CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk, Türkiye’den gelecek olan suyun yönetiminin belediyelerde olması gerektiğini söyleyerek asıl üzüldüğü konunun bazı Türkiyeli yetkililerin, ‘Siz bu işi yapamazsınız, deneyiminiz yok’ diyerek Kıbrıslı Türklerin zekasına ve yeteneklerine hakaret etmesi olduğunu söyledi. Erk, Kıbrıslıların becerikli insanlar olduğunu belirterek başkalarının deneyimlerinden yararlanmayı da çok iyi bildiklerini ifade etti.
Aynı yorumların yıllar önce elektrik konusunda da yapıldığını kaydeden Erk, elektriklerin sık sık kesilmesini örnek göstererek Türkiyeli özel şirketin de bu işi ne kadar bildiğinin ortada olduğunu söyledi. CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk bu sözleri BRT’de yayınlanan Osman Kurt’un sunduğu Sabah Rotası isimli programda sarf etti. Gündeme dair değerlendirmeleri alınan Erk, partinin çalışmaları hakkında da bilgi verdi.
EROĞLU-ANASTASİADİS’TEN BİR ŞEY BEKLEMİYORUZ
Kıbrıs sorununda gelinen aşama ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kutlay Erk, önümüzdeki süreçten bir şey beklemediklerini belirterek Eroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağını düşündüğünü ve kendisinin alışılmışın dışına çıkacak politikalar ortaya koymayacağını kaydetti. “Eroğlu’nun, bizim anladığımız, BM ölçütlerinde bir çözümü desteklemediğini biliyoruz” diyen Erk, kendi geleneksel politikalarının dışında bir çözüm için sürece ivme kazandırmasını beklemenin saflık olacağını kaydetti. Yeni temsilcinin ısınma turları ile sürecin devam edeceğinin göründüğünü belirten Genel Sekreter Erk, seçim vakti sürecin rafa kalkacağını vurguladı. Anastasiadis’in durumunun da çok farklı olmadığını belirten Erk, Rum liderden açılımlar yapma konusunda bir adım beklemediklerini, güven artırıcı önlemleri konuşalım dendiğinde ilk söyledikleri şeyin ‘Maraş’ı konuşalım’ olduğunu ve bunun kendi iç politikalarında kilitlendikleri bir nokta olarak kaldığını vurguladı.
SİBEL SİBER’İN ADAYLIĞI
CTP-BG’nin cumhurbaşkanı adayı ile ilgili başlatılan çalışmalardan bahseden Erk, kampanya ekiplerinin de yakında oluşturulacağını, tempoyu artırarak ileriki günlerde çalışmaların yoğunlaşacağını kaydetti. Parti Meclisi’nde adayın belirlendiği günden itibaren eski tartışmaların sonlandığını ve tüm örgütlerin adayın etrafında kenetlendiğini vurgulayan Erk, başarı için bunun şart olduğunu söyledi. “Partimizin başarısı ve halkımıza beş yıl daha kaybettirmemek için çok çalışacağız ve bu seçimi kazanacağız” diyen Erk, bu fikri tüm partililerin paylaştığını ve herkesin birlik bütünlük içinde emeğini ortağa koyacağını kaydetti.
TÜZÜK KURULTAYI
12 Ekim’de yapılması planlanan tüzük kurultayı ile ilgili çalışmaların hangi aşamaya geldiğinin sorulması üzerine Erk, çalışmaların örgütlerde devam ettiğini, MYK’da görevlendirilen arkadaşların yaptıkları toplantılardan çıkan sonuçların bugünkü rutin MYK toplantısında kendileriyle paylaşılacağını açıkladı. Erk şöyle konuştu:
“Önümüzdeki süre yeterli olursa 12 Ekim’de tüzük kurultayımız yapılacak. Yetişmezse de kısa bir süre ertelenebilir. Ekibimizden raporu alacağız ve yapılması gereken değişikliklerle birlikte son halini verip PM’ye sunacağız. Üyelerimizin çok önemli önerileri, yorumları, eleştirileri var. Bunları yazılı olarak iletilen üyelerimiz de mevcut. Çok değişik görüşler var ama tüzükte bazı değişiklikler yapılması konusunda görüş birliği olduğunu söyleyebilirim.”
