Cumhuriyetçi Türk Partisi ikinci eylemini dün İskele’de gerçekleştirdi. CTP Genel Sekreteri Erdoğan Sorakın, Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Milletvekilleri, belediye başkanları ve partililerin katıldığı eylemde, Ersin Tatar’ın Kıbrıs Sorununda ortaya koyduğu “ayrılıkçı” “iki devletli” politikası, UBP-DP-YDP Azınlık Hükümeti’nin vurdumduymaz tavırları, yokluk ve yoksulluk politikaları, hukuk tanımaz uygulamaları, Adalı cinayeti başta olmak üzere faili meçhul cinayetlerin üzerine gidilmemesi protesto edilerek hükümetin istifası bir kez daha istedi. “Vardık, Varız, Var Olacağız”, “Birleşik Federal Kıbrıs”, “İrade Ankara’da Değil Lefkoşada’dır”, “Hukukun Üstünlüğü ve Adalet”, “Laik ve Demokratik Eğitim”, “Gelecek bizimdir, biz planlayacağız”, “Karanlık değil, aydınlık” gibi pankartlar taşındı.
“Ada’nın neresinde olursa olsun askeri üslere karşıyız.”
CTP İskele İlçe Hüseyin Mülazim’in konuşmasının ardından söz alan Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Sekreteri Erdoğan Sorakın, “Çok zor bir süreçten geçiyoruz, gerek dışta, gerekse içte yaşamın tüm alanlarında, eğitimde, sağlıkta, çalışma yaşamında çok ciddi sorunlar yaşıyoruz” Cumhurbaşkanlığı seçimlerine açık bir şekilde müdahale edilerek Sn. Tatar cumhurbaşkanlığı makamına oturtulmuştur. Sn. Tatar, bizi dünyadan soyutlayacak olan iki devletli, 50 yıl öncesinin ayrılıkçı taksim tezini savunuyor. Biz ise uluslararası hukukla, uluslararası toplumla buluşmak istiyoruz. Biz barış istiyoruz. Bunun tek yolu ise iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitlik temelinde BM parametrelerinde kurulacak olan federasyondur. Hem kuzeyi hem güneyi hem bölgeyi huzur ortamına taşıyacak olan çözüm budur. Barış olmayan yerde çatışma vardır, barış olmayan yerde insan kaçakçılığı, uyuşturucu ticaret, kara para aklama vardır, silahlanma vardır, askeri üsler vardır. Adamızın neresinde olursa olsun askeri üslere karşıyız. Ülkemizde çözümü ve barışı gerçekleştirene kadar, ülkemizi ve halkımızı uluslararası toplumla buluşturana kadar mücadeleye devam edeceğiz.
“Yasa tanımaz bu antidemokratik, cılız ve aciz hükümeti götürünceye kadar mücadelemize devam edeceğiz”
“Müdahalelerle geçen Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen sonra yine müdahalelerle kurulan bir azınlık hükümeti var. Azınlık hükümetinin uygulamaları ile yaşam standartları gittikçe geriliyor. Yokluk ve yoksulluk gittikçe derinleşiyor. Anayasa ve yasalar paspas ediliyor. Kullandığımız para birimi son 1,5 yılda yüzde 50’nin üzerinde değer kaybetti, 2020 enflasyonu yüzde 15, verilen artış ise yüzde 12 civarında. Pahalılık aldı başını gidiyor. Akaryakıta, ilaca, ekmeğe, temel tüketim maddelerinin tümüne zam yapıldı. Alım gücünün bu kadar gerilemiş olmasına rağmen, bu acımasız ve cılız Azınlık Hükümeti, Anayasa’ya aykırı olduğu halde, Yasa Gücünde Kararname ile Hayat Pahalılığı’nı dondurmaya çalışıyor. Yasa tanımaz bu azınlık hükümeti, bugün Anayasa Mahkemesi’nden öyle bir tokat yedi ki şaşkına döndü. Anayasa Mahkemesi, hayat pahalılığını durdurma uygulamasını iptal etti. Bu, 15 Nisan kararından sonra yenen ikinci tokat. Bu nedenle hukuk devleti ve bağımsız yargı diyoruz ve yargımıza bir kez
daha teşekkür ediyoruz. Yasa tanımaz bu antidemokratik, cılız ve aciz hükümeti götürünceye kadar mücadelemize devam edeceğiz.
“Kıbrıs Türk Halkını kendisi ile ilgili kararlarda özne konumuna getirinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz.”
Bu aciz ve cılız azınlık hükümeti bir taraftan halkımızı sefalete sürükleyecek kararlar üretirken, diğer taraftan İş Yasası’nda yapılacak değişiklikle, Toplu –İş sözleşmelerinden dolayı kazanılmış olan hakları budamaya, sendikalar yasası ve sendikalar mukayyitliği yasasında yapmayı tasarladığı değişikliklerle de örgütlü yapıları, sendikaları etkisizleştirmeye, mücadele güçlerini ortadan kaldırmaya çalışıyor. Yaratılmaya çalışılan toplum modeli şu: sosyal ve ekonomik yaşamı gerilemiş, kültürü yok olmuş, itaat eden, evet efendim diyen, tamamen bağımlı ve aynı zamanda örgütsüzlüğü nedeniyle tepki koyamayan, özne olmaktan çıkmış, ses çıkaramayan bir yapı. Biz yapıyı, bu vesayet rejimini kabul etmiyoruz. Kendi kurumlarımıza sahip çıkacağız, kendi kendimize yeten bir ekonomi yaratacağız ve Kıbrıs Türk Halkını kendisi ile ilgili kararlarda özne konumuna getirinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz.
“Vardık, Varız, Var Olacağız” konsepti ile başlattığımız yürüyüşe devam edeceğiz. Partimizin kuruluş sloganı “Birlik, Mücadele, Dayanışma”dır. Bizimle benzer ilkeleri paylaşan, aynı gaileleri taşıyan siyasal partiler, sendikalar ve sivil toplum örgütleriyle en büyük ortak paydada buluşarak birlikte mücadeleye devam edeceğiz.
“Ülkemizi ve halkımızı karanlıklardan aydınlıklara ulaştırıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz”
EOKA 1955’te, TMT ise 1958’de kuruldu. Faili meçhul cinayetlerin ve bombalamaların tümü bu tarihlerden sonra, farklı dönemlerde yaşanmıştır. Faili meçhul cinayete kurban gidenlerin tümü barış, demokrasi, insan hakları için mücadele ederken katledilmişlerdir. 6 Temmuz 1996’da faili meçhul bir cinayete kurban giden Kutlu Adalı ise karanlık işleri sorguladığı, temiz ve aydınlık bir gelecek istediği için katledildi. Öyle bir gündeyiz ki, bütün milletvekillerimizin ortak imzasıyla önerilen ve tüm partilerin oy birliği ile kabul edilen Ad-Hoc komite UBP’nin ayak oyunları yüzünden oluşturulamıyor. Ersan Saner Azınlık Hükümeti’nin baskıcı, antidemokratik anlayışı ile bu komitenin oluşturulması dahi engelleniyor. Ne olursa olsun, biz bu faili meçhul cinayetlerin aydınlanması için gereken her şeyi yapacağız. 27 Mayıs’taki Parti Meclisi toplantımızda 6 Temmuz tarihini ‘Demokrasi ve Aydınlanma Günü’ olarak ilan ettik. Ülkemizi ve halkımızı karanlıklardan aydınlıklara ulaştırıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.
CTP İskele İlçe Başkanı Hüseyin Mülazim ise yaptığı konuşmada;
“Nenelerimiz, dedelerimiz torun hasreti ile bu dünyadan göçmesin diye sokaklardayız.”
“Nenelerimiz, dedelerimiz torun hasreti ile bu dünyadan göçüp gitmemeleri için sokaklardayız. Değerli dostlar kolay değil bu kadar baskı, bu kadar zulüm, kimliğimize, varlığımıza, kültürümüze, adaletimize, demokrasimize, özgürlüğümüze uzanan elleri kırmak için sokaklardayız. Bir avuç omurgasız bu ülkeyi yönettiğini, hükümet ettiklerini zannedenleri al aşağı etmek için sokaklardayız. Bizler yıllarca zulüm görmüş, can vermiş, bedel ödemiş, onlarca demokrasi şehiti vermiş bu partinin mensupları olarak sokaklardayız.
“Savaş adası olmak için değil, barış adasını yaratmak için, adamıza federal çözümü getirmek için sokaklardayız.”
Kendi ayakları üzerinde duran ve kendi kendini yöneten yapıyı oluşturacak olanlar olarak meydanlardayız. Dünya ile bütünleşmek için dünya hukuku içinde yer almak için dünyalı olmak için savaş adası olmak için değil, barış adasını yaratmak için, adamıza federal çözümü getirmek için sokaklardayız. Bu mücadelemiz, bu kavgamız hiç durmadan devam edecek.”