Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya, pandemi sonrası yaşanan ekonomik krizin emek düşmanı politikalarla derinleştiğini, bunun da en çok kadınları etkilediğini belirtti. Prof. Dr. Fatma Güven Lisaniler, toplumun örgütsüz bir yapıda yaşamak zorunda bırakıldığını belirterek, bu süreçte kadınların toplumsal cinsiyet düzeninden dolayı iki kere yalnız kaldığını ifade etti. Prof. Dr. Sevda Alankuş ise “Kadınların yürüttüğü feminist mücadele oyunbozan olmalı. Çığlık atmalı. Bir yandan ezber bozmalı, öte yandan da feminist inatla birlikte sabırlı olmalı” sözlerini kullandı.
CTP Kadın Örgütü Mağusa İlçesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü “Özgürlük İrademizde” programı kapsamında, “Popülizm, Ekonomi ve Kadınlar” konulu panel düzenledi. Panel, geçtiğimiz hafta Mağusa’da MAGEM Sakarya Toplantı Salon’unda yer aldı. Panele CTP Kadın Örgütü Başkanı milletvekili Doğuş Derya, CTP milletvekilleri Şifa Çolakoğlu, Teberrüken Uluçay, Erkut Şahali, CTP Mağusa İlçe Başkanı Oktay Kayalp ve CTP Kadın Örgütü Mağusa İlçe Başkanı Mine Karaca ile çok sayıda partili katıldı.
Derya: Irkçı ve ayırımcı siyaset en çok kadınları etkiliyor
CTP Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya, etkinlikte yaptığı konuşmada, neoliberal kapitalizmin otokratik yönetimler doğurduğuna işaret ederek tüm dünyada yükselen ırkçı ve ayrımcı siyasetlerin en çok kadınları etkilediğini belirtti. Pandemi sonrası yükselen ekonomik krizin emek düşmanı politikalarla derinleştiğini belirten Derya, orta sınıfın eridiğini ve sınıflar arası uçurumun arttığını söyledi. Yeni otokratik düzenlerin ekoloji talanı, ırkçı ve kadın düşmanı politikalardan beslendiğini vurgulayan Derya, “İktidarın olduğu her yerde direniş de vardır” diyerek, faşizan yönetimlere karşı mücadelenin sosyalist-feminizmi ve iklim adaletini sağlayan bir hatta yürümesi gerektiğinin altını çizdi.
Karaca: Hayatın her alanında eşitsizliğin son bulması için uğraşıyoruz
CTP Mağusa İlçe Başkanı Mine Karaca ise konuşmasında, kadınların iş gücüyle ilişkisi ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin önemine vurgu yaparak, kadınların yaşadığı hak gasplarına ve şiddete dikkat çekti. Karaca, eğitimde ve sosyal yaşamda cinsiyet ayrımcılığını önleyecek politikalar, kadın istihdamı ve liderlik pozisyonlarında temsilin artırılması, çocuk bakımı hizmetlerinin sağlanması, kadına yönelik şiddeti önlemek için güçlü yasal düzenlemeler ve şiddet mağdurlarına destek hizmetlerinin güçlendirilmesi CTP Kadın Örgütü olarak için çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Karaca “Hayatın her alanında eşitsizliğin son bulması için uğraşıyoruz” diyerek sözlerine son verdi.
Lisaniler: Kadın örgütlerinin dayanışma içinde olması çok önemlidir
Konuşmaların ardından moderatörlüğünü Asya İlktaç’ın yaptığı panele geçildi. Prof. Dr. Fatma Güven Lisaniler, “Neoliberalizm, Kadın Yoksulluğu ve Dayanışma” konusunda yaptığı konuşmada, “ekonomik akıl” ile başlayan cümlelerin aslında hayatın finansallaştırılmasına, kamusal hizmetlerin özele devredilmesine ve toplumun ekonomik krizle mücadelede yalnız bırakılmasına neden olduğunu anlattı. Uygulanan neoliberal politikaların “özgürlük” söylemini kullanarak toplumsal süreçleri parçaladığını anlatan Fatma Güven Lisaniler, pratikte gerçekleşenin ise bireyin yalnızlaştırıldığı ve özgürlük kaybına uğradığı bir süreç olduğunu belirtti. Toplumun örgütsüz bir yapıda yaşamak zorunda bırakıldığını anlatan Lisaniler, kadınların toplumsal cinsiyet düzeninden dolayı iki kere yalnız kaldığını ifade etti. Kadın yoksullaşmasını hem küresel hem de yerel verilerle gözler ününe seren Lisaniler “Bunlara karşı kadın örgütlerinin farklı alanlarda çoğalarak birbirleri ile dayanışma içinde olması çok önemlidir” dedi.
Alankuş: Feminist politika “oyunbozan” olmalı, aynı zamanda inatçı ve sabırlı olmalı
Prof. Dr. Sevda Alankuş, “Popülist Siyaset, Ekonomi ve Kadınlar” konusunda yaptığı sunumda neoliberal politikaların yaslandığı ideolojik arka plan olarak dünyada hüküm süren sağ popülist iktidarların pratiklerine değindi. Popülist siyasetlerin kutuplaşmadan beslendiğine işaret eden Alankuş, Bolivya, Meksika, Arjantin, Türkiye, Macaristan, Polonya gibi ülkelerden örnekler vererek popülist iktidarların kadınların haklarını ve yaşam alanlarını nasıl daralttığını anlattı. İstanbul Sözleşmesi etrafında döndürülen kadın düşmanı ve homofobik tartışmaların kaynaklarına da değinen Alankuş, daha sonra Plaza De Mayo anneleri ve Cumartesi annelerinin verdiği feminist mücadeleden örnekler verdi. Küresel feminizmin kazanımlarını ortaya koyan Alankuş, Sara Ahmed’in kuramsal analizlerine değinerek “Kadınların yürüttüğü feminist mücadele oyunbozan olmalı. Çığlık atmalı. Bir yandan ezber bozmalı, öte yandan da feminist inatla birlikte sabırlı olmalı. Çünkü bu uzun bir mücadele” dedi.