DİSİ Genel Başkanı Averof Neofito bu akşam CTP Parti Meclisi’ni ziyaret ederek PM üyelerine hitap etti
DİSİ Genel Başkanı Averof Neofitou Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Parti Meclisi toplantısına katıldı ve PM üyelerine yönelik konuşma gerçekleştirdi. Neofitou uzun yıllardan beridir süren Kıbrıs sorununun artık çözülmesi gerektiğine işaret ederek, “Güçlü ve sürdürülebilir bir çözümün vakti geldi” dedi. DİSİ Genel Başkanı Averof Neofitou bu akşam saat 19.30’da CTP Genel Merkezi’ne geldi. İlk olarak Genel Başkan Mehmet Ali Talat ile bir görüşme gerçekleştiren Neofitou, daha sonra da Parti Meclisi toplantısına katıldı. Neofitou’nun Parti Meclisi toplantısında yaptığı konuşma şu şekilde:
“YENİ BİR SAYFA AÇIYORUZ”
Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki yeni çabalar hakkında fikir alışverişi yapmak amacıyla çözüm sürecine dair aşmamız gereken zorlukları samimi bir dille ele alarak önümüze açılan yeni perspektifler hakkında konuşmak için burada sizinle bulunmaktan büyük bir sevinç ve heyecan duydum.
Gerek iki parti arasındaki işbirliğine, gerekse genel anlamda Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasındaki ilişkilere dair yeni bir sayfa açmaktayız. İlk kez bir DİSİ Başkanı, Cumhuriyetçi Türk Partisi Parti Meclisi huzurunda bulundu. Başkan Talat’la birlikte, toplumlarımızın iyiliği için, bu işbirliğine daha da derinlemesine devam edeceğimizi umuyorum.
Kıbrıs sorununun varlığı yarım asırdan bu yana Kıbrıslı Rumlara ve Kıbrıslı Türklere zarar vermektedir.Yıllardır, BM Güvenlik Konseyi bildirileri ve Zirve Kararları temelinde, Kıbrıs’ın iki bölgeli ve iki toplumlu bir federasyona dönüşmesi maksadıyla herkes tarafından kabul edilecek kalıcı bir çözüme ulaşmak için müzakere etmekte ancak hiçbir sonuca varamamaktayız.
İtiraf etmek gerekir ki; bugün umut verici olsa da, aynı zamanda Kıbrıs sorununda sürdürülebilir ve kalıcı bir çözüme ulaşma perspektiflerine ilişkin olarak bir takım zorluklarla karşı karşıya olduğumuz bir dönemden geçmekteyiz.
Bu defa her iki toplumda da çoğunluğun, mevcut statükonun daha fazla kabul edilemez olduğunu ve bu durumun Kıbrıslıların yararına olmadığını idrak ettiği kanaatindeyiz.
“DAHA FAZLA VAKİT KAYBETME LÜKSÜMÜZ YOK”
Birçok Kıbrıslı Rum, mevcut statükonun sürdürülemeyeceğinin ve bu durumun gelecekleri açısından birçok tehlikeyi barındırdığının farkındadır. İki toplumun da daha fazla zaman kaybetme lüksü yoktur. 40 yıllık bölünmüşlüğün ardından, Kıbrıslı Rumların çoğu artık Kıbrıslı Türklerle bir arada yaşanmışlıklara veya ortak anılara sahip değildir. Birkaç yıl sonra o dönemi yaşayanların çoğu ya artık hayatta olmayacak ya da çok yaşlanmış olacaktır.
Tabii aynı zamanda hiç kimsenin, çözümün kalitesini zamana feda etmeye niyetli olmadığını vurgulamamız gerekmektedir. Çözümün sürdürülebilir, zamana dayanıklı ve gelecek nesiller açısından mantıklı olması gerekmektedir.
Yeni sürecin güçlü noktalarından biri, iki liderin, yalnızca iki taraf tarafından da kabul edilir bir çözümün referanduma sunulması konusunda mutabık kalmış olmasıdır. Böylece her bir lider, kendini karşı tarafın yerine koymaya ve sorunları onun açısından da irdelemeye mecburdur.
Düşünülecek olursa, yıllardır beklenen çözüme ulaşabilmek için iki EVET’e ihtiyacımız vardır.
Bugün her iki toplumda, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi vizyonuna inanan ve çoğunluğu oluşturan bir kitle vardır. Bu, şüphesiz çok olumlu bir gelişmedir. Buna ek olarak, Doğu Akdeniz bölgesinde önemli hidrokarbon yataklarının tespit edilmesi, Türkiye de dahil olmak üzere bölgedeki bütün ülkelerin çıkarlarının genel bir çerçevede birleşmesi için uygun koşullar yaratan bir gelişmedir.
DİSİ, Kıbrıs sorununa, iki bölgeli ve iki toplumlu federasyon temelinde, uluslararası hukuka, Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarına ve Avrupa ilke ve değerlerine dayalı kalıcı, işlevsel ve sürdürülebilir bir çözüm bulma arayışına bağlılığını sürdürmektedir.
Avrupa Birliği içinde bütün Kıbrıslıların geleceğini ve refahını güvence altına alacak birleşik, işlevsel ve sürdürülebilir federal bir Kıbrıs istiyoruz. Bulunacak çözümün, bütün insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı duyması ve bu şekilde bütün vatandaşlar için Avrupa Birliği sınırları içinde ortak bir geleceği güvence altına alması gerekmektedir.
