Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, bugün Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, hükümetin yeni tip koronavirüs (Covid-19)’a karşı herhangi bir önlem planı oluşturmamasını eleştirdi ve olmayan kriz yönetimine halkın güveninin bittiğini vurguladı. Sürecin başından beridir hükümete yardım etme konusunda birçok kez çağrıda bulunduklarını anımsatan Erhürman, bu çağrıların karşılıksız kaldığını, bununla birlikte hükümetin yapması gerekenleri yapmadığını da dile getirdi. Erhürman sözlerini şu şekilde sürdürdü:
KAPANMANIN GEREKLİLİKLERİ YERİNE GETİRİLDİ Mİ?
“Biz neyin hazırlığını yapmak için bu kararları aldık? Sağlık sistemindeki eksiklikleri giderelim diye aldık. Pandemi hastanesine ihtiyacımız vardı. Başta sağlık çalışanları olmak üzere görev başında olan insanlarımıza kişisel koruyucu ekipmanları sağlamak, daha çok test yapmak ve tedavide kullanacağımız ilaçları almak için zamana ihtiyacımız vardı. Bu hazırlıkları yapana kadar kapatıyoruz dedik. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra da, salgının gerçek yayılma hızını dikkate alarak ve uzmanların görüşleri doğrultusunda gerekli hazırlıkları yaparak, bir plan çerçevesinde belirlenen yerleri kademeli olarak açmamız gündeme gelecekti. Geçtiğimiz sürede bu beklentilerin karşılanması için ne yapmamız gerekiyordu? Sağlık harcamaları için yapacağımız kaynakları üretmek gerekiyordu. Ekonomik faaliyetleri durdurduğumuz için zor durumda kalan insanlarımıza da desteği sağlamak gerekiyordu.”
“İÇ BORÇLANMAYA GİDİN” DEDİK
“Bu dönem içerisinde bizim hane halkının ihtiyaçlarından tasarruf etmemiz mümkün değildi. İnsanların asgari gıda, sağlık, temizlik ihtiyacını karşılamak için gelir kaynağına sahip olması gerekiyordu. İnsanlarımızın bir kısmı ya işten durduruldu ya da maaşını tam alamadı. İşletmeler faaliyetlerini durdurdu. Bu yüzden gerekli destekleri oraya vermemiz gerekiyordu. Bu kapanma, bunları yapabilmek içindi. Elbette bunlar için mali kaynağa ihtiyaç vardı. Maliyenin bu dönemki koşulları nedeniyle gücü tüm bunları karşılamaya yetmeyebilirdi. Eğer elimizdeki kaynaklar yerterli değilse asgari ihtiyaçları karşılamak amacıyla bu dönem için iç borçlanmaya gidilebilir dedik. Bizim dönemimizdeki krizde merkez bankasında zaten alacağımız parayı daha önce aldık diye bu mecliste fırtınalar kopardınız ama şimdi biz size bu asgari ihtiyaçları karşılamak için gerek duyuyorsanız iç borçlanmaya gidin dedik. Çünkü biliyoruz ki sağlıkta gerekli harcamaları yapmazsanız, hane halkının, işten duran ya da maaşını alamayan çalışanların, kapanan işletmelerin asgari ihtiyaçlarını karşılamazsanız ileride bu sebeple doğacak olan maliyet bugün yapacağınız iç borçlanmanın maliyetinden kaçınılamaz olarak çok daha fazla olacaktır”.
YENİDEN SIFIR NOKTASINDASINIZ
“Bir öyle karar verdiniz, bir böyle karar verdiniz. Kararsızlık ve tutarsızlık ciddi bir sorundur. Çünkü kriz yönetimi her şeyden önce kamuoyunda güven yaratmayı gerektirir. Yarattığınız bu gel gitler bu güveni sarsar. Ayrıca buradaki sorun sadece gel git sorunu değil doğrudan doğruya yanlış yapma sorunudur. Biz 45 gündür pandemi hastanesi konuşuyoruz. Önce Mağusa Hastanesi pandemi hastanesi olacak denildi. Sonra uzmanların karşı çıkmasına karşın Nalbantoğlu pandemi hastanesi ilan edildi. O günden beri biz de, uzmanlar da bunun doğru olmadığını savunduk. Böyle olursa covid-19 dışındaki hastalıklardan muzdarip olan insanlarımıza gerekli sağlık hizmetinin sunulamayacağını söyledik. O günden beri durmadan, orayı pandemi hastanesi yapacağız, burayı yapacağız denildi. Şimdi ne oldu? Yeniden sıfır noktasına döndük. Neden? Yanlış yaptığınızı anladınız. Nalbantoğlu’ndaki hizmetleri Kolan Hastanesi’ne götürmenin yanlış olduğunu anlayıp geri döndünüz. Ama nereye? Pandemi hastanesine değil yeniden Nalbantoğlu’na yani yanlıştan doğruya dönmediniz. Sonraki yanlıştan baştaki yanlışa yani sıfır noktasına döndünüz ve biz 45 günü gereksiz yere kaybetmiş olduk.”
