CTP döneminde Devlet İhale Tüzüğünün 3(2) maddesine dayanılarak yapılan hizmet …

 CTP döneminde Devlet İhale Tüzüğünün 3(2) maddesine dayanılarak yapılan hizmet alımlarını düzenlediği basın toplantısında, “belli firmalara para aktarma” diye karalayan Eroğlu’nun şimdi aynı maddeye dayanarak hizmet alımına gittiğini kaydeden CTP-BG Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer UBP Genel başkanı Eroğlu’nun mesnetsiz iddialarını kendi eli ile çürüttüğünü vurguladı.

 
Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel, Başkanı Ferdi Sabit Soyer, seçim öncesi ve seçim döneminde “çare bendedir” diyen UBP’nin, seçim sonrası onca zaman geçmesine karşın, hala sıkıntılara tespit ve çare koyamadığını,  aldığı kararlarla CTP-BG’ye yönelik iddialarını kararlarla kendi elleriyle çürüttüğünü vurguladı.
 
CTP-BG Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, CTP Basın Bürosu aracılığıyla yaptığı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
 
“Tüm dünyada çok önemli bir kriz yaşanmaktadır. Nitekim bu krizin etkisi ile AB alanında ve dünyanın pek çok ülkesinde ekonomilerde ciddi bir küçülme yaşanmaktadır. AB üyesi ülkelerden Litvanya ve Letonya’da ekonomide dramatik küçülmeler yaşanıyor. Aynı şekilde Fransa, Almanya gibi güçlü ülkelerde de %3 ile %5 arasında küçülmelerin yaşandığı bir gerçektir. Türkiye’de ilk üç aylık verilere göre ekonomide %13’lük bir küçülme olduğu ortadadır.
 
2003’te halkımızın mücadelesi sayesinde sınır kapılarının açılması ve 2004 Referandumunun pozitif etkisinin de ivmesi ile ekonomimizde önemli bir gelişme yaşanmıştır.
 
Ancak bu gelişme, özellikle Kıbrıs sorununun çözüm dinamiğinde oluşan hız kesilmesinin yanı sıra, yapısal sorunlarımızın getirdiği ağırlık ve dünya ekonomisinde meydana gelen global krizin de etkisi ile ekonomimizde, önce durgunluk, sonrada küçülmeye dönüşmeye başlamış bulunmaktadır.
 
Hal böyle olmuş olmasına karşın, seçim öncesi ve seçim döneminde tüm bu gerçeklerden kaçarak popülist söylemlerle iktidara talip olan ve “çare bendedir” diyen UBP, seçim sonrası onca zaman geçmesine karşın, hala sıkıntılara tespit ve çare koyamamış bulunmaktadır.
Seçim öncesi ve sırasında, “programım hazırdır ve formülüm de elimdedir” diyen UBP liderliğinin, her hangi bir hazırlıklarının olmadığı tek başına hükümet olunca ortaya çıktı. Bunun kanıtı kendi aldıkları karardır.
Bakanlar Kurulu, (E-194-2009) sayılı kararı ile “KKTC ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntıların aşılması ve geliştirilmesine yönelik alınması gereken önlemlerin saptanması ve uygulanmasına yönelik strateji belirlemek ve ekonomik alandaki mevzuatın AB müktesebatına uyumlaştırılmasını sağlamak üzere”; bir şirketten hizmet alımı yapılmasına karar vermiştir.
 
Burada sırası ile konuları ele alıp değerlendirmemiz gerekmektedir.
 
1.Başbakan Sayın Eroğlu başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, söz konusu şirketten Devlet İhale Tüzüğünün 3(2) maddesine dayanılarak hizmet alımı yapılmasına karar vermiştir.
 
Bu yasal bir karardır. Ancak burada en ilginç olanı, geçmişte de iktidarların ülkede hizmetlerin sürmesi adına başvurmak zorunda kaldıkları bu maddeye bağlantılı olarak; CTP döneminde bu maddeye dayanarak almak zorunda kaldığımız bazı kararları, Sayın Eroğlu’nun düzenlediği basın toplantısında, “belli firmalara para aktarma” niyeti şeklinde karalamasıdır. Şimdi eskiden de yapmak zorunda kaldığı gibi, aynı maddeye dayanarak bu kararı almış bulunmaktadır. Mesnetsiz iddialarını kendi eli ile çürütmesinden daha ilginç bir durum yaşanamazdı.
 
