CTP bünyesinde faaliyet gösteren Barış Çalışmaları Merkezi’nin Güzelyurt’ta düzenlediği “Kıbrıs sorununda son durum” konulu konferans büyük ilgi gördü

Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) bünyesinde faaliyet sürdürmekte olan Barış Çalışmaları Merkezi tarafından düzenlenen “Kıbrıs sorununda son durum” konulu konferans dün akşam CTP Güzelyurt İlçe Merkezinde gerçekleştirildi.

Tufan Erhürman, Niyazi Kızılyürek ve Özdil Nami’nin konuşmacı olarak yer aldıkları konferansın gördüğü büyük ilgi nedeniyle seyirciler salonu tıklım tıklım doldurdu.  Konferansın konuşmacılarından olan Kıbrıslı Rum gazeteci Andreas Parashos’un rahatsızlığı nedeniyle konferansta katılamazken, güneyden de gelen kalabalık sayıda izleyici için konferans yine de hem Türkçe hem de Rumca olmak üzere iki dilde gerçekleştirildi.

ÖZDİL NAMİ

Konferansın ilk konuşmasını, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Toplumlararası görüşmelerdeki Özel Temsilcisi olan CTP milletvekili Özdil Nami yaptı. Özdil Nami çapraz oy konusuna ilişkin olarak aydınlatıcı bilgiler verdi. Özdil Nami şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, çapraz oyu reddederek görüşme sürecine iki yıl kaybettirmiş oldu. Aradan iki yıl sonra Sayın Eroğlu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine yazdığı mektupta çapraz oyu kabul edebileceğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Eroğlu, çapraz oyu kabul edebilmek için tek bir talep ileri sürüyor: BM Genel Sekreterinin çok taraflı konferansı çağırması. O zaman sayın Eroğlu’na şunu sormak lazım: Madem ki çapraz oyu kabul edecektiniz, niye görüşme sürecine ve tabii ki halkımıza iki yıl kaybettirdiniz?”

Çok taraflı konferans koşullarının yerine getirilmediğine de dikkat çeken Nami konuşmasını şöyle sürdürdü: “Greentree zirvelerinin her ikisinde de, zirve sonuç bildirilerinde “iç sorunlar çözülecek ve ancak o zaman çok taraflı konferansa gidilecek” şeklinde açıklama yapılmış ve sayın Eroğlu bu açıklamalara onay vermiştir. Bu uzlaşıların altında imzası vardır. Bu büyük bir hata idi. Bu cümle orda dururken ve altında da Eroğlu’nun imzası varken çok taraflı konferansı toplayabilmek mümkün olamaz. Çok taraflı Konferansa gidilebilmesi için iç konular dediğimiz; çapraz oy, vatandaşlık ve mülkiyet konularında tarafların ciddi ilerleme kaydetmeleri gerekmektedir. Nitekim, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri iç konular dediğimiz bu konularda ciddi ilerleme kaydedildiği takdirde çok taraflı konferansı çağırabileceğini taraflara bildirmiş bulunmaktadır.”

NİYAZİ KIZILYÜREK

Kıbrıs Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Niyazi Kızılyürek ise yaptığı konuşmada, Kıbrıslı Türk çözümsüzlük yanlılarının izledikleri siyasetle, Rumları temsil eden tek toplumlu Kıbrıs Cumhuriyetinin Avrupa Birliği üyesi olmasını sağladıklarını anlattı.

Kızılyürek şöyle dedi, “Sayın Talat, göreve geldikten sonra yaptığı bir açıklamasında bu durumu çok net biçimde ifade ederek, ‘Biz kaybedilmiş davayı kazanmak zorundayız’ demişti. Bu çok doğru bir söylem ve nitelendirme idi.”

Niyazi Kızılyürek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türk tarafı olarak bizim ısrarla görüşmeleri sürdürmemiz gerekiyor. 16 Ağustos 1960’dan beri bu adada ortak devlet yaratmak için uğraş veriliyor. Şu andaki sorun, Kıbrıs Türk toplumu haksız olarak elinde fazladan toprak tutmakta ve Kıbrıs Rum tarafı da tek taraflı olarak Kıbrıs devletinin yönetimini elinde tutmakta olmasıdır.”

Kıbrıs’ın münhasır ekonomik alanında doğal gaz ve benzeri rezervler için Yunanistan-Kıbrıs-İsrail hattı kurulmaya çalışıldığını da anlatan Niyazi Kızılyürek, “Hem federal devlet kurma konusunda uğraş vermiyoruz, hem de bu alanı denetlemek istiyoruz. Bu mümkün değildir.” şeklinde konuştu ve “Bu alanı denetlemenin tek yolu Federal Devletten geçer” dedi.

TUFAN ERHÜRMAN

Son konuşmayı yapan Hukukçu Tufan Erhürman ise, içinde bulunduğumuz bugünlerde bir B planından söz edilmeye başlandığına dikkat çekti, “Kafalardaki B planı henüz açıklanmadı ama böylesi bir adıma karşı hazırlıklı olmalıyız” dedi. 

Erhürman, “Türkiye de bugün, Annan Planı dönemindeki gibi, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda istekli değildir. Türkiye’nin Kıbrıs’ta acil bir çözüme ihtiyacı yoktur.” değerlendirmesinde bulundu.

Tufan Erhürman B planına ilişkin ise şu görüşleri dile getirdi: “Dikkat ederseniz Cumhurbaşkanı Eroğlu ve ekibi de göreve geldikleri andan şu ana kadar hiçbir şekilde ‘KKTC’yi tanıtırız ha!’ dememişlerdir. Ancak algılanan odur ki, Türkiye’deki AKP iktidarı ile birlikte Eroğlu ve ekibinin, KKTC’nin yerine Kıbrıs Türk Devleti’ni ilan etme niyeti vardır. Böylesi bir hazırlık olduğu sezinlenmektedir. Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin KKTC’nin tanınmamasına ilişkin kararları vardır. Dolayı ile, KKTC’den vazgeçip Kıbrıs Türk Devleti’ni ilan ederek BM Güvenlik Konseyi kararlarının by-pass edilebileceği düşünülmektedir. Ancak böylesi bir sonuca ulaşmak mümkün olamayacaktır. Çünkü BM kararları Kıbrıs’ta Federal Devlet öngörmektedir. Bu konudaki BM kararları kesindir. Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye bu yol aracılığıyla zaman kazanmaya çalışıyor.”

  Erhürman devamla şöyle dedi: “Bilinmelidir ki, Federasyon, uluslararası hukuk çerçevesinde Kıbrıslı Türkler olarak bizlerin vazgeçilmezidir. Bunun dışındaki bütün formüller zamana oynamak veya zamanı kaybetmektir.”

 

 

CTP Basın Bürosu