PAYLAŞMANIZ GEREKEN BİLGİLERİ ÜRETEMİYORSUNUZ
“Bütün uzmanlar durmadan daha fazla test yapılması gerektiğini ve daha fazla testin rastgele değil, halk sağlığı uzmanlarının söylediği şekilde, belirleyeceği strateji çerçevesinde yapılması gerektiğini söylüyorlar. Biz hala açıklamalarınızdan kaç kişiye test yapıldığını bilmiyoruz. Açıklanan test sayılarında doğal olarak bazı mükerrer testler de var. Daha önemlisi bu testlerin halk sağlığı uzmanlarının ve epidemiyologların ortaya koyduğu hangi strateji çerçevesinde yapıldığını bilmiyoruz. Bir takım testlerin sorunlu olduğunu söylediniz. Biz kaç kişiyi taradık? Sadece temaslıları taramakla yetinecek miyiz? Bunun yeterli olduğunu ortaya koyan ve sizi ikna eden başka bir bilimsel görüş mü var? Varsa bunu neden açıklamıyorsunuz? Kaç tane test kitimiz var? Yaygın teste geçemedik, test kiti sayımızı artıramadık ve bir strateji üzerinden test yapamıyoruz. Pandemi hastanesini halledemedik. Bütün bunlar yapılmadı ama kapanmayı ay sonuna uzattık. Neden uzattık? Ay sonuna kadar pandemi hastanesi yapılıyor mu? Ay sonuna kadar uzmanlarla birlikte bir test stratejisi hazırlandı mı? Ay sonu biz neye bakarak açılmaya geçeceğiz? Hiçbir şey söylemiyorsunuz. Biliyorsanız ve söylemiyorsanız bunu da bilelim. Ama açıktır ki paylaşılması gereken bilgiyi üretemiyorsunuz.”
TEK BİLİM KURULU, DÜZENLİ AÇIKLAMA!
“Bu kadar çok kurul olmaz. 83 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’nde bir tane bilim kurulu var, bizde 3 tane var. Her kurulun üyesi farklı farklı açıklamalar yapıyor. Sonra da bu kriz yönetimine güven duymamızı bekliyorsunuz. Tek bilim kurulu, düzenli açıklama. Hiçbiri gerçekleşmedi. Kamu hizmetlerini başlatmak gerekiyor. Ama önümüzde ne plan ne proje var. Ansızın bir gün uyanıp duyacağız ki açılıyoruz. Açılma tarihi ancak bilimsel veriler çerçevesinde ve bilimin belirlediği, kamuoyuna açıklanan kriterler yerine gelip gelmediğine bakılarak belirlenebilir. Onun dışında belirleyeceğiniz herhangi bir tarih, erken de olsa geç de olsa yanlış olacaktır.”
YARDIMA HAZIRIZ
“Ekonomi için de bir kriz merkezi kurun. Esnaf kan ağlıyor, çalışanlar, işletmeler kan ağlıyor. Olmayan kriz yönetimine güven bittiği için insanlar kendi yöntemlerini uyguluyor. Sınırlamalar kalkmamasına karşın dükkanları açma veya evlerde hizmet verme eğilimi gösterilmeye başlıyor. Hiç istemeyiz ama kötü senaryo gerçekleşir ve bu salgın tekrar yükselirse ne olacak? Açıldıktan sonra yeniden mi kapanacağız? Zaten 45 gündür sağlık çalışanlarının ne kadar yorulduğunu görüyoruz. Tekrar açılıp kapanırsak sağlık çalışanları bu yükü kaldıramayacak. Artık yeter. Yapabileceğimiz ne varsa yapalım, elimizden gelen yardıma hazırız. Kararları birlikte vereceksek ortak siyasi sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Hem yardım elimizi reddediyorsunuz, hem de doğruları yapmıyorsunuz.”
EKONOMİK ÖRGÜTLERLE GÖRÜŞÜLDÜ MÜ?
“Yerli üretim ve tüketimi artıracak planları hazırlamalıyız. Söz güzel ama bunu planladınız mı? Tedarik zincirinde kopukluk olamaması için ekonomik örgütlerin dahil olduğu bir komisyon kurun ve tedarik zincirini kontrol altında tutun dedik. Bu söylediklerimizde bir gram ilerleme yok. Ama kapatmaya devam. Nerelere ne için harcama yapacağız bunu hep beraber konuşalım harcama planımızı oluşturalım, size destek vereceğiz dedik. Ama bu rakamları bilmediği sürece kamuoyu güven duymaz. Güven duymazsa da bu krizi yönetemeyiz. Ben yaptım olur, ben bilirim tavrını görüyorum. Kendinize de bu kadar yüklenmeyin. Bunun altından kimse kalkamaz.”
ARTIK YETER!
“Yapılması gerekenleri yapmadığınız sürece bu ülkede kargaşa çıkacak. Bu uzmanların ve dünyadaki bilim insanlarının görüşüdür. Artık yeter dememin sebebi size bir saldırı değil, bu kriz yönetiminizedir. İşin ciddiyetinin farkına varın. Ekonomide de sağlıkta da durum çok ciddidir. İkinci bir dalga uyarısı yapılıyor. Bütün bu senaryoları çalışıp hazırlıklı olmak zorundasınız. El birliğiyle çalışmaya hazırız ama talep sizden gelmeli.”