Diğer bir deyişle; gerek bizim hükümetimizden önce ve gerekse bizim hükümetimizden sonra UBP hükümetlerinin başvurdukları Devlet İhale Tüzüğünün 3(2) maddesine göre uygulamalar Sn Eroğlu’na göre yasal oluyor, ancak arada bizim hükümetimizin aynı maddeye dayanarak yaptığı uygulamalar ise yasa dışı, şaibeli ve arsızlık, hırsızlık oluyor. Sn. Eroğlu’nun terazisi böyle tartıyor!
 
2.Ancak en üzücü ve düşündürücü olanı ise;
 
a.On yıllarca hükümette kalan UBP’nin ülke sorunları hakkında ve bilhassa sorunların çözümleri ile ilgili olarak herhangi bir görüş, düşünce ve projelerinin olmadığı ortaya çıkmıştır.
 
b.CTP kadrolarını “beceriksiz” olarak niteleyip kendilerinin “becerikli” kadrolarının mevcut olduğunu iddia ederek hükümete gelen UBP’nin, yaşadıkları kendi ülkelerinin ekonomik sorunlarını etüt ve analiz edecek, öneriler yapacak bilgi ve birikimden yoksun olduklarının ilanıdır.
 
Konuyu biraz daha açacak olursak:
 
1.KKTC’den bir üniversiteler adası diyerek övündüğümüz bir dönemde KKTC ekonomisi ile ilgili olarak, sanki bu ülkenin akademisyenlerinin eli armut toplarmış misali hizmet alımına gidilmesidir. Yoksa bu ülkenin akademisyenlerinin memleketleri ile ilgili olarak bir düşünceleri olmadığına mı inanılıyor?
 
2.Ülkemizin herkesin takdirini toplayan DPÖ ve YAGA gibi kuruluşları vardır. Yoksa buralarda yeterli bilgi birikimi olmadığına, ya da bu kurumların KKTC ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntıları bilmediğine mi inanılıyor?
 
3.KKTC’de AB Koordinasyon Kurulu gibi bir kurumumuz vardır. Üstelik de bu Kurumumuz tüm devlet birimlerimiz, uzmanlarımız sivil toplum örgütlerimiz ile birlikte AB ile Türkiye’nin teknik yardımını alarak yaptığı AB Müktesebatına Uyum Programı vardır. Bu nasıl göz ardı edilir ve AB uyumu için hizmet alımı yapılır?
 
4.Üstelik dünyanın en saygın kuruluşlarından olan Dünya Bankasının ülkemizde yaptığı çalışmalar sonrasında hazırladığı müthiş bir de rapor vardır.
 
Ayrıca bu rapor Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinin düzenlediği çalışmalarda enine boyuna da ele alınmıştır.
 
Ülkemizde pek çok sivil toplum örgütü yanında, görüşlerini halkla paylaşan pek çok aydın, düşünür vardır. Bunların sıkıntılarımız dahil, çıkış yolları ile ilgili oluşturdukları önemli bir entellektüel birikim mevcuttur.
Ülke ekonomisisin  büyük sıkıntılardan bir tanesinin de, ekonominin yeterince kayıt altına olmadığı gerçeğidir.. 
 
Hal böyle olmuş olmasına karşın hizmet alımı yapılacak şirketin, basında yer alan tesbitlere göre, 2006-2007 -2008’de KKTC Kurumlar Vergisi için beyan vermediğidir..
Bu son derece sakıncalıdır. Çünkü devlete beyan verip vergisini ödeyen şirketlerin, her ay maaşından vergi kesilen çalışanların, esnafın ve çiftçinin devlete beyan dahi sunmayanların verecekleri akıl ile “Alıncak Önlemlerin” hedefi olmasını asla kabul edilmez buluyoruz.
 
Elini Taşın Altına Sokmayanların, vereceği akıl ile kimse elini taşın altına sokmak istemeyecektir.”