“SORUNUN ÇÖZÜMÜ TÜM DOĞU AKDENİZ’İN YARARINA OLACAK”
Kıbrıs sorununun çözümlenmesi yalnızca Kıbrıslılar için değil, Türkiye de dâhil olmak üzere bütün Doğu Akdeniz ülkeleri için yararlı olabilir. Ada halkı, sahip olduğu olanakların tümünden yararlanma olanağını ellerinden alan mevcut bölünmüşlükten çok daha fazlasını hak etmektedir.
İki lider arasındaki mevcut müzakere sürecini yürekten destekliyoruz. Bu müzakerelerin en kısa zamanda karşılıklı mutabakata vardırılması ve tüm Kıbrıslılar için faydalı olacak bir çözümle sonuçlanmasını tüm samimiyetimizle diliyoruz.
“YENİ BİR FIRSAT KAPISI AÇILDI”
Herkes, Kıbrıs sorununa ilişkin çözüm çabasında yeni bir fırsat kapısı açıldığının farkında. Bizler, bu fırsata dört elle sarılıp değerlendirmeyi kendimize bir borç biliriz. Barış yönünde sarf edilen bu çabayı bir rekabet oyunu, birinin kazanması için diğerinin kaybetmesi gereken bir oyun gibi algılamaktan vazgeçmeliyiz. Hayatımızın en önemli mücadelesini kazanmak için ortak bir ekip gibi samimiyetle çalışmalı, hep birlikte Avrupa’da ortak bir gelecek oluşturmalıyız.
Kendimizi aynı yurdun vatandaşları gibi düşünelim; Siyasi eşitliğe dayalı tek bir uluslararası egemenliğe ve kimliğe sahip birleşmiş bir federal Kıbrıs’ın vatandaşları gibi. İnsan gücümüzün sahip olacağı büyük olanakları bir hayal edelim. Bu ülkede eğitim sistemimizin verdiği mezunlar, Türkçeyi, Rumcayı ve İngilizceyi iyi derece bilecek durumda olacaklar. Avrupa, Türkiye, Kuzey Afrika ve Ortadoğu arasında hizmet alanında arabulucu olacaklar. Bu ülkede Hristiyanlar ve Müslümanlar bir arada büyüyecek, bir arada yaşayacak, birlikte aileler ve işletmeler kuracak ve çocuklarını aynı okullara gönderecekler. Avrupa Birliği’nde uyum içinde bir arada var olan ve yapıcı bir işbirliği sergileyen eşi benzeri görülmemiş uluslararası bir örnek oluşturacaktırlar. Hiç şüphesiz ki bu, inanmaya değer bir vizyondur.
Kıbrıs sorununun çözümlenmesi ve oluşacak istikrar ve güvenlik koşulları herkesin zararına değil yararına olacaktır. Bölgesel düzeyde, Türkiye’yi de içerecek olan bir işbirliği, ticari faaliyet ve yatırım ağı oluşturulacaktır.
“ÇÖZÜMDEN SONRASI ÇOK ÖNEMLİ”
Sürece dair zorluklar, iki toplumun mutabık kalınan çözümü onayladığı o kutsal gün sona ermeyecektir. Esas zorluklar o günden sonra başlayacaktır.
Çözüm başarılı olmalı, halkımızın daha iyi bir geleceğe dair vizyon ve umutlarını haklı çıkarmalıdır. Bu, yalnızca çözümün sürdürülebilir ve işlevsel olması durumunda mümkündür. Dolayısıyla çözümün ekonomik açıdan da sürdürülebilir olması gerekmektedir. Taraflardan birinin diğerine veya federal yapıya yük olmaması, ikisinin birlikte kalkınma perspektifi yaratması gerekmektedir.
Düşünülecek olursa, ciddi ve mali açıdan istikrarlı bir Birleşik Kıbrıs, yeniden birleşmenin faydalarından tam anlamıyla yararlanabilir ve ciddi kurumsal yatırımcıları çekebilir.
Altyapılara yapılacak yatırımlar, tüm Kıbrıs’ta ekonomik kalkınma sağlayacak ve bütün ekonomik yelpazede binlerce iş sahası yaratacaktır. Her iki toplum da bundan yararlanacak ve yerinden göç etmiş binlerce insanın yaşam düzeyi artacaktır.
Başkalarının çözümü maddi bir külfet olarak gördüğü yerde, biz bunu fırsat ve yatırım imkanı olarak görüyoruz.
“ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN MALİYETİ DAHA YÜKSEK”
Çözümün maliyetini bahane edenlerin, çözümsüzlüğün maliyeti konusunda kaygılanmaları gerekmektedir. Bugüne kadar yaşadığımız ve bölgenin ekonomik kalkınmasını ve perspektiflerini çok yönlü etkileyen bu anormal durumdan kaygı duymaları gerekmektedir.
Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler kendimiz ve çocuklarımız için daha iyi bir geleceği ancak birlikte güvence altına alabiliriz. Umuyoruz ki; birleşik Kıbrıs, tüm Kıbrıslılar için en kısa sürede somut bir gerçeklik halini alır.