CTP-BG Basın Yayın ve Propaganda Sekreteri Nazım Beratlı parti adına yaptığı …

 CTP-BG Basın Yayın ve Propaganda Sekreteri Nazım Beratlı parti adına yaptığı açıklamada,Metehan (Kermiya) Kapisindaki anıt yapımı ile ilgili olarak, CTP’nin yetkili kurullarında yapılan değerlendirme sonrasında orata çıkan görüşü kamuoyuna duyurdu. Açıklamanın tam metni şöyle:

 
 
METEHAN (Kermiya) KAPISI HAKKINDA BASINA AÇIKLAMA:
 
Son dönemde kamuoyunda ciddi bir biçimde tartışılmakta olan, Mete Han (Kermiya) Çemberi’ndeki anıt inşaatı ile ilgili olarak, bugün ( 11.7.2009) parti merkezimizde toplanarak, konuyu görüşen Lefkoşa İlçe Yönetim Kurulu, Lefkoşa Belediye Meclisi’nin partimize mensup üyeleri ve Basın Yayın Propaganda Sekreterliği’miz, aşağıdaki değerlendirmeyi yapmıştır:
 
Bazı çevreler her nedense, halkımızın milli ve manevi değerlerinin, kendi kafalarındaki şablona uymadığını düşünmeye devam etmektedirler. Bu çerçevede, Mustafa Kemal Atatürk gibi,  uluslar arası değeri olan bir şahsiyeti, kimilerimizin sadece kendi  güncel politik hedeflerine aitmiş gibi göstermeye çalışmalarının, Atatürk sevgisine katkıda bulunmayacağını düşünmekteyiz. Kıbrıs Türk Halkı gibi, Atatürk ilkelerini, başka bir devletin yönetimi altındayken bile, gönüllü olarak ve direnerek benimsemiş bir halka, Atatürk sevgisi konusunda ders verecek herhangi bir çevre olabileceğini, düşünmemekteyiz. Atatürk gibi, Kurtuluş Savaşı’nda bile meclise dayanan bir mücadeleyi sürdüren, meclis egemenliğinde, demokratik ve laik bir cumhuriyet fikrinin sahibi bir liderin adının veya heykelinin, özünde bu ilkelere karşı olduğu düşünülen bazı çevrelerce, yürürlükteki mevzuat hiç dikkate alınmadan kullanılmaya kalkılmasının, devletin kurumsallaşmasına karşı olduğu kadar, Kıbrıslı Türkler arasında Atatürk sevgisinin, artmasına değil; tam tersine  yıpratılmasına neden olacağının, endişesi içerisindeyiz. 
 
Misak-ı Milli sınırları dışında, kendi doğup büyüdüğü kent olan Selânik’te bile gözü olmadığını yaşamı ile kanıtlamış, “Yurtta sulh, cihanda sulh” belgisi ile dünyaya mal olmuş, Atatürk gibi bir liderin, bazılarının kendi güncel dar politik perspektifleri ile başka toprakları işaret eden bir heykelini dikmek, bize kalırsa gerçek Atatürkçülük ile çelişir. Onun, başka topraklarda gözü olan kendi çağdaşları ile yaptığı mücadeleyi unutmak, saklamak ve gözlerden uzak tutmanın, onun çağdaş bir devlet, çağdaş bir toplum hedefleri ile uyum sağladığı düşüncesinde değiliz. 
 
Atatürkçülük’ü, içi boş bir şekilcilik olarak algılayıp, devlet adamlığı yanını, diplomatik becerilerini, düşünür yanını, savaş karşıtı yanını, demokratik hukuk devleti hedefini, bütün bunlar için de çağdaş uygarlığa ulaşma hedefini esas aldığını, hiç akla getirmeden; onun sadece asker yönünü ele alıp, militer bir motif olarak değerlendirilmesinin de Kemal Atatürk’ün bütünsel kimliğini zedelediği endişesini dile getirmeden, onun hatırasına saygı göstermiş olmayacağımızı, düşünmekteyiz. Kıbrıs Türk Halkı’nın mücadelesi sonucu açılan sınır kapılarından dolayı, halkımızın sağladığı politik, ekonomik, sosyal ve çıkarlar ortadayken, gelenlere adeta “gelmeyin” der gibi faaliyetlerde bulunmak, hem halkımızın çıkarları ile çelişmektedir ve hem de geleneksel Türk konukseverliğine karşıt, kötü bir ev sahipliği örneğidir.
 
Atatürk’ün adının arkasına gizlenerek; başka niyetlerle yapılan faaliyetlerin, sömürge yönetimi altında, onun ilke ve devrimlerini ilk defa uygulayan, örneğin Latin harfleri ile ilk Türkçe gazeteyi yayınlayan Kıbrıslı Türkler’deki Atatürk sevgisinin artmasına, neden olmayacağından, endişe etmekteyiz!