Ekonomik ve stratejik tüm kurumları peşkeş çekilen Kıbrıslı Türklerin özvarlıklarına sahip çıkması çağrısında bulunan CTP-BG Genel Sekreteri Asım Akansoy’un basın açıklaması.
Bir ülkenin kalkınması, öncelikle halkının refahını gözeten politikaların geliştirilerek olası en güçlü toplumsal uzlaşı ile yaşama geçirilmesiyle mümkün olabilir. Hem ekonomik hem de siyasal alanda kendi kararlarını akılcı biçimde verebilen ülkelerin kalkınma hızı, bağımlı olanlara göre çok daha hızlıdır. Bağımlılık ilişkisi ister ekonomik, ister siyasal alanda olsun ülkelerin güçlenmesinde de özgürleşip demokratikleşmesinde de ciddi bir direnç kaybıdır. Kalkınmada ön koşul, stratejik alanlardaki hâkimiyetin ülkenin kendi kontrolünde olmasıdır.
Ekonomik, siyasal ve sosyal alanda bilinçli bir dönüşüm programının, kendi irademizden yoksun bir zorlamayla uygulanmaya çalışıldığı şu günlerde; ekonomik olarak kendi kendine yeten bir sistem oluşturma çabası Kıbrıslı Türklerin toplumsal varlığı için şarttır.
Kendi ekonomik kapasitesini artırmayı öncelikli hedef yerine koymayan ya da var olanı bilinçli biçimde kullanmayan, kendi kendine yeterliliği gözetip, geliştiremeyen, özellikle de atıl kapasitesini bulup ayağa kaldıramayan bir halkın, kendi siyasi iradesini koruması ve bunu geliştirmesi de eksik kalır.
Yaptığı uygulamalarla, kendi halkına giderek yabancılaşan, kendi halkını bırakınız temsil etmeyi, meşruluğunu yitirmiş UBP hükümetinin, bugün artık halkımızın sırtında tahammül edilmez bir yük olduğu açıktır. Özelleştirme girişimleri başta olmak üzere, her bir icraatıyla halkın üzerinde büyük bir baskı ve felaket kaynağı haline gelen UBP, koltukta kalma hırsı uğruna, Kıbrıslı Türklerin toplumsal varlığını tehlikeye atmakta bir beis görmemektedir.
UBP hükümetinin yanlış ve yıkıcı icraatlarıyla batırılan Kıbrıs Türk Hava Yolları yanında elektrik ve su gibi stratejik ekonomik alanlarda tamamen dışa bağımlı olmak, küçük bir ülke olan KKTC için bize göre sonun başlangıcı olacaktır. Dünya ile ekonomik bağı olmayan, siyasal ve hukuksal olarak uluslararası kuralların dışında tutulan bir ülkenin, ekonomik olarak tam bağımlı olmasını getirecek düzenlemeler ciddi sakıncalar içerir ve kabul edilemez.
Kıbrıs Türk halkının kendi kendine yetmesi adına yasal düzenlemeler yapılması ve işbirliğine yönelmek ayrı, ekonomik olarak stratejik bağlamdaki alanlarda bir diğer devlete bağlı hale getirilmek apayrı bir konudur. Dolayısıyla Kıbrıslı Türklere ait stratejik ekonomik sektörlerin dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Eğer halkın varlığı ve gelişmesi adına en küçük bir endişe ile hareket ediyorsak bu konuda aşırı derecede hassas olmamız şarttır.
Dönem, uluslararası ilişkiler bakımından ve dünya gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda, entegrasyon ve işbirliği dönemi olsa da hiçbir ülke yönetimi siyasi ipleri bir başka ülke yönetimine vererek, ekonomik bağımlılık ilişkisine kendini bilerek ve isteyerek mahkum etmez. Bu tür girişimler, halka ihanettir, halkın yok sayılması, yok edilmesidir!
Her ne olursa olsun, Kıbrıslı Türkler olarak Türkiye ile eşit ilişki kurmadan ve kendi ekonomik kurumlarımıza sahip çıkmadan herhangi bir projenin, Kıbrıslı Türk halkının yararına olacağından bahsedemeyiz. Bu bağlamda, Başbakan’ın açıkladığı gibi KIB-TEK’in özelleştirileceği ve elektriğin Türkiye’den getirileceğine dair ifadeler ve iddialar kabul edilemez.
Kendi kendine yeten bir toplum yaratmak yerine “bağımlı” bir ülke haline getirilmenin siyasi bedeli çok daha ağır olacaktır. Bu bedeli Kıbrıs Türk halkına ödetmelerine izin vermeyeceğimizden ve bunun hesabını UBP’ye soracağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Asım Akansoy
CTP-BG Genel Sekreteri
19.06.2012