SAYIŞTAY BAŞKANININ GENELGESİ
Hükümetin uygulamaları partiyi zor durumda bırakıyor mu sorusunu yanıtlayan Erk, hükümetin bir koalisyon olduğunu, zaman zaman hükümet uygulamalarıyla farklılaşmalar yaşadıklarını ama bunu hükümetle tartışıp bunları parti politikalarıyla nasıl yakınlaştırılır diye çözüm aradıklarını söyledi. Son olarak Sayıştay başkanının belediyelere genelge gönderdiğini ve bütün ödenekleri durdurduğunu anımsatan Erk, 13. Maaş dışında hiçbir hak verilemeyeceğini belirtilen genelge ile ilgili net konuştu. Erk, “Tabii bu durum bizi gerdi, hükümetle, bakanlıkla ve belediye başkanlarıyla konuşarak sorunu aştık. Parti olarak, ‘Sayıştay denetçidir kural koyucu değildir’ diyerek bunun toplu iş sözleşme düzenini ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim olduğunu belirttik ve uzlaştık” dedi.
KTHY ÇALIŞANLARININ DURUMU
Zamanında CAS’ta görevlendirilen 64 KTHY çalışanının akıbetiyle ilgili gelen soru üzerine partinin görüşlerini aktaran Genel Sekreter Kutlay Erk, bu çalışanların ellerinde bir belge olduğunu ve bu belgeye göre bu kişilerin CAS değil KTHY çalışanı olduğunu ve bu nedenle KTHY çalışanlarına verilen hakların 64 kişiye de verilmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi. “Yaşanan sorunların bedelini bu 64 kişi ödememeli” diyen Erk, hukuki olarak bu hak varsa 64 kişiye de tanınmak zorunda olduğunu, partilerinin hassas olduğu noktanın hakkın tanımlanması, açığa çıkması ve gereğinin yapılması olduğunu ifade etti.
GÖÇ YASASINDA TADİLAT ŞART!
Halk arasında Göç Yasası şeklinde tabir edilen TC-KKTC protokolü ile ilgili partinin görüşü sorulan Genel Sekreter Kutlay Erk, bu protokol içerisinde düzeltilmesi gereken birçok konu olduğunu, bunun fakirleştirme programı olduğunu ve ekonomi ile birlikte ele alınması gerektiğini vurguladı. Değiştirilmesi gereken konuları çözerken de maddi kaynak sıkıntısından dolayı başkalarına el açmak noktasına gelinmemesi gerektiğini ifade eden Erk, “Bunun için gelir-gider dengemizi düzeltmemiz gerekiyor Maliye Bakanı bu konuda giderleri kısmak için her şeyi didik didik ediyor. Bakanımız zaman zaman bizi de bunaltıyor ama haksız olmadığını biliyoruz” dedi. Gelirleri artırma yönünde, ekonomiyi kayıt altına alma konusunda da ciddi çalışmalar olduğunu vurgulayan Erk, 2011’den sonra işe giren öğretmenlerle ile ilgili ödenek sorununun başka bir konu olduğunu, hazırlık ödeneğinin bütün öğretmenlere verildiğini ve bu nedenle bir kısmını bunun dışında tutmanın anlaşılır olmadığını kaydetti.
SU KONUSU VE BELEDİYELER
Türkiye’den gelecek suyun kullanımı ve dağıtımı gibi konularda partinin görüşleri sorulan Erk, bu konudaki soruyu şöyle yanıtladı:
“Partimizin tezlerinde bazı mal ve hizmetlerin üretilmesinde devletin taraf olması ilkesi vardır. Yani elektrik, su, telekomünikasyon ve ulaşım gibi konular tamamen özelleştirilemez. Su yönetimi Kıbrıslı Türklerin yönetiminde olacak, partimizin tezi budur. Su İşleri Dairesi ve belediyeler gelecek olan suyu yönetecek. Su parasının tahsilatını belediyeler yapıyor ve bu konuda zaafımız var. Tahsilat konusunda daha yüksek oranlara çıkmak zorundayız. Belediyenin devletten alacağı katkıdan Su Dairesi’ne olan borç kesiliyor. Vatandaşın ödemediği suyun parası belediyelerden alınıyor. Belediyeler arası varılan mutabakat akıllı sayaçlara geçiştir. Belediyenin vatandaştan su parası tahsil etme sorunu ortadan kalkacak. Birçok belediyenin şuanda bu yatırımı yapacak parası yok ama bu projeyi destekleyecek mali sektörü bulmak zor olmayacak. Beni asıl üzen ‘sizin deneyimizin yok bu işi yönetemezsiniz’ beyanatıdır. Bu aslında Kıbrıslı Türklerin zekasına ve yeteneklerine saygısızlıktır. Türkiye’den gelen bazı eleştirilerdir bunlar. Bu benim için dejavudur. Daha önce de 1995’te elektrik konusunda aynı şey olmuştu. Özel şirketin de bu işi ne kadar bildiği sık sık kesilen elektriklerden ortada. Biz pekâlâ biliriz, başkalarının deneyimlerinden yararlanmayı da biliriz. Kısacası söylemek istediğim suyun yönetimi belediyelerde olmalı ve buna kimse müdahale etmemeli.”