Bugün 24 Nisan 2018. Kıbrıs Sorunu’nu bitirerek, adamızı iki bölgeli, iki toplumlu ve Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların siyasi eşitliğine dayalı bir federal çözüme ulaştırmak amacıyla yapılan referandumun 14. yıldönümü. Kıbrıs’ın geleceğe, bir ortaklık devleti ile yol almasının, ada üzerinde yaşayan toplumların oyuna sunulduğu bugünde, Kıbrıs Türk halkı çok net biçimde “evet” diyerek, çözüm arzusunu tüm dünyaya beyan etmiştir. Kıbrıslı Türkler, 2004 Referandumuyla adada halen devam eden durumu kabullenmediğini, çözüme ulaşabilmeyi hedeflediğini ve dünyada hak ettiği yeri almak için gerekli iradeye sahip olduğunu kanıtlamıştır.
Ne yazık ki, halkımızın bu kararlı çözüm istenci karşılık bulmamış ve Kıbrıslı Rumların çözüm planını reddetmesi nedeniyle Kıbrıs Sorunu çözümsüz kalmaya devam etmiştir. Gerek kuzeyde gerekse güneyde 24 Nisan Referandumunu unutturmak isteyen, mevcut durumun devamından yana olan statükocu çevrelerin olduğu malumdur. Oysa “çözüm olasılığının artmasının” dahi, hayatımızda ne kadar önemli ve olumlu etkiler yarattığına tanıklık etmiş olan Kıbrıs Türk halkı, Annan Planı Referandumu sonrasında ülkemizde yaşanan ekonomik büyümeyi bizzat tecrübe etmiştir. Halkımızın barış istenci, verdiği “evet” yanıtıyla adeta sembolleşerek, dünyadaki prestijimizi hiç olmadığı kadar olumlu bir noktaya taşımıştır.
24 Nisan Referandumunun yıldönümünde bir kere daha vurgulanması gerekir ki geçmişte Kıbrıs Türk tarafının “uzlaşmaz” veya “çözüm istemeyen taraf” olarak damgalanmasına yol açan politikaların yarattığı olumsuzlukların altından, Kıbrıslı Türkler referandumdaki “evet” ile kalkarak hak ettiği olumlu algıyı yaratabilmiştir. Ne var ki, referandum sonuçlarını gerektiği şekilde değerlendiremeyen BM ve AB, Kıbrıslı Türklerin üzerindeki izolasyonların kaldırılmasının gereklerini yerine getirmemiştir. Bu vesileyle uluslararası camiaya da Kıbrıs Türk halkına dönük sorumluluklarını bir kez daha hatırlatmayı görev biliriz.
Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak, 24 Nisan Referandumunun yıldönümünde bir kez daha vurgulamak isteriz ki, Kıbrıs Sorunu’nun kapsamlı çözümüne ancak ve ancak müzakerelerle ulaşılacaktır. Bu çözüm, BM kararları çerçevesinde, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı ve eşit statüde iki kurucu devletin ortaklığında kurulacak bir federasyondur. Crans-Montana’da yaşananlardan sonra bu çözüme ulaşabilmek için orada gelinen son aşamanın dikkate alınması, BM Genel Sekreteri’nin önerdiği ve “Guterres çerçevesi” olarak adlandırılan paket anlayışıyla kararlı ve sonuç alıcı bir müzakere metodu ile ilerlenmesi en doğru yol olacaktır.
Cumhuriyetçi Türk Partisi