Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk halkının önünde duran son derece ciddi problemler bulunduğuna dikkati çekerek seçim sonrasında el atılması gereken çok iş olduğunu belirtti.
Erhürman “Bizim için en önemli tarih ne 11 Ekim ne de 18 Ekim’dir. En önemli tarih 19 Ekim’dir. Çünkü Kıbrıs Türk halkının önünde çok ciddi problemler var” dedi.
CTP lideri Tufan Erhürman, Kanal T’de katıldığı programda Sefa Karahasan’ın sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı’nda yeni bir strateji ve yeni bir vizyonla yola çıktıklarını söyleyen Erhürman şöyle konuştu:
“Hani hep ‘pandemi sürecinden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ deniliyor ya. Cumhurbaşkanlığı da bizim dönemimizde eskisi gibi olmayacak. Zaten olmamalı da. Dışarıda tek siyasi temsiliyet makamımızı ve istikrarlı 5 yıllık görev süresi olan bu makamımızı, böyle sembolik bir makam haline getirmek lüksüne sahip değiliz.”
“CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI SADECE MÜZAKERECİLİK MAKAMI DEĞİLDİR”
24 saate yayılan çalışma performansıyla ve bu ülkedeki tüm partilere mensup insanlardan oluşacak geniş kadrolarla çalışacak bir Cumhurbaşkanlığı taahhüdünde bulunan Erhürman, “Önümüzdeki 5 yıl çok dikenli bir 5 yıl. Kolay bir 5 yıl olmayacak. Hem içeride, hem dışarıda çok aktif olmamız gereken ve çok ciddi sorunlarla boğuşmamız gereken bir 5 yıl olacak. ‘Cumhurbaşkanlığı sadece müzakerecilik yapar, müzakere yoksa da başka bir iş yapması söz konusu değildir’i ben kabul edemem” dedi.
“BİZİM DERDİMİZ SONUÇ ALMAK İÇİN MÜZAKEREDİR”
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Crans Montana Zirvesi’nden sonra bir şeyi net bir şekilde fark ettiğini söyleyen Erhürman şunları kaydetti:
“Onlarca yıl öncesinden beri kabul edilmiş, temel bir parametre olan siyasi eşitlik ilkesini Sayın Anastasiadis kendi halkına anlatamayacak gerekçesiyle masadan kalktı. Aslında burada BM’nin tarihsel bir hatası var. Güvenlik Konseyi kararlarında da var olan siyasi eşitlik ilkesi mazeret gösterilerek o masadan kalkılamazdı. Bizim derdimiz, müzakere etmek için müzakere etmek değil, sonuç almak için müzakere etmektir. Bizim derdimiz çözüme ulaşmaktır. Çözüme ulaşırken de halkımızı dünyaya açmaktır. Yani 2004’ten beri askıda bulunan Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün, müzakereler başlıyor diye tekrardan ertelenmesini kabul etmem. Yeşil Hat Tüzüğü’nün kapsamının genişletilmesinin ertelenmesini de kabul etmem.”
Maraş’ın açılmasının ertelenmesini de kabul etmeyeceğini vurgulayan Erhürman, tüm bunların çözümü zora sokan şeyler olmadığını da söyledi.
“MARAŞ’TA ULUSLARARASI HUKUK TEMELİNDE ÇÖZÜM”
Kapalı Maraş’ın uluslararası hukuk temelinde, diyalog yoluyla açılabileceğini söyleyen Erhürman, uluslararası hukuk temelinin BM Güvenlik Konseyi kararları olduğunu vurguladı. Erhürman, “BM Güvenlik Konseyi kararları Maraş’taki malların eski mal sahiplerine verileceğini söylüyor. Bir de Maraş yönetimi BM’ye devredilecek diyor. Eski mal sahiplerine devir meselesini biz geçmişte Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulmasıyla hallettik. Ancak birinci adım askeri gölge statüsünden Maraş’ı çıkarmamız gerekmektedir ki iade kapsamına girsin” dedi.