Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, Girne İlçesi ve Dikmen Ocak Örgütü’nün Dikmen’de organize ettiği bölge toplantısına katıldı. Burada toplanan coşkulu kitleye hitap eden Erhürman, konuşmasında, gailenin seçime kadarki üç aylık dönem değil, seçimden sonraki beş yıl için Kıbrıs Türk halkının ihtiyaç duyduğu vizyon olduğunu vurguladı. Dikmen’deki bölge toplantısına Genel Sekreter Erdoğan Sorakın’ın yanı sıra milletvekilleri, parti yöneticileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Erhürman yaptığı konuşmada, CTP’nin üç ayaklı yol haritasını paylaştı.
ERHÜRMAN: İLK İŞ SEÇİMDEN HEMEN SONRA BEŞLİ KONFERANSIN TOPLANMASI
CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, Partinin kurulduğu günden bu yana bir an önce kapsamlı çözüme ulaşabilmek adına aralıksız çalıştığına dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Cumhurbaşkanlığı makamının önündeki ilk işin bir an önce bizleri sonuca ulaştırabilecek ve öngörülebilirliğin oluşmasını sağlayacak beşli konferansın toplanması yönünde çaba göstermek olduğunu vurgulayan Erhürman, burada amacın konferansın toplanması değil, sonuç alması olduğunu söyledi. Bu nedenle konferansın toplanmasından önceki hazırlık aşamasının da çok önemli olduğuna vurgu yapan Erhürman, bu aşamada proaktif bir dış politika izlenmesinin şart olduğunu, bizim hazırlanmamızın yeterli olmadığını, konferansa katılacak tüm tarafların hazırlığına da katkı yapılması için çalışılacağını, konferansa başarısı güvence altına alınarak gidilmesi gerektiğini belirtti.
“ÇÖZÜME ULAŞILAMAYAN KOŞULLARDA OTURUP BEKLEMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”
Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesini hem Annan Planı döneminde, hem de Crans Montana’da açık biçimde ortaya koyduğunu söyleyen Erhürman, “maalesef yaşadığımız deneyimler bize, bizim her türlü çabamıza karşın çözüme ulaşamamanın da ihtimal dahilinde olduğunu gösterdi. Her türlü ihtimale hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bunun için vizyonumuzun ikinci ayağı, kapsamlı çözüme hemen ulaşamadığımız koşullarda halkımızı adım adım çözüme yaklaştıracak, uluslararası hukukla ve uluslararası toplumla adım adım buluşturacak hamleleri proaktif bir dış politikayla hayata geçirmektir. Önümüzdeki beş yıl, Cumhurbaşkanlığı makamının bilim insanlarından ve uluslararası ilişkiler uzmanlarından yararlanarak oluşturacağı geniş kadrolarla sürekli yurt dışında, önemli merkezlerde faaliyet göstereceği bir dönem olacak. Çözüm irademizi, barışı inşa çabamızı ve bizim irademize karşın çözümün gerçekleşmediği koşullarda varlığımızı, kültürümüzü, kimliğimizi geleceğe taşımak için gündeme getireceğimiz, önümüze konan engel ve sınırlamaların kaldırılmasına ilişkin taleplerimizi aralıksız bir biçimde uluslararası kuruluşlara ve etkili ülkelere anlatacak, Kıbrıs Türk halkının gündemden düşmesine, unutulmasına asla izin vermeyeceğiz” dedi.
“KENDİ AYAKLARIMIZ ÜZERİNDE DURMAK İÇİN TOPLUMSAL SEFERBERLİĞE İHTİYACIMIZ VAR VE CUMHURBAŞKANLIĞI BU SEFERBERLİĞİN ÖNEMLİ BİR UNSURU”
Üç ayaklı vizyonda üçüncü ayağın kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi, demokrasi ve kurumları aracılığıyla ürettiği kararlarla kendi kendini yöneten bir halk olduğunu vurgulayan Erhürman, sözlerini şöyle tamamladı: “İçinde bulunduğumuz koşullar, trafikten karayollarına, eğitimden sağlığa, yükseköğretimden turizme, üretimden genel olarak ekonomiye kadar pek çok alanda orta ve uzun vadeli plan ve programlara ihtiyaç duyduğumuzu, özgüven sahibi bir halk olarak kendi ayaklarımızın üzerinde durmanın, başka türlü mümkün olmadığını gösteriyor. Orta ve uzun vadeli plan ve programlarımızı yapıp hayata geçireceğiz ki kendi ayaklarımız üzerinde duralım. Kendi ayaklarımız üzerinde duracağız ki halkımızın varlığını, kültürünü, kimliğini geleceğe taşımak konusundaki endişeleri ortadan kaldıralım. Bunun için de istikrara ihtiyacımız var. Hükumetlerin kısa görev süreleri bu iş için yeterli değil. Bir toplumsal seferberlik ilan edeceğiz ve bu seferberlikte beş yıllık istikrarlı görev süresine sahip Cumhurbaşkanlığı makamı en önemli unsurlardan biri olarak öne çıkacak. Bunun için, meşruiyetini doğrudan doğruya halktan alan, uluslararası alanda toplum liderliği olarak kabul gören Cumhurbaşkanlığı makamının statüsü de, anayasal yetkileri de, hem yeterli, hem de son derece önemli. İstikrara bu kadar ihtiyacımız olan bir dönemde Cumhurbaşkanlığı makamının statüsünden, yetki ve görevlerinden yararlanmama lüksümüz yok”.