Cumhuriyetçi Türk Partisi, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla yürütülen müzakerelerle ilgili halkı bilgilendirmek için başlattığı bölge toplantılarına Güzelyurt’ta devam etti. Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen toplantıya Genel Başkan Mehmet Ali Talat konuşmacı olarak katılırken Genel Sekreter Tufan Erhürman ve MYK üyeleri de tam kadro yer aldı. Güzelyurt bölge insanını buluşturan toplantının büyük kısmı soru-cevap şeklinde geçti.
DOĞAL TAKVİM İŞLİYOR
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, konuşmasına Kıbrıs sorununda güneydeki seçimler nedeniyle doğal bir takvim ortaya çıktığını bu tarihin Mayıs 2016 olduğunu söyledi. Talat, sorunun çözülmesinin bütün taraflar için yararlı olacağı mantığının yerleştiğini, Mayıs’a kadar çözüm olmazsa işlerin zorlaşacağını kaydetti. Şu ana kadar önemli konularda çok ciddi ilerlemeler sağlandığını vurgulayan Talat, gündemde en karmaşık başlık olan mülkiyet konusunun olduğunu belirterek, “Henüz mülkiyet düzenlemelerinin nasıl yapılacağı kararlaştırılmasa bile en azından en temel prensibi ortaya çıktı. Eşit sayıda Rum ve Türk’ten bağımsız bir mülkiyet komisyonu oluşacak. Bu komisyon, konuları değerlendirip kriterlere göre karar verecek. Bu kriterler de mülkiyetin kaderini belirlemiş olacak. Bunlar henüz yapılmadı bu yüzden ortada dolaşan iddialar sadece söylentidir. Bunun yaratıcısı da herkesin bildiği gibi masa başı haberler üreten Rum basındır” dedi.
ÇÖZÜM HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Çözümün bizim için hayati önem taşıdığına dikkat çeken Talat, “İzolasyondan kaynaklanan nedenlerle ekonomimizde yaşanan sıkıntıları görüyoruz. Hepsinin de nedeni Kıbrıs sorunudur. Çözüm Kıbrıslı Türkler için tartışılmaz önemdedir. Kıbrıslı Rumlar 2004 referandumunda yoksul Kıbrıslı Türkleri biz mi kalkındıracağız diye düşünerek zenginliklerini Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemediler ve çözüme hayır dediler. Fakat gördüler ki çözümsüzlük onları da vurdu. Kıbrıs sorununun çözümü Kıbrıs Rum ekonomisini de ayağa kaldıracak bir gelişme olacaktır. Bugün sadece Maraş’ın restore edilmesi her iki ekonomiye de çok önemli katkılarda bulunacaktır. O yüzden Kıbrıs Rum tarafı açısından da sorunun çözümü son derece önemli hale gelmiştir. Kıbrıslı Rumlar da artık bunun bilincindedir” dedi.
KIBRISLI TÜRKLERİN HAYIR’I…
Kıbrıslı Türkler’in ‘hayır’ının Rumların ‘hayır’ıyla aynı olmadığını vurgulayan Talat, “Kıbrıslı Türkler uluslararası hukukun dışındadır ve Türkiye dışında kimse KKTC’yi tanımamaktadır. Uluslararası hukukun dışında bir yapı olarak Kıbrıs sorununun çözümüne karşı duran bir toplum zaten izole edilmiş halden çok daha derin biz izolasyona maruz kalır. O yüzden Kıbrıs Türk halkının çözüm konusunda son derece doğru karar vermesi şarttır” dedi. Talat, KKTC ilan edildikten sonra BM Güvenlik Konseyi’nin KKTC’yi yasadışı ilan etmesiyle birlikte izolasyonların çok ağır hale getirildiğini, 2004’te Kıbrıslı Türklerin ‘evet’ demesiyle birlikte izolasyonların gevşemeye başladığını hatırlattı. Talat, AB’ye ürettiğimiz bir kısım ürünleri TC üzerinden satabildiğimizi, uluslararası alanda daha fazla temasımız olduğunu ve AİHM’in lehimize kararları olduğunu kaydetti.
LİDERLER SÜRECİ HIZLANDIRMA KARARI ALDI
Son yapılan liderler görüşmesinin de oldukça olumlu geçtiğini ve liderlerin süreci hızlandırma kararı aldığını ve böylelikle müzakerelerde yeni bir safhaya geçilmiş olduğunu ifade eden Talat, mülkiyet görüşülüp tamamlandıktan sonra geriye iki konu kalacağını bunların harita ile güvenlik ve garantiler olduğunu belirtti. Talat, “Şu an itibariyle 2 önemli husus var. Mülkiyet masadadır. O tamamlandıktan sonra harita masaya gelecek ve Türk ve Rum kurucu devletlerinin sınırları o haritayla belirlenmiş olacak. Güvenlik ve garantiler uluslararası bir boyuttur ve garantörlerin de katılacağı uluslararası bir konferansta tartışılacak. Durum olumlu bir zeminde devam ediyor” dedi.
YÖNETİM VE GÜÇ PAYLAŞIMINDA UZLAŞI SAĞLANDI MI?
Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığında herhangi bir uzlaşıya varılıp varılmadığı yönündeki soruyu Talat şu şekilde yanıtladı:
“Herhangi bir karar alınırken merkezi hükümette, her iki toplumun temsilcilerinin belli oranda destek olması gerekiyor. Karar alındıktan sonra veto etmek yerine kararın alınma sürecinde olumlu hareket etmek katkıda bulunmak kararlaştırıldı. Eğer bakanlar kurulu 7’ye 3’se bir karar alınması için en az bir Kıbrıslı Türk üyenin onayı şart olacak. 12’ye 5’se en az iki Kıbrıslı Türkün kabul etmesi gerekecek. Bu son derece önemlidir. Bunun yanı sıra yasamada özellikle senatonun oluşumunda eşit sayıda olacağı için siyasi eşitlik de güvence altına alınacak. Fonksiyonların paylaşılması sonucunda kurucu devletlere kalan yetkiler kurucu devletlere kalırken, federal devlete kalan yetkiler federal düzeyde iki toplumun kararlarıyla yürütülecek. Henüz netleşmemiş unsurlar var. Dönüşümlü başkanlık ve çapraz oy vs. Bunlarda büyük ölçüde yakınlaşma olmasına rağmen henüz kesinleştirilmedi.”
ÇARPRAZ OY FEDERAL DEVLETİN YAŞAMASI İÇİN ÖNEMLİ
Özellikle çapraz oyun, kurulacak federal devletin yaşayabilmesi için önemli olduğunu düşündüğünü belirten Talat, bir Kıbrıslı Rum başkanın seçiminde Türklerin, Türk başkanın seçiminde de Rumların oy vermesinin çok önemli bir konu olduğunu kaydetti. Talat, “Nüfusça Rum tarafı fazla olduğu için onların kullanacağı oylar Kıbrıslı Türklerin ağırlığı kadar olacak. Belirleyici olmamakla birlikte etkileyici olacak. Dolayısı ile Kıbrıslı Türkleri sevmeyen bir Rum zor seçilecek. Aynı şekilde Rumları kaile almayan bir Türk de zor seçilecek. Bu durumda da toplumlar diğer toplumun hassasiyetlerine önem vererek tercih yapacak. Bu şekilde de iki toplumun birlikte çalışması kolaylaşacak. Yargı, yasama gibi birçok konu da tamamlanmıştır” dedi.
FEDERAL YASALARLA İLGİLİ ÇALIŞMA BAŞLATILDI MI?
Federal yasalarla ilgili bir çalışma başlatılıp başlatılmadığını soran vatandaşın sorusunu ise Talat şöyle yanıtladı:
“Yeni bir anayasa olacak ve bu da halkoyuna sunulacak. Mülkiyet rejimi de ona göre düzenlenmiş olacak. KKTC’nin yönetim olarak verdiği koçanlar ne olacak sorusu sorulmakta. KKTC iç hukukuna göre verilmiş koçanlar elbette ki geçerlidir, vardır, yasal olarak tescil edilmiştir ve varılacak bir anlaşmayla ortaya çıkacak yeni düzenlemede dikkate alınacaktır. Belki malın kullanıcısının devam etmesine değil ama devam etmediği takdirde onun yaratacağı kayıpların karşılanmasında bu evraklar geçerli olacak.”
GÜZELYURT’UN DURUMU NE OLACAK?
Bir vatandaşın, “Güzelyurt insanının geleceğe dönük karar alırken Güzelyurt-Lefke bölgesindeki bu insanlara yapacağınız tavsiyeler nelerdir” sorusunu yanıtlayan Talat, bu sorunun geçmişte son derece önemli olduğunu ama artık gelinen aşamada çok önemli olmaktan çıktığını kaydetti. Talat sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bundan sonra Güzelyurt’un ne olacağı ortaya çıkacak. Artık harita hazırlanırken başka hususlar da var dikkate alınması gereken. Bunlar 2004’te yoktu. O dönemlerde Kıbrıslı Türklerle Rumların beraber yaşayıp yaşayamayacağı tartışma konusuydu. Şimdi öyle bir kaygımız yok. Bu olaylar bambaşka noktalara geldi. Harita konusu ele alınırken yerleşim oranları, kimlerin hangi oranda geleceği, vatandaşlık düzenlemeleri, harita düzenlemesini de etkileyecek. O günden bugüne başka gelişmeler yaşandı. Başka anlayışlar gelişti. Şimdi görüşülmemiş bir konu olarak bunu zamana bırakmak lazım. Yakın bir zamanda ne olacağı ortaya çıkacaktır. 2004’te referandumda onaylansaydı plan, o gün yaşanacak olan sıkıntılar bugün yaşanmayacak.”
GÜVEN ARTIRICI ÖNLEMLER
CTP’nin güven yaratıcı önlemlerle ilgili ne düşündüğünü soran vatandaşı ise Talat şöyle yanıtladı:
“En önemli güven yaratıcı önlemler çözümden sonra yaşanacak. İddia edilir ki güven yaratıcı önlemlerin çözüm öncesi yapılması lazım. Doğrudur ama bir kısmı ancak çözümden sonra gerçekleşebilecek. Mesela dil. Ben görevdeyken pilot bir uygulama yapmak istedim. 2-3 tane okulda Rumca dersler başlatalım. Güneyde de aynısı yapılsın dedim. Bizim okullarımıza Rum öğretmen gönderin, biz de size Türk öğretmen gönderelim dedik. Olmaz dediler. Çünkü yasadışı devletin öğretmenini kabul edemeyiz, yasadışı topraklara da öğretmen gönderemeyiz dediler. Halbuki sorun çözülse bunu aşmış olacağız. En fazla güven yaratıcı önlem karşı halkın dilini öğrenmektir. Kapı açmak artık çok önemli değildir. En önemli güven yaratıcı önlem bana göre iki toplumun birbirinin dilini öğrenmesidir.”