Halkın sağlığı, güvenliği ve kurumların itibarı bu beceriksizliğe daha fazla kurban edilemez
Kıb-Tek Teknecik Santralinde dün sabah saatlerinde yaşanan gaz sızıntısı, üç kurum personeli ile bir temizlik görevlisini hastanelik etti. Kurum yöneticileri azot gazı sızıntısı dese de El-Sen, klor bertaraf çalışmasına işaret etti. Konu, hastanede üstünkörü ele alındı ve gerçek nedenin ortaya çıkması için ileri tetkik yapılmadı. Geçiştirilmeye çalışılan bu olay, yine dönüp dolaşıp hükümetin skandal ihalelerine ve kirli bağlantılarına dayanıyor!
Santraldeki klorun bertaraf edilmesi için açılan ihaleyi Türkiye’den bir firma aldı. İşe, alt taşeron göndererek başladı, sonra Türkiye’de konkordato ilan ederek çalışmalarını durdurdu. Yarım kalan iş mahkemelik oldu. Mahkeme “gel, yüklendiğin işi tamamla” deyince, bu kez de işi bilenler yerine kendi yetersiz ekibini gönderdi. Sonuç ne oldu? Dört çalışan ölümle burun buruna geldi! Şans eseri doğrudan klor yerine çamaşır suyu etkisine maruz kaldılar. Peki ya doğrudan klor olsaydı? Ortaya çıkacak bedel ödenebilir olur muydu?
Bu olay bir tesadüf değil, mevcut yönetim anlayışının dayattığı kaçınılmaz bir sonuçtur! İş bilmezlik, denetimsizlik ve siyasi çıkar uğruna halkın sağlığı ve çalışanların canı hiçe sayılmaktadır.
Üstelik bu hataları dile getiren El-Sen üyeleri “sabotaj”la suçlanıyor; gerçekleri söyleyen susturulmak isteniyor. Yetmezmiş gibi Başbakan, “Kıymetli Halkım” diye başlayarak halkla alay ediyor.
Artık yeter! Halkın sağlığı, güvenliği ve kurumların itibarı bu beceriksizliğe daha fazla kurban edilemez. Sorumluluk alın ve işgal ettiğiniz makamları derhal terk edin!
Cumhuriyetçi Türk Partisi
Enerji Komitesi
03.09.2025