Kıbrıs Türk halkı olarak hassas günlerden geçmekteyiz. Halkımız, “yurtta barış dünyada barış” şiarına bağlıdır. Barış bizim için hem dünyanın hiçbir yerinde terör ve savaş olmaması, hem Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir kapsamlı çözüme ulaşılarak ülkemizde ve bölgemizde savaş ve çatışma olasılığının ortadan kaldırılması, hem de ülke içerisinde halkımızın asla cepheleşmemesi, huzur ve kardeşlik içerisinde bir arada yaşaması anlamına gelir. Bunun için, özellikle hassas dönemlerde azami sorumluluk bilinciyle davranmak, cepheleşmeyi ve ayrışmayı yaratma ihtimalini mümkün olduğunca uzak tutmak hepimizin görevidir.
Kıbrıs Türk halkı, düşünceyi açıklama özgürlüğünü içine sindirmiş ve bu konuda derin hoşgörüye sahip bir halktır. Biz yanlış bulduğumuz görüşleri değiştirmenin tek yolunun onları doğru olduğunu düşündüğümüz görüşlerle yarıştırmak olduğunu biliriz. O nedenledir ki hangi görüşü beyan ederse etsin kimseyi ihanetle suçlamamak, ötekileştirmemek, dışlamamak gerektiğine inanırız. Elbette bu durum her birimizin görüşlerimizi beyan ederken diğerlerinin hassasiyetlerine azami dikkat göstermemiz gerektiği gerçeğini değiştirmez ve bu, kamusal görev üstlenmiş olanlar açısından daha büyük bir sorumluluğu doğurur. Ama sonuç itibarıyla hoşgörü esastır ve yanlış bulduğumuz görüşleri doğru bulduklarımızla yarıştırarak değiştirme ilkesine sadakatimizi sürdürürüz.
KKTC’de, Birleşmiş Milletler tarafından Kıbrıs Türk toplum liderliği makamı olarak kabul gören Cumhurbaşkanlığı makamının yetki ve sorumlulukları, doğrudan doğruya KKTC vatandaşı Kıbrıslı Türk seçmenler tarafından seçilen Cumhurbaşkanı tarafından kullanılmakta ve üstlenilmektedir. Dolayısıyla bu makamın kaynağı KKTC vatandaşı seçmenlerin iradesidir. Cumhurbaşkanlığı makamının KKTC halkının iradesini temsil edip etmediğinin tartışmaya açılması, Kıbrıs Türk demokrasisi, Kıbrıs Türk halkının başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere ilgili makamlarının uluslararası toplum nezdindeki itibarı ve müzakere masasında sürekli sorgulama konusu yapılmaya çalışılan irademiz açısından son derece sakıncalıdır.
Geçmişte yaşamak zorunda kaldığımız acı tecrübelerin de sonucu olarak şiddetten, çatışmadan uzak bir dünyadır arzuladığımız. Bu yüzdendir ki terörün her türlüsüne açıkça karşıyız. Terörün on yıllardır Türkiye Cumhuriyeti’ne ve halkına yaşattıklarını büyük bir üzüntüyle izlemekteyiz. Terör kurbanlarının acıları acımızdır. Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yürütülmekte olan harekatta, en az kayıpla, bölgenin terörden arındırılması ve güvenliği sağlama hedefine bir an önce, başarıyla ulaşılmasını ve bölgenin en kısa zamanda istikrar, huzur ve barışa kavuşmasını dilemekteyiz.
Ülkemizde de gerilimin bir an önce ortadan kalkması, itidalin ve huzurun hakim olması ve toplumsal barışın sağlanması en büyük dileğimiz ve bu konuda elimizden gelen her şeyi yapmak CTP olarak görevimizdir. Halkımızın cepheleşmesini, ayrışmasını, bölünmesini asla kabul etmiyor ve bu yönde çaba ortaya koyanların her zaman karşılarında bizleri bulacağının bilinmesini istiyoruz. İsteğimiz ve hedefimiz barıştır ve barış için, sorumluluk bilinci ve sağduyuyla aralıksız biçimde çalışmaya devam edeceğiz.
Cumhuriyetçi Türk Partisi