun önemi bizi daha da düşündürmelidir..
Çin’de, bir an evvel Uygurların kültürel ve diğer haklarının; Han kökenine mensup insanlarla demokratik ve siyasi eşitlik temelinde özgür bir ortamda yaşayabilecekleri, özgür ve demokratik bir ortamın gelişmesi herkese fayda sağlayacaktır.
 
 İnsan hakları, demokratik hukuk devleti ve halkların siyasi eşitlik içinde demokratik birliktelik içinde yaşayacakları gelişmelerin  önemi olduğu ortaya çıkmaktadır.
 
Bu yüzden Kıbrıs’ta siyasi eşitlik temelinde farklılıkların demokratik birlikteliğini içerecek olan bir federal ilkelerdeki çözümün önemi daha bir ortaya çıkmaktadır.”