1) Temmuz 2017’de ciddi bir çıkmaza maruz kalan Crans-Montana Konferansı sonrasında Liderlerin bir değerlendirme yaptığı malumdur. Bu sürecin ardından, BM Genel Sekreterininin yeniden insiyatif alarak bir temsilci atamasını memnuniyetle karşılıyor ve cesaretlendirici buluyoruz.
2) Son dönemde hidrokarbon sondaj çalışmalarına bağlı olarak Doğu Akdeniz sularında gerginliği artıran çatışma söylemleri başta olmak üzere, Kıbrıs sorunundan kaynaklanan toplumsal sorunların artmakta olması, milliyetçi ve ayrılıkçı güçlerin Ada’daki bölünmüşlüğü derinleştirme girişimleri, kapsamlı siyasi çözümü ivedi kılmaktadır.
3) Müzakereler boyunca elde edilen yakınlaşmalar asla küçümsenmemelidir. Çözümün, ilgili BM parametrelerine bağlı, iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitlik zemininde bir Federasyon olduğu unutulmamalıdır. Alternatif çözüm modeli tartışmaları gerçekçi olmadığı gibi, statüko’nun devamına hizmet etmektedir.
4) Sayın Lute tüm taraflar nezdinde görüşmeler yaparak bir durum tesbiti yapacak ve BM Genel Sekreterine rapor edecektir. Bu raporu değerlendirecek olan Genel Sekreter de sürecin geleceğiyle ilgili karar verecektir.
5) BM Genel Sekrerteri’nin 30 Haziran 2017 tarihinde taraflara sunduğu ve “Guterres Çerçevesi” diye bilinen paket yaklaşımı, gelinen aşamada uzlaşı gerektiren farklılıkları 6 başlık altında özetlemektedir. Bu belgede birbirleriyle ilintili olan tüm başlıkları bir bütünlük içerisinde müzakere ederek ve makul bir süre içerisinde kapsamlı bir siyasi anlaşmaya varılması zaruridir. Bunun için de daha fazla gecikmeden Kıbrıs Konferans’ının devam etmesinin gerekli olduğunu değerlendirmekteyiz. Kıbrıs’ın ve tüm bölge ülkelerinin ortak kazanımları ön plana çıkarılmalı, bu doğrultuda tek taraflı hesaplar yapmaktan imtina etmeli ve gereken siyasi irade ortaya konmalıdır.
6. CTP bu tarihsel dönemde de, sorumluluk almayı her zaman olduğu gibi en üst düzeyde tutacaktır.