Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) düzenlediği ‘Kendi Kendine Yeten Ekonomi’ panelinin üçüncüsü ‘Dış Yardımların Etkin Kullanımı’ başlığıyla Naci Talat Vakfı’nda gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü CTP Milletvekili Fikri Toros’un yaptığı panelde konuşmacı olarak Doç. Dr. Kamil Sertoğlu, Ekonomist Dr. Berkan M. Tokar ve Proje Koordinatörü ve Danışman Hüseyin Silman katıldı. Panel, pandemi koşullarına uygun bir şekilde gerçekleştirildi. Panele Genel Başkan Tufan Erhürman’ın yanı sıra, Genel Sekreter Erdoğan Sorakın, milletvekilleri, MYK üyeleri ve partililer katıldı.
TOROS: DIŞ YARDIMLAR DÖNÜŞÜME YARAR SAĞLAYACAK ŞEKİLDE DÜZENLENMELİ
CTP Girne milletvekili ve Dış İlişkilerden Sorumlu MYK Üyesi Fikri Toros, Kuzey Kıbrıs’a yapılan dış yardımların, hukuki zemini tartışılacak ve ülkenin sosyo ekonomik dönüşümüne yarar sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Uluslararası politika ekonomi ilişkisinin her iki yönünü de yansıtan dış yardımların devletler arasında bir hayal kırıklığı unsuru, kimi zaman ise sıkı bir müttefiklik ilişkisine de işaret ettiğini dile getiren Toros, yardımı veren devletler açısından güvenliğe destek olmak ve ekonomik ilişkileri geliştirmek gibi genellikle olumlu sonuçlar doğuran dış yardımların yardım alan devletler açısından bağımlılığa yol açtığını ifade etti. Kıbrıs sorunu kaynaklı süregelen siyasi koşullarda uluslararası ilişkilerde hakim olan teorilerin Kuzey Kıbrıs özelinde ekonomi-politika arasındaki ilişkinin farklı şekilde düzenlenmesi gerektiğine inanç belirten Toros, siyasi sorunun devam ettiği müddetçe AB hukuku ile Euro bölgesine entegre olmanın önündeki engelleri idrak ettiklerini kaydetti. Toros, bunun da TL’ye ve Türkiye ekonomisine olan bağımlılığın devam edeceği anlamına geldiğini söyledi.
TOKAR: YARDIM BAĞIMLILIĞI BİR SORUNDUR
Ekonomist Dr. Berkan Tokar, sermaye eksikliği olan ülkelerde genelde sermaye yaratmak için dış yardıma ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Dış yardım alan kimi ülkenin kalkınmasını başardığını, kimin ise daha zor durumlara geldiğini dile getiren Tokar, “Dünyada, yardımların büyümeyi teşvik etmede etkili olduğuna dair artan bir algı var. Ancak yardımın devamsızlığı hala endişe edici bir konudur” dedi. Dış yardımların ülkedeki kurumlar üzerinde ciddi bir baskı yaratmakta olduğunu vurgulayan Tokar, bunun da kalite endeksini geriye götürdüğüne işaret etti. Tokar, yardım bağımlılığının bir sorun olduğunu ifade etti.
SİLMAN: AB’DEN GELEN DIŞ FİNANSMANLARA KARŞI STRATEJİK YAKLAŞIM GELİŞTİRİLMELİ
Proje Koordinatörü ve Danışman Hüseyin Silman, Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik olarak en büyük eksikliğinin Avrupa Birliği’nden (AB) gelen dış finansmanlara karşı stratejik yaklaşım olmadığını, bunun da giderilmesi gerektiğini belirtti. Ülke olarak önceliklerin belirlenip AB’nin kendi öncelikleriyle örtüşen bir yapıya ulaşılamadığını kaydeden Silman, “AB üye ülkelere birçok fon sağlamaktadır. Her ülke bu programları nasıl kullanacağına dair kendi öncelikleri ve sorunlarının neler olduğunu belirten program hazırlarlar” dedi. Bu mali yardım programının doğrudan AB tarafından uygulandığına işaret eden Silman, “Bu, tamamen onların eline bırakılabilecek bir süreç değil. Onlarla birlikte ortak hedef belirleme süreci başarılmalıdır” dedi. Ülkedeki birçok insanın geçim derdinde olmasından dolayı AB tarafından finanse edilen bazı programların toplumdan uzak seyrettiğini vurgulayan Sİlman, bunun da toplumun AB program ve desteklerine olan güvende sarsılmaya yol açtığını söyledi.
SERTOĞLU: SPESİFİK PROGRAMLARA İHTİYAÇ VAR
Doç. Dr. Kamil Sertoğlu da, bakanlıkların sektörel bazda stratejilerinin olmamasının genel olarak iyi projenin değil, iyi yazılan projenin kazanmasına sebebiyet verdiğini ifade etti. Tarımda kazanan projelerin yüzde 95’inin büyükbaş hayvancılığa gittiğine işaret eden Sertoğlu, çevre amaçlı projelerin çıkılmasına gerek olduğunu belirtti. Tarımda üst ve alt yapı yatırımlarının ayrı projeler halinde çıkılması gerektiğinin altını çizen Sertoğlu, “Söz konusu programların çeşitlendirilmesi ve daha spesifik programlarla çıkılması gerekiyor” dedi. Ülkelerin ekonomik anlamda büyümelerinin en büyük sıkıntısının kaynak sıkıntısı olduğuna değinen Sertoğlu, “Ada ekonomileri gibi küçük ekonomilerde ana sorun, kaynak sorunu değil kaynakların rasyonel kullanılmamasıdır. Bağımsız ve rasyonel değerlendirme mekanizmaları kurgulandığı zaman olumlu ve ümit vericidir. Bu programların işleyişi süreklilik kazanmalıdır” ifadelerini kullandı.