CTP-BG Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, son zamanlarda elektrik konusunda yapılan …

  

CTP-BG Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, son zamanlarda elektrik konusunda yapılan spekülasyonlara işaret ederek, UBP’nin son zamanlarda kendisini destekleyen belli medya organlarının da yardımıyla gerçekleri manipülasyonlarla çarpıtmaya çalıştığını söyledi. Soyer’in CTP Basın bürosu aracılığıyla yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:
 
“Ülkemizde siyaseti sığlıktan çıkarmak en temel görev olmalıdır. Ancak dünyada ve ülkemizde meydana gelen tüm değişimlere karşın, maalesef siyaset hala sığlık içinde yapılmaya çalışmaktadır.
Nitekim son seçim döneminde bunu yaşadık. Ama üzülerek görüyoruz ki seçim sonrası da aynı durum devam etmektedir.
 
Ulusal Birlik Partisi hükümete gelmek için ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartları bile bile, son seçim döneminde inanılmaz faydacı ve popülist politikalar sergilemişti.
Bunun sonucunda bir irade ortaya çıktı. Biz bu iradeye saygı duyduk.
 
 Ama ne acıdır ki halktan destek alanlar, seçim döneminde izledikleri siyaseti ve vaatlerini, iç dinamikleri harekete geçirerek yaşama geçirmeye çalışmıyorlar.
Bunun son örneği Elektrikle ilgilidir. UBP’yi destekleyen belli medya organlarının da yardımıyla gerçekleri manipülasyonla örtmeye çalışmaktadırlar.
 
Son yıllarda özellikle dünya petrol fiyatlarının yükselmesi ile elektrikte fiyat ayarlaması yapılmak zorunda kalındı. Bu yüzden CTP’nin büyük ortak olduğu hükümet, aldığı kararla dünya petrol fiyatlarına bağlı elektrik tarife fiyat saptama siyasetine girmek durumunda kaldı.  Bu karar elbette ki fiyat artışı demekti.
 
Buna çok tepki gösterildi. Bu konu çarpıtıldı.  UBP konuyu, “Bütçe açıklarını kapamak için zam yaptılar” şeklinde gerçekçi olmayan yaklaşımlarla takdim etti.
 
Seçim oldu. UBP bu popülizmin meyvelerini topladı. Ancak işbaşına gelince ilgili bakan; “elektrik fiyatlarının düşürülemeyeceğini, çünkü elektrik tarife fiyatlarının dünya petrol fiyatına bağlı olduğunu” açıkladı. Yani boş vaatler gerçekle yüzleşti.
 
Şimdi de düzmece haberlerle, “KIB-TEK’in batırıldığı ve ağır borç yükü altına sokulduğu” iddiaları “yandaş” medyada ortaya atıldı. Amaç açık: fiyat politikasında gerçeği kabullenmeyi gizlemek.
 
Bazı “yandaş” basında ortaya atılan temelsiz iddiaların gerçeği şudur.
1974’ten sonra yıllarca Kıbrıs Rum tarafından bedelini ödemeden “beleş” elektrik alan ve vatandaşa satan bu zihniyetin,  parayı yatırıma döndürmediği belli olan bir gerçekti.
Bu yüzden Kıbrıs Türk halkı yıllarca elektrik kesintileri ve elektriksizlik nedeni ile acılar yaşamış, büyük ekonomik kayıplara girmiştir.
 
Şimdi; bunun dünkü sorumluları, bu yanlışı gizlemek; yatırım yaparak bu acı eksikliği gideren CTP’yi karalamak için “KIB-TEK’i borca soktu” diyerek Kurumu batak göstermeye çalışmaktadırlar. Gerçek ise açıkça şudur:
Ocak 2004’ten sonra, Elektrik satış fiyatlarını, akaryakıt fiyatlarına uyumlaştırmada ortaya çıkan gecikmeler nedeni ile 70 milyon civarında -o da yakıt temini için-Vakıflar Bankasına borç oluşmuştur.
Kurumun bir aylık tahsilâtının 35-40 milyon olduğu göz önüne alınırsa, bu borcun batak olmadığı ortadadır.
 
Kaldı ki, hükümetimiz döneminde akaryakıt fiyatına bağlı olarak otomatik fiyatlandırma esasını uygulamaya konduğu ve bunu da, dünkü eleştirisine karşın, UBP hükümetinin de devam etime kararı aldığını açıklaması ile bu sorunun da belli bir zaman içinde çözümleneceği açıktır.
 
Ortaya konan geri kalan borç rakamlarından 20 milyon kadarı; Kalkınma Bankasından santral alımı için yapılan borçlanmadır. Taksitleri muntazaman ödemekteydik. Şimdi hükümetin ve ilgili bakanın görevi de, devletin devamlılığı ilkesi çerçevesinde bunun muntazaman ödenmesini sağlamak olmalıdır.
Çünkü bu; biri için değil, halk ve ülke için gerçekleşen bir yatırımdır. Yaz aylarına girdiğimiz bu günlerde ve ağır kış şartlarında elektriklerimiz kesilmiyorsa, bu sonuçlanması gereken bir yatırımdı, atılması gereken bir adımdı.
 
Nitekim UBP hükümeti de programına 30 MW’lık, bizim de öngördüğümüz ve şimdi de desteklediğimiz yeni bir santral alımını hedef olarak koymuştur. Buna ülkemizin ihtiyacı vardır. Bunun için de yine iç ve dış kaynaklara başvurulacaktır.
 
En acı çarpıtmalardan bir tanesi de var olduğu iddia edilen geri kalan rakam ile ilgilidir.
Bu da 40 milyon kadardır ve akaryakıt alımı için açılan akreditiflerdir. Bunları borç hanesine yazmak, yanlıştır.
 
Devletin Kuruma elektrik tüketiminden dolayı borçlu olduğunu söylemektedirler. Ancak Elektrik Kurumunun faturalar üzerinden aldığı % 10 KDV tutarları da neredeyse 550 milyar TL Devlete dönük borç göz ardı edilmektedir. 2004’te yönetimi biz devraldığımızda maalesef kurumlar birbirlerine ödeme yapmıyor vaziyetteydi.
 
Tüm tarafların, belediyeler dâhil, katılımı ile yapılan bir dizi yapılan toplantılar sonucunda, belli mutabakatlar sağlanmış, bir iskelet üzerinde anlaşılmıştı.
 
1 Ocak 2008 tarihinden itibaren bu mutabakata göre ilişkiler sürdürülecek ve tüm çalışmalar tamamlandıktan sonra yasallaşmaları sağlanacaktı. Henüz yasallaşma gerçekleşmedi diye varılan anlaşmayı yok sayılmamalıdır. 
 
Anlaşma öne çıkarılmalı ve 1 Ocak 2008 tarihinden sonraki duruma bakılmalıdır.
Yapılan açıklamada “öncü sektör” diye tanımlanan turizmcilerimize de büyük bir haksızlık yapılmıştır. Onlar da borçlarını ödemeyen avantacılar olarak takdim edilmişlerdir. En acısı da, dün iş dünyasını sözcüsü olan “genç” bakanların bu çamur atmaya karşı seslerini çıkarmamalardır. Ancak gerçek açıktır.
 
Turizmcilerin dönemsel faturaları zaten 200-300 bin TL şeklinde oluşmaktadır. Dönemsel faturayı, turizmcilerin batak borcu diye yansıtmak gerçekle bağdaşmaz. Ödemede geri kalan bazı turizmciler ise, aylık taksitlere bağlanmış durumdadır.
Bizim dönemimizde hiç kimsenin, tek bir kişinin veya kurumun dahi elektrik borcu silinmemiştir.
 
 Bu nedenle Kurum, konan ilkelere uygun taksitlendirme taleplerini de uygun görmekte ve ödemeyenlerin ister konut olsun, isterse işyeri, elektrikleri de siyasi riske karşın kesilmekteydi. UBP ise, elektriği her kesilen yurttaşın sıkıntısı üzerinden eleştiri yaparak siyaset yapmaktaydı. Bugün bu konuda yanlış bilgi aktaran “yandaş” medya da, bu insanların sıkıntılarını gazetelerinde ve TV’lerinde yansıtmakta ve CTP’ye haksız saldırı yapmaktaydı.
 
CTP’nin büyük ortak olduğu hükümetler risk alarak ülkemizin elektrik enerji sorununu çözmüştür. Yılladır yetersiz üretim ve dağıtım yüzünden yaşanan kesintiler nedeni ile bu ülkenin ve halkın milyonlarca dolarlık kaynağı “jeneratör” alımlarına gitmiştir. En büyük israf budur.
 
Bu alanda gerçekleşen tüm yatırımlar, herkesin gurur duyacağı birer anıt gibi durmaktadır.
Kıbrıs Türk halkı kadirşinas ve değer bilen bir halktır. Zaman içinde bu konuda yapılan popülist şamatalara karşın kadirşinas halkımız, gerçeği açık bir şekilde değerlendirecektir.
 
UBP yalnızca bizi suçlayarak yol alamaz. Ekonomik kriz kıskacını gittikçe daraltıyor. Her geçen gün bile kayıptır. Biz her gün bir ekonomik tedbir hayata geçiriyorduk. UBP bir aydır sadece tebrik kabul ediyor. Kolları işe sıvamadıkları takdirde, “yarın çok geç olacaktır” ve kendilerini değil; ülkeyi zor günler bekleyecektir.”