CTP-BG Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, halka vaatler vererek iktidara gelen UBP’nin şimdi bu vaatlerin tam tersini yaptığını vurguladı

 CTP-BG Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, halka vaatler vererek iktidara gelen UBP’nin şimdi bu vaatlerin tam tersini yaptığını vurguladı

 
Siyasal yaşamımızda son derece ilkesiz bir süreci yaşamaya başladık. Kıbrıslı Türklerin bu günlerde ekonomisini ve sosyal yaşamını olumsuz olarak etkileyen yapısal sorunların yaratıcısı olan UBP, şimdi kendi iktidarını sürdürmek için tüm etik değerleri de ayaklar altına almaya başlamış bulunmaktadır.
19 Nisan seçimlerini yaşadık. Seçim öncesi de UBP hep krize oynamaya çalışmıştı.  18 ay süren Meclis Boykotu bunun en somut göstergesi idi.
 
Böylece hem sorunların tartışılmasını engeledi. Hem de hayatın her alanında, sırf iktidarı yıpratmak ve kendine yol açmak içinde ülke gerçeklerine uygun olmayan popülist söylemlerle siyaset yaptı.
Sonuç itibarı ile hem seçim öncesi, hem de seçim süreci boyunca halkımıza bol bol vaatlerde bulundu.
Örneğin elektrik fiyatlarını düşüreceğinden, araç ruhsatlarında %50 indirim yapacağından söz etti. Ayrıca ülkede demokratik bir tartışma ortamı içinde kamu harcamalarını düzenlemek maksadı ile Meclise sunulan belli yasaları, “hak gaspı olarak” yorumlayıp, gelişi güzel bir söylemle siyaset yapmaya çalıştı.
 
Ülkenin temel meselelerini çözmek için 19 Nisan erken seçimlerinde, CTP BG olarak bu temel meselelerin tartışılmasını istedik. Bunun için seçim kampanyası boyunca gerek kamu maliyesinin düzenlenmesi, gerekse diğer sorunlarla ilgili olarak gerçekçi söylemlerle halkın önüne çıktık.
 
Ancak UBP ve Başkanı Dr Derviş Eroğlu tüm seçim kampanyası boyunca bu gerçekçi tartışmayı, içi boş vaatlerle, insanlarımıza temelsiz ekonomik vaatlerle boşalttı.
Halka, elektrik tarifelerinin düzenlenmesinde, esasın petrol fiyatları olduğunu söylememize karşın, elektrik fiyatlarının “beceriksizliğimizden” ötürü yükseldiğini söyledi ve elektrik fiyatlarında ciddi düşüş yapacağı vaadini verdi.
 
Oyları aldı, tek başına hükümet oldu.
Bu kez halka açıkça, elektrik fiyatlarının petrol fiyatlarına bağlı olduğunu söyleyip, düşüşe gidemeyeceğini açıkladı.
Araç ruhsatlarında %50 indirim vaat etti. Ama indirim yerine, ceza almayan araçların ruhsat çıkmasında uygulanan ilk yıl %10, ikinci yıl %20 olan muafiyeti de kaldırarak, üstelik yakıt depolarının dolu olarak hesaplanacağını ve bunun da 30 kilo olduğunu yasaya yazarak, sınırda bulunan pek çok aracı bir üst dilime geçirtecek düzenleme ile birlikte; indirim derken, bindirim yaptı.
 
Aynı şekilde zamanında eşel mobil uygulamasında periyotların ihtiyaca göre 3 ay, 4 ay ve 6 aylık periyotlara göre düzenlenmesi niyeti ile halkın tartışılmasına getirilen yasa önerisine dönük tam bir haçlı seferi başlattı. Bunu Eşel Mobil’in kaldırılması olarak takdim etti. Konu ile ilgili endişesi olan tüm kesimlerle bir diyalog kurularak tartışılması yerine, herkese temelsiz vaatler yaparak seçilmesi halinde bunu kaldıracağı vaadini verdi.
Seçimlere giderken sendikalara verdiği yazılı taahhüdünde bu yasaları geri alacağı sözünü imzalı olarak verirken bu vaatleri seçim bildirgesine de yazdı.
 
Halka bu vaatleri vererek seçimlerde belli bir başarı gösteren UBP iktidarı diğer vaatleri gibi bunun da tersini yaptı.
Üstelikte hem Meclisi, hem de tüm sivil toplum örgütlerini ve sendikaları yok sayarak, böyle temel bir düzenlemeyi Meclisten kaçırtarak, “Kanun Gücünde Kararname” ile düzenlemeye kalktı. Yani Halk iradesinin en temel organını devre dışı bıraktı.
 
 Üstelikte bu kararnameyi Meclis tatilinin bir gün öncesinde, Bakanlar Kurulundan geçirdi. Resmi Gazete de bastı, ama ülkeye duyurusunu Meclis tatile girdikten sonra ve 20 Temmuz Kutlamalarının telaşı içinde açıkladı. Gözden kaçırarak bunu yaptı. 
 
Tam bir DARBECİ MANTIK!
 
Artık UBP seçimlerde halka verdiği sözlerin tamamen tersini yapan, yani insanları aldatarak işbaşına gelen bir iktidar olduğunu kanıtlamıştır. Yani demokratik etik meşruiyetini tartışmalı bir hale sokmuştur. Oy almak için boş vaatler yapan ve daha yüz günü dolmadan yüzündeki boyalı maskeyi kendi eli ile çekip alan bir iktidar oldu.
Siyaset sahnesi sahte maskelerle dolaşılan bir sahte balo değildir.
 
Ülke gerçeği ne ise, risk de taşısa en gerçekçi düşünceleri, başka görüşlere de ayni hakkı tanıyan; seviyesiz popülist söylemlerle değil, ekonomik akla, evrensel demokratik değerlere dayalı önermelerle bütünleştirerek yapılacak tartışmalarla sıkıntıların aşılabileceği yeniden ortaya çıkmıştır.
 
UBP şimdi seçimlerde verdiği sözleri, hem de 100 gün dolmadan tersini yapan ve etik varlığını ortadan kaldıran bir iktidardır. Meclisten kaçarak aldığı bu karar, yeni anti- demokratik adımların sanki ilk habercisidir. Ancak unutmamalıdır ki artık ortam 2003 öncesi gibi